Dindarlığımız ve muhafazakârlığımız şimdiye kadar görülmemiş
bir süreçten geçiyor. Dindar bir kimliğe sahip olan toplumumuzda dini yaşamın
hiç de iç açıcı olmadığı, dini kuralların, esasların yaşantımıza, eylemlerimize
yansımadığı görülüyor. Gün geçtikçe
toplumumuzda ahlaki bozulma artıyor, yitirilen değerler günbegün
değersizleştiriliyor, yalan, riya, gösteriş, yolsuzluk yaşam biçimi olarak
algılanıyor. Kokuşmuşluğa, kirlenmeye, yalana, riyaya alışır bir hale geliyoruz.
İş ahlakımız ta gerilerde seyrediyor. Yitirilen ahlaki değerlerimizi arar
durumdayız. Daha doğrusu dindar bir toplum muyuz yoksa günah kiriyle kirlenmiş
bir toplum muyuz doğrusu karar vermekte zorlanıyoruz.
Hz. Peygamber'in yüce
ahlakı, adaleti, temizliği, iyiliği, sevgi ve hoş görüsü, ilim ve irfana
verdikleri önem maalesef toplumumuzda bir türlü tecelli etmiyor. Müslümanlar
terörle, şiddetle, aşırılıkla, cehalet ve sefaletle anılıyor. İnsanlar gün
geçtikçe daha bir yalnızlaşıyor. Hayatın anlamı nedir gibi sorular her geçen
gün daha bir can yakıcı hale geliyor.
Şiddet her geçen gün salgın bir hastalık halini alıyor. Ülkemizde suç
oranı hızla artıyor. Zenginleştikçe, şehirleştikçe ve modernleştikçe suça daha
çok bulaşıyoruz.
Milletimizin en güçlü yönü olan ve her türlü tehlikeye karşı
dayanan aile bağlarımız hızla çözülüyor. Aile sayesinde kazandığımız
fedakârlık, vefa ve işbirliği gibi değerler zayıflıyor. Bir yandan evlenme yaşı
yükseliyor, diğer taraftan boşanmalar neredeyse istisnasız her yıl artıyor. İntihar
sayıları da gün geçtikçe artış gösteriyor. Dinin ahlakı güzelleştiren yönleri
her geçen gün köreliyor ve değerleri alınmış şekilci dindarlık artıyor.
Şiddete, hileye, havadan para kazanmaya, vergi kaçırmaya, güven hırsızlığına,
sefahat türü eğlencelere ve aşırı israfa, gösteriş ekonomisine yönelik
harcamalar hızla artıyor. Müslümanlar zenginleştikçe, modernleştikçe dini ve
ahlaki değerlerinden uzaklaşıyor.
Değerli Okurlar! Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. O halde çok geç olmadan devlet olarak,
toplum olarak, aile olarak, eğitimciler olarak, her kes üzerine düşen görevi
yerine getirmelidir. Aksi halde devlet olarak, millet olarak, Müslüman bir
toplum olarak itibarımızı kaybederiz.
