Geçtiğimiz Cuma saatinde, mutlaka diğerlerinde de olmuştur, bulunduğum camide yağmur duası yapıldı. Ben şahsım itibarıyla yapılan duaya âmin bile demeye utanmakla beraber cemaate saygımın ifadesi olarak iştirak etmek adına ve masum insanları düşünerek yine de âmin dedim. Fakat bazı yaşananları düşünmeden de edemedim.
Allah'ın varlığını tam olarak, hakkıyla düşünenler olmasa da
ateistler de dâhil Allah'ı yok sayanların olmadığına inanıyorum. "İnanmıyorum!"
diyenler bile bu söylediklerine kendileri de inanmıyorlardır. "İnanmıyorum"
demek, sadece yükümlülükten kaçışın bir ifadesidir, ya da ben böyle
düşünüyorum. Asıl söylemek istediğim ise bu değil tabi. Şunu söylemek istiyorum
aslında; Yüce Allah, dünyaya gelen, akıl sahibi her insandan, gücünün
yetebileceği davranışlarda bulunmasını ve başkalarının hakkına saygılı olmasını
istemektedir. İnanmayan inanmayabilir, o bir açıdan kendi sorunudur, ama nerede
olunursa olunsun, kişi, bulunduğu yerin kurallarına uymak, yani o yerde geçerli
hak ve hukuk kurallarına uymak zorundadır.
Benim burada asıl söyleyeceklerimin bir kısmı herkesi
ilgilendirmekle beraber daha çok inandığı halde inanmanın gereklerine riayet
etmeyenlerle yöneliktir. Bırakın bir yerde misafir olarak bulunmayı, ücreti
ödenen bir otelde bile uymak zorunluluğu olan kuralları vardır. Kimse ben
buraya para ödüyorum, istediğim gibi hareket ederim diyemez. Peki, nasıl olur
da içinde yaşanılan bir toplumda, toplum kuralları yok sayılabilir?
Kim ne düşünürse düşünsün, doğru bildiklerimi söylemek
zorundayım;
Başka toplumları bir tarafa koyup öncelikle kendimize bir
bakalım; insanların canı, malı, ırzı, namusu mukaddes mi, yani dokunulmaz
hakları mı, hakları değil mi? Evet mukaddes ve hakları! Peki, bu ne kadar
korunabiliyor? İnsanların sağlığını, akıl sağlığını korumak bir görev mi? Evet!
Peki, uyuşturucu belası nerelere kadar ulaştı? Zina almış başını gidiyor mu?
Evli olduğu eşinin namus hakkını korumayanlar var mı? Üretimde insanların
sağlığını tehdit eden maddeler kullanılıyor mu? Adam kayırmalar oluyor mu? Hak
sahiplerinin hakkı korunuyor mu? Bunları dile getirenlere sosyal baskı
uygulanıyor, bir şekilde susturulmaya çalışılıyor mu? Daha fazlasını
saymayacağım çünkü bu yazdıklarımı yazarken sinir sistemim bozuluyor. Örneklendirirsem
şayet kırp dökülmeler yaşanır, bu sefer de fitneden korkarım!
Gelelim işin diğer yönüne; Allah, bir kısım kurallar koyduğu
ve bunlara uyma konusunda insanları peygamberi ve kitabı ile uyardığı halde
insanlar nasıl oluyor da ya da hangi yüzle Allah'tan yağmur isteme cüreti
gösterebiliyorlar? Şahsen ben, toplumun içinde bulunduğu bu sapkınlıkları
bilerek ve kendim açısından bir şey yapabildiğimi söylemediğim halde nasıl olur
da Allah'a; "Bize yağmur göndermeni istiyorum," diyebilirim? Hangi yüzle bunu
yapabileceğimizi birileri bir söylesin de biz de bilelim!
Üstelik dini yaşantısı ön planda görünenlerde bile böyle bir
ceht yok! Hiçbir şey olmasa bile en kestirmeden söyleyebilirim, daha
birbirlerini bile sevmeyi, hepsinin uyması gereken esaslardan yan çizmemeyi
halledememiş bir topluluk neyi ile Allah'tan istekte bulunmayı hak etmiş
olacaktır?
Yağmur duası yapmadan önce, bugüne kadar işledikleri
günahlara bir daha dönmemek üzere Allah'a söz vererek tevbe edilmesi cemaate
hatırlatılsaydı daha yerinde olacaktı derim.
Allah'ın çizgilerine uymayalım, ondan sonra da; "Biz senin
dediklerini yapmıyoruz ama Sen bizim isteklerimizi yerine getir." dercesine
bunca ahlak ve irfan, edep ve hayâ ihlalinden sonra istekte bulunalım! Allah
aşkına bu kadar yüzsüzlük yeryüzünün neresinde var veya olabilir?
Şahsen ben utandım! Başka söyleyecek söz de bulamıyorum.
Utanmak durumunda olanlaradır bu yazım.