Sunuculuğunu Halil İbrahim Kaymaz'ın yaptığı programa Bakara suresinin 153-157. ayetlerinin okunması ile başlandı. Organizasyon heyeti adına açılış ve selamlama konuşmasını yapan Özgür-Der Temsilcisi Celal Kurşun şunları söyledi:
Selam olsun Hakk'ı ve sabrı tavsiye edenlere,
Selam olsun cehd ve cihadı gönüllerine şiar edinenlere,
Selam olsun nefislerini Rıza-i İlahi için satanlara,
Selam olsun namazlarında huşu içinde olanlara,
Selam olsun adayanlara ve adananlara,
Selam olsun Allah'ın adı anıldığında titreyen kalplere,
Selam olsun adı anıldığında secdeye kapanarak ağlayan gözlere,
Ümmet şuuru ile bizleri bir araya getiren Allah'a binlerce şükür, hamd-u
senalar olsun! Bu davaya gönül vermiş 13 STK ile birlikte yaptığımız bu
organizasyon inşallah hayırlara vesile olur.
Bir şuur, bir şiar, bir cehd bir cihatla süslendiğinde şehadet Allah indinde diri
olmanın en kutlu semboldür. Bu gece duygu yüklü birçok anı yaşayacağız. Fakat
bu duygu yükü burada kalmayacak inşallah.
Bizler sloganik olmayacağız! Tribünlerden takımlarını destekleyen fanatikler
gibi, TV karşısındaki seyirciler gibi anmayacağız bu gece şehitlerimizi! Bu
salondan çıktıktan sonra ekonomik, hukuki, sosyal alandan tüm alanlara kadar
erdemli izzetli bir şekilde yaşayacağız. Cihadı ve bu uğurda şehadeti
hayatımızın her noktasına yayacağız. Şehitlerin aydınlattığı yolda
şahitliğimizi hakkıyla haykıracağız bu gece! Şehitlerin miraslarına sahip
çıkacağız. Tekbir sesleri yüreğimizin derinliklerinden gelecek.
Kavram olarak cihad maalesef içeriği zayıflatılarak sadece meydanlarda savaşmak
yani "kıtal" olarak algılanmaktadır. Oysaki cihad kavramı çok daha kapsamlı
olup hayatın her alanında Allah'ın hükümleri ile uyumlu yaşamaktır ve O'nun
hükümleri yeryüzüne vuku bulununcaya kadar ceht etmektir. Şehit olabilmenin
şartıdır cihad!
Selam olsun Gazze'ye, Adeviye' ye, Suriye direnişine..
Selam olsun şehadet arzusunu yüreklerinde taşıyan Sütçü İmam' ın, Rıdvan
Hoca'nın torunlarına,
Selam olsun omuz omuza saf tutan, yek pare binalar gibi kaynatılmış
Kahramanmaraş'ın yiğit mücahitlerine.
Şehitler bizleri her zaman diriltmiştir. Onlar her zaman katı kalplerimizi
yumuşatmış bizleri bir araya getirmiştir. İşte bu gece o diriliş anlarından
birine daha şahitlik ediyor.
Şehadeti sonrasında hakkıyla şahitliğini yapamadığımız bir şehidimizden
özellikle bahsetmek istiyorum. Belki Rabbimiz bu vesile ile bizleri bağışlar.
16 yaşındaki Yasin BÖRÜ. Kahrolası PKK tarafından katledildi. Fakat onun
şehadeti bu gece bizleri burada diriltiyor inşallah. Zalimler her daim
hafızalarında tutsunlar ki; şehidimizi unutmayacak ve bu zulmü reva görenlerden
hesabını soracağız.
O halde Allah'a birkaç söz vererek ahdimizi yenileyelim. Buradan ayrıldığımızda
Cihadı hayatımızın her alanına yaymak adına; Şehitlerin yaptığı gibi hayatımızı
olması gerektiği gibi düzene koyalım.
- Kuran'ı anlayarak sıkça okuyacağız
- Hakk'ı ve sabrı tavsiye etmeye ısrarla devam edeceğiz
- Namazlarımızda dikkatli ve devamlı olacağız
- Allah'tan başkasına kulluk etmeyecek ve önünde eğilmeyeceğiz.
