Değerli Okurları!
Kurban Bayramının birinci günü hacda yaşanan izdiham
faciasında vefat eden hacıların sayısı gün geçtikçe maalesef artıyor. Suudi
Arabistan yetkilileri ölen Hacıların Sayısını 769, yaralıların sayısını 934
olarak vermesine karşılık bu rakamın 4 bin 700 olduğunu, halen 21 TIR' da en az
3 bin cesedin teşhis için bekletildiğini İran yetkilileri iddia ediyor. Bu rakamlar
neyi değiştirecek ki? Ölüm acısı bir kişi de olsa, bin kişi de olsa aynı değil
mi?
İbadet ederek ölmeyi
Yüce Allah asla istememektedir. İbadet bir sevincin, bir mutluluğun ifadesidir.
Ölüme neden olacak tüm farzlar ve vacipler terk edilebilir bizim dinimizde.
Yaşam her şeyden daha kutsaldır. Şeytan taşlatacağız diye beton duvarları taş
yağmuruna tutturan zihniyet maalesef cehaletin egemen olduğu zihniyettir. Bu
zihniyetin peşinden giden zavallı Müslümanlar, nereye giderlerse gitsinler, ister Kâbe, ister Kudüs, ister Medine olsun
acı çekmeye mahkûm oluyorlar. Kilometrelerce en kutsal mekânlarda ibadet edip
sevinç gözyaşları dökmek için yola çıkan müminler, o sevinci yaşamadan
cehaletin, bilgisizliğin kurbanı oluyorlar. Neden diyeceksiniz? Çünkü yoksulluk,
sefillik, zulüm, cehalet Müslümanlar için adeta yaşamın bir parçası olmuş. Hal
bu ki, şeytan tembelliğin, sahtekârlığın, baştan savmanın, kültürsüzlüğün,
cehaletin ve riyakârlığın tanrısıdır. Aslında taşlanacak olan da bu
zihniyettir.
İşte bu korkunç manzarayı "takdir-i ilahiye" bağlayarak
sorumluluktan kurtulmaya çalışan bir Müslüman ülkenin baş müftüsünün fetvası da
bu zihniyetin ta kendisidir. Dünyadaki eğlence şehirlerinde özel bankaları,
özel jetleri, lüks villaları ve sarayları olan,
Hac ve Umreden elde edilen milyarlarca dolarları yabancı ülkelerin
bankalarında tutulan bu Müslüman ülkenin baş müftüsünün böyle fetva vermesinden
daha doğal bir şey olabilir mi? Aslında şeytan yerine paraya, makam ve mevkie
tapanlar taşlanmalıdırlar. Çünkü şeytan zulmü, batıl inancı, sıradan dindarlığı,
adaletsizliği sürdüren bir düzeni temsil eder. Eğer taşlanacaksa böyle bir
düzen taşlanmalıdır. Ayrıca Müslümanlar olarak her türlü bilgi ve hikmet dolu
sözlerle yaşamımızı renklendirdik ama iç dünyamızı nefis, şeytan, hevâ ve heves
arzularından arındıramadık. Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin şu sözü gerçeği en
güzel bir şekilde dile getiriyor:"Kötülüğümüz içimizde bizim, içimiz ise
kurtulamıyor kendi şeytanından".