Geçen hafta, 12 Şubat Kurtuluş haftası münasebetiyle "Yeni Bilgiler ve Yayınlar Işığında Maraş Millî Mücadelesi" konusunu gerçekleştirmişti.
Bu hafta
ise, daha önce kararlaştırıldığı halde ertelenmiş olan "Musikimiz Üzerine
Sohbet ve Örnek Sunumlar" programı gerçekleştirildi.
Açış
konuşmasını yapan Şube Başkanı Av. Kemal Yavuz, bu programın da aslında
kültürel amaçla yapıldığını; oysa sosyal medyada, ülke ağır bir gündem
içerisindeyken, musiki programı yapmanın yadırgandığına dair yorumlar
aldıklarını belirterek şöyle dedi: Bu program geçtiğimiz Aralık ayı Mevlâna
Haftası münasebetiyle planlanmış, ama ertelenmek zorunda kalınmış, yine
kültürel amaçlı bir sohbet ve onun yanında örnek sunumları da ihtiva eder
niteliktedir. Yine geçen aydan planladığımız ve ülkenin söz konusu yakıcı
gündemini ele alacağımız diğer bir programımızı ise, gelecek hafta Çarşamba
akşamı icra edeceğiz. Konu başlığımız: "Güvenlik ve Özgürlük Dengesi
Ekseninde Türkiye'de Artan Terör Olayları ve Ortadoğu Bağlantısı Paneli".
Bu girişten
sonra Şube Başkanı Yavuz, Türk musikisinin, dünyada kökleri itibariyle en eski
ve zengin musiki örneklerinden olduğunu, Gazalî ve Kınalızade dahil birçok ünlü
düşünürümüzün, musikiden anlamayan insanın bir yanının eksik olacağına dair
görüşleri bulunduğunu, kendi özgün sözlerinden misallerle zikretti.
Ondan sonra
sohbet programını yürütmek üzere söz alan Ocak Hars Heyeti Bşk. Dr. Mustafa
Kök, programa katılan ve K.S.Ü. Öğr. Elemanı olan hocaları ayrı ayrı takdim
etti. Öğr. Gör. Ahmet Görüzoğlu yaptığı ut taksiminden sonra, Türk Musikimizin
dinî ve lâdini türleri ve özelliklerinden, dinî musikînin icrasındaki
inceliklerden, meselâ hepimizin bildiği ibadete çağrı niteliği taşıyan ezanın
hangi vakitlerde hangi makamlarda okunacağının bile bir geleneği olduğundan,
sabah ezanını Sabâ makamında okumanın da böyle bir anlamı bulunduğundan
bahsetti. Geçilen bir ilâhi faslından sonra, asıl mesleği hattatlık olmakla
beraber dâvudî sesiyle okuduğu kasidelerle de meşhur olan Öğr. Gör. Arif Yücel,
nefis bir kaside seslendirdi. Ardından esprili bir dille anlattığı anekdotta,
bir sabah namazında hüseynî makamında okuduğu "selâ"nın, o sırada oradan geçen
bir sarhoşu o haliyle nasıl namaza celp ettiği ve o gün itibariyle namaza
başlattığı örneğini verdi. Sohbeti yöneten Mustafa Kök ise, Türkiye'nin
Cumhuriyetin Başlangıç döneminde yaşadığı yanlış bir Batılılaşma algısının,
nasıl Türk Musikisini radyolarda dahi yasaklatacak boyutlara vardırdığını, ama
bu kabil hataların peyderpey ortadan kalktığını anlattı. Konya'da ilk
Mevlâna İhtifaline 1956 sonunda izin verildiğini, oradan dönen heyetin ilk
defa Ankara Türk Ocağında Hüzzam âyini icra ettiğini, 1955 yılında tambur
sanatçısı olarak radyoya giren Ahmet Hatipoğlu'nun ancak 1978 yılında Türk
Tasavvuf Musikisi Korosu'nu kurabildiğini, keza Klasik Türk Musikisi
Korosu'nun da 1975'te kurulabildiğini; bu meyanda belki de en kaliteli tasavvuf
musikisi icralarının Hatipoğlu korolarınca yapıldığını; bazılarına göre,
Hatipoğlu'nun icra tarzıyla tek sesli Türk Musikisinin adetâ çok seslilik
karakterine büründüğünü ifade etti. Bu arada Türkiye Diyanet Vakfı yayınları
arasında çıkan Ahmet Hatipoğlu Beste Külliyatı'nın ve beraberinde verilen 4 CD
+ 1 DVD kaydının, meraklıları için bulunmaz bir değer teşkil ettiğini
hatırlattı. Nihayetinde Ahmet Görüzoğlu-Arif Yücel-Cemal Ergün hocaların
sundukları bir fasıl daha ilâhi ve bir Kerkük türküsüyle program sona erdi. (Haber
Merkezi)