2016 Mayıs ayında yapılan Tabip Odası seçimlerinde ortak bir karar ile Tabip Odası Başkanlığını yürüten Dr. Lütfi Tiyekli, yazılı bir açıklama ile istifa ettiğini kamuoyuna duyurdu.
Dr. Tiyekli yaptığı yazılı açıklamasını kamuoyuna şu şekilde duyurdu:
"KAHRAMANMARAŞ TABİP ODASI YÖNETİM KURULU'NDAN İSTİFA EDİYORUM
Daha önce defaat kereler yer aldığım Kahramanmaraş Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyeliğinden ayrılma kararı almış bulunmaktayım.
Hatırlanacağı üzere 2016 mayıs ayında yapılan Tabip Odamız seçimlerinde üç farklı grup girmişti. Seçim, hiçbir grubun kazandığı veya kaybetmediği bir şekilde sonuçlanmıştır. Bu yapıdan Kahramanmaraş Tabