Ben ülkemden ve dünyadan güzel şeyler duymak istiyorum ama maalesef duyamıyorum. Bu işlerin sorumlusu kim? Ülke dışındakilere sesimi duyurmam mümkün değil benim için ama ülkemde de duyuramıyorum. Ben kimim ki sesimi duysunlar, ben kimim ki sesimi duyurabileyim!
Haber dinliyorum psikolojim bozuluyor, bir haksızlık
görüyorum umutlarım sönüyor, hayallerim yıkılıyor.
Adaletin sadece adliye saraylarında arandığı zamanda
yaşıyoruz, adaletteki eksiklikler giderilmiyor, haklar koruma altına
alınamıyor. Savcılar ve hâkimler mevcut yasalara göre işlem yapma durumunda,
avukata yetki verilmiş, icabında bile bile haksızlığı savunabiliyor.
Az önce dinlediğim haber fikir dünyamın altını üstüne
getirdi, sinir sistemimi mahvetti. Bir de bu olumsuzlukları yaşayanlar var,
onların durumu nedir, hayalini bile kuramıyorum. Genç bir kız tacize uğruyor,
tacizci bir müddet sonra, tacize uğrayan kızın psikolojisi bozulmamış
gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Kız intihar ediyor.
Kız daha önce de intihara teşebbüs etti gerekçesiyle psikolojik hasta olarak
deşifre ediliyor. Kızın ailesi bir değil, birkaç kere yıkılıyor. İnsanların
kendisini güvende hissetmemesi ne kadar felaket bir durum değil mi? Ben de kime
konuşuyorsam?
O kız, psikolojik hasta bile olsa, tacizciye taciz hakkı
nereden doğuyor. Bir kadının namusu, dünyadaki en büyük sermayesidir. Herkes
bir an kendisini onun ve onun durumunda olanların yerine bir koysunlar bakalım!
Eğer bir acı ve ızdırap duymayanlar çıkarsa onlar hastanın da hastasıdırlar.
Başka haberin şekli farklı olsa da o da az sinir bozucu
değil. Bir okul müdürünün arkasından gelen kişi, hem de okulun içinde,
defalarca on iki mi, on sekiz mi denildi, müdürün kafasına arkadan taşla
vuruyor. Olayın, iki müdür yardımcısının okul etrafındaki uyuşturucu
tacirlerine göz açtırmamaları sebebiyle yaşandığı söyleniyor. Bu nasıl iş?
Çocukların emanetini üstlenen görevliler işlerini yapıyorlar, çocukları
pislikten korumaya çalışıyorlar, adamların başına gelene bakın! Yarın bunu
yapan ve azmettirenler de elini koluna sallayarak gezerlerse şaşmamak gerekir.
Güneydoğuda insanların yaşadıkları ne ile izah edilebilir?
Geçen yine yazdım; bu hendekleri cinler mi kazdılar da bu adamlar görülmedi?
Hakkın yanında duracağını zannettiğiniz insanlar başka
yerlerde duruyorlar, hak adına bir şey yazıp söylendiğinde saldırıya
geçiyorlar, haklı olduğunuzu bilenlerin büyük çoğunluğu da sizin yanınızda
olmuyorlar!
Bu nasıl bir âlem Allah aşkına? Vicdansızlar bu sorunun
muhatabı olmadıkları için onlar cevap vermesinler, birazcık da olsa hislerini
kaybetmeyen, adaletin yaşamasını isteyenler; siz cevap verebilir misiniz bu
dünya bizim dünyamız mı?
Buradan söylüyorum; bu olup bitenler hayra alamet değil. Bir
ülkede yaşayan herkesin, malı, canı ve bunlar kadar da ırz ve namusu ilk başta
korunacak değerleridir. Yetkililer, lütfen işin ehli olmayanlara, vicdanı
olmayanlara fırsat vermeyin ve insanların haklarını koruma altına alınız!
Bu gidişle vicdan sahipleri de elden çıkacaklar, denilmedi
demeyin.