Çin Devleti'nin yürüttüğü asimilasyon politikalarında milyonlarca insanın öldüğünü dile getiren Bülbül, "Çin devleti, yürüttüğü asimilasyon politikaları çerçevesinde 1949 yılından bugüne dek Doğu Türkistan`da 35 milyonu aşan insanı katletmiş, 1985 yılından beri uyguladığı nüfus politikaları ile sistematik şekilde Doğu Türkistanlıları Çin`in başka bölgelerine göçe zorlamıştır. Bu politikalar neticesinde, işgal edildiğinde %90`ı Uygur Türklerinden oluşan Doğu Türkistan`da, bugün Uygur Türklerinin nüfusu %45`in altına inmiştir. Zalim Çin devleti namaz kılmayı, oruç tutmayı, başörtüsünü yasaklamış, mescit ve camilerin bir çoğunu kapatmış, açık kalan ibadethanelere girmeyi ise özel izne bağlanmıştır. Kur`an okumak ve öğrenmek yasadışı ilan edilmiş, bu yasaklara uymayanlara ağır cezalar yağdırılmıştır. Bu politikalara direnen Uygurlara ise her türlü devlet şiddeti uygulanmış, köy meydanlarında kolluk güçleri kadınların başörtülerini zorla açmış ve büyük katliamlar yaşanmıştır. Çin devletinin katliamları halen devam etmektedir." dedi.
Küçük çocuklara da işkenceler yapıldığını ifade eden Bülbül, "Sokak ortasında küçücük Uygur çocuklarının onlarca Çinli tarafından tekmelenerek dövüldüğü ve izlemeye bile yüreğimizin dayanmadığı görüntüler zulmün geldiği son noktayı gözler önüne sermektedir. Çin tarafından Doğu Türkistan`da gerçekleştirilen hak ihlallerine karşı, uluslararası kamuoyu ne yazık ki, 3 maymunu oynamaktadır. Çinin; dünya sisteminde artan ekonomik rolü dolayısıyla dünya nezdinde basit ''bir kınamaya dahi uğramaması Çin Yönetimi`nin Doğu Türkistan`daki baskısını daha da arttırmasına yol açmaktadır. Ayrıca güvenlik gerekçesiyle bölgenin bağımsız gözlemcilerin araştırmasına ve denetimine kapalı tutulması da, yaşanan baskı ve zulümlerin tüm boyutlarıyla açığa çıkarılmasını ve yaşanan vahşetin tüm yönleri ile dünya kamuoyu tarafından bilinmesini engellemekte, bu sebeple sosyal medyada paylaşılan resim, video ve yazılar bilgi kirliliği oluşturmakta, bu da Doğu Türkistan halkının haklı mücadelesine gölge düşürmektedir." dedi.
Zulümler karşısında net bir duruş sergilediklerini belirten Bülbül, "Biz, 200 yıldır zulme uğrayan, sömürülen, asimile edilen, şiddet uygulanan bu Ümmetin bir parçası olan mazlum Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin yanında, zalime karşı, onurlu ve vicdanlı bir duruş sergiliyoruz. Bu sebeple öncelikle tüm vicdan sahiplerini, Çin mallarına karşı kapsamlı bir boykota davet ediyoruz. Tepkimizi sadece sözle değil, `Çin malına hayır` diyerek ve Çin mallarını almayarak eylemli olarak da göstermek zorundayız. Şunu unutmamalıyız ki, Doğu Türkistan meselesi sadece Doğu Türkistanlıların meselesi değildir. Doğu Türkistan bu Ümmetin meselesidir. Çünkü biz biliyoruz ki, ''Mü`minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." İşte bu sebeple, Kahramanmaraş Platformuna bağlı sivil toplum örgütleri olarak, zalim Çin devletine asimilasyondan, inkardan, baskı ve katliam politikalarından vazgeçmesi gerektiğini bir kez daha şiddetle haykırıyor, yapılan zulümleri protesto ederek lanetliyoruz. Türkiye başta olmak üzere, tüm İslam dünyasına da Çin`le sürdürülmekte olan ilişkilerin devamı için Doğu Türkistan`da yaşanmakta olan insan hakları ihlallerinin giderilmesinin ön koşul kabul edilmesi ve ilişkilerin buna göre belirlenmesi gerektiği yönünde çağrıda bulunuyoruz." dedi.
Yapılanların insan hakları ihlali olduğunu belirten Bülbül, "Doğu Türkistan`da yaşanan insan hakları ihlallerine karşı 3 maymunu oynayan BM başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmaları ve İslam Konferansı Teşkilatını da harekete geçmeye davet ediyoruz. Bizler Kahramanmaraşlı sivil toplum örgütleri Suriye`den Mısır`a, Filistin`den Irak`a, Çeçenistan`dan Arakan`a, Patani`den Doğu Türkistan`a kadar kan ve gözyaşı içinde boğulan Ümmet Coğrafyasındaki tüm zulümlerin sona ermesini, adaletin ve barışın yeniden Müslümanlar eliyle dünyaya hakim olmasını diliyor ve zalimleri şiddetle lanetliyor, kahrolsun Çin emperyalizmi, Yaşasın Küresel İntifada diyoruz." dedi. (SAFA GAYRET)