- Boş ve yararsız şeylerden yüz çevireceğiz
- Zulme ve zalimlere karşı sessiz kalmayacağız.
Açılış konuşmasının ardından şehitlerimizin tanıtıldığı ve sözlerinin yer
aldığı sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Şehitlerin sözlerinden bazıları:
Hz. Habibünneccar: "Bana ne oluyor ki beni yaratana kulluk etmeyecekmişim! Siz
O'na döndürüleceksiniz."
Hz. Hamza: "Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam!"
Hz. Ebu Cüdane: "Korkaklıkta utanç, ileri gitmekte şeref vardır. Kişi
korkaklıkla kaderden kurtulamaz."
Hz. Mus'ab bin Umeyr: "Allah Resulü de şahittir ki, siz kıyamet günü Allah'ın
huzurunda şehit olarak haşrolunacaksınız."
Hz. Osman: "Ben Allah katında iftar etmeyi seçtim."
Şeyh Said: "Biz Kürdistan değil, Allah için ayaklandık!"
İskilipli Atıf Hoca: "Zalimlerle ve katillerle elbet mahşer günü
hesaplaşacağız."
Hasan el- Benna: "Ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde kimse
duramayacaktır."
Malkolm X (el Hacc Malik el- Şahbaz): "Zaman şehitlik zamanıdır ve bir şehit
olacaksam bu kardeşlik uğruna olacaktır."
Seyyid Kutup: "Namaz da Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir
tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır!"
Ali Şeriati: "Seni ölümüne istemeyi bizlere nasip et Allah'ım! Yeter, küfre
doymadın mı ey nefsim! Artık sıraya gir, sözünde duranların sırasına
"
Metin Yüksel: "Şehadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara!"
Şeyh Ahmed Yasin: " Siz ey Müslümanlar! Helak olmuş ölüler!.. Allah'ım! Ümmetin
suskunluğunu sana şikayet ediyorum!"
Abdulkadir Molla: "Suçum Allah'tan başkasına kulluk etmemekti. Bize kulluk et
dediler, bende "Asın!" dedim.
Abdulkadir Salih: "Suriye direnişi hak ile batılın ayrıştığı noktadır."
Aslan Mashadov: " Bizi üzen Ruslar'ın saldırıları değil
Bizi üzen İslam
dünyasının vurdumduymazlığı, dünyanın sessiz oluşudur. Bizi ya anlamıyorlar ya
da anlamak istemiyorlar. Bir gün anlarlar, ama inşallah çok geç olmaz!"
Ebu Abdullah el Hamavi: "Merciimiz İslamiyet'tir. İçinde adaletin, şuranın
olduğu insanların gururu ile oynanmayan, İslam şeriatının uygulandığı bir
devlet istiyoruz."
Yasir
Çiçekli' nin okuduğu şiirin ardından Şehadet ve Şahitlik ile ilgili konuşmasını
yapmak üzere Ramazan Keskin kürsüye davet edildi, özetle şunlardan bahsetti:
Şuan ayak bastığımız şu topraklarda ümmete savaş açanlara karşı verilen
mücadeleye değinmek istiyorum. Maraş kalesinde gerçekleşen o malum hadiseyi
hepimiz biliriz. Kaleye kurulmuş Fransız askerlerinin bir gece düzenledikleri
eğlenceye alet etmek istedikleri Ermeni kızının " Osmanlı bayrağının
dalgalandığı yerde eğlenmek bize yakışmaz!" sözleriyle bayrağı indirmelerinin
ertesi günü, Rıdvan Hoca'nın şu sözleri direnişin ateşini fitillemiştir. "Kâfir
bayrağının dalgalandığı yerde Cuma Namazı kılınmaz!"
Keskin, Maraşlı Müslümanların mücadelesine değinmesinin ardından sözlerine
şöyle devam etti. Bütün peygamberler Allah'tan aldıkları vahyi insanlığa
iletirken, en temelde mesajları "La ilahe illallah!" olmuştur. Çünkü
gönderildikleri toplumlardaki Allah inanışları, tevhitten saptırılmış,
yozlaştırılmış ve nihayetinde şirk sistemine bürünen anlayışlar haline
dönüşmüştür.
Resuller ise toplumlarını Allah'ın birliğine ve onun egemenliğine davet
etmişler, bu bozuk ve zalimane sistemlerden, insanları Allah'a kulluğa
çağırmışlardır. Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e bütün peygamberlerin en temel
mesajı bu olmuştur. İşte biz buna İslam akidesi diyoruz. Allah Resulü toplumuna
İslam'ı anlatmaya başladığı vakit, akide bazı kalpler de karşılık bulabilmiş,
toplumun ileri gelen önderleri ve peşleri ardına sürükledikleri kitleler ise bu
mesaja düşmanlık yapmışlardır. Ve nihayetinde Risalet'in 13 yıllık Mekke dönemi
baskıların ve zulümlerin had safhaya ulaştığı zaman diliminde, Resulün ve
sahabelerin hicreti ile Medine'ye taşınmıştır.
Medine`de kurulan islam devleti ve mekkeli müşrikler arasında ilk savaş bedir
kuyuları etrafında gerçekleşmiş, Müslümanlar 8'i ensar 6'sı muhacirden olmak
üzere toplamda 14 şehit vermiştir. Bu şehtitler; Ubeyde bin Haris, Umeyr bin
ebi Vakkas, Zü`ş-şimaleyn ibn abdi Amr, Akil bin Bukeyr, Mihca bin Salih,
Safvan bin Beyda, Sa`d ibn Hayseme, Mubeşşir bin Abdilmunzir, Yezit bin Haris,
Umeyr ibn Humem, Rafi bin Mualla, Harise bin Suraka, Avf ibn Afra, Muavviz bin
Afra.
Rabbimiz Müslümanlara muzaffer olabilmeleri adına ''Gücünüzün yettiği kadar
kuvvet hazırlayın (Enfâl 60)'' buyurmaktadır. Öncelikle hakiki bir imana
sahip olmak zorundayız, bu mücadelenin temelini iyi atmalıyız. Çünkü iman
bireyde inkılabı meydana getirir. Bireydeki bu inkılap ise topluma yayılır.
Evler değişir, köyler değişir, şehirler, ülkeler ve nihayetinde dünya değişir.
Müslümanlar olarak Allah`ın sözlerinden uzak kalamayız. Mücadelemizin fiili
boyutunda şu ilkeler önemli bir yer tutmaktadır: Her daim kendimizi iyi yönde
geliştirmek ve değiştirmek zorundayız. Bunu ailelerimize yansıtmalı, onların da
Allah`a layık kullar olmalarını tavsiye etmeliyiz. İnsanlara Allah`ın
nizamından bahsetmeli, tebliğ vazifesini hakkaniyetle yerine getirmeliyiz.
Allah yoluna baş koymuş nesiller, alimler yetiştirmeye çabalamalı ve en
önemlisi aramızda tefrikaya mahal vermemeli, birlik ve beraberliğimizi muhafaza
etmeliyiz.
İçinde yaşadığımız şu zaman diliminde Müslümanların en fazla birlik ve
beraberlikten yoksun olduklarını gözlemekteyim. Oysaki Rabbimiz bizlere birlik
ve takvada yardımlaşmamızı emretmektedir. Devamında ise günah ve düşmanlıkta
yardımlaşmamamız hususunda bizleri uyarmaktadır. Maalesef Müslümanlar birlik ve
beraberliklerini yitirmiş bulunmamaktadır. İşte tekrardan ümmet olmak, az önce
saydığımız ilkelerden geçmektedir. Bu birliğin tesisi için cesur ve ilmiyle
amil âlimlere ihtiyacımız vardır.
Rabbimiz Fatır suresinde ''Allah`a en saygılı olan kimseler âlimlerdir
buyurmaktadır.''
Rabbimiz Ankebut suresinin son ayetinde (69.Ayet): Bizim uğrumuzda cihad eden
(ve çaba gösteren)lere (gelince); biz onları elbette yollarımıza eriştiririz.
Şüphesiz ki Allah iyilik (ve iyi iş) yapanlarla beraberdir.
Ramazan
Keskin'in konuşmasının sonrasında sahneye Grup Visal çıktı ve coşkulu bir
şekilde şu parçaları seslendirdi: Yanıyor yine Bağdat, Hayat İman ve Cihat,
Şehit Türküsü, Adın Şehadet, La İlahe İllallah.
(Haber Merkezi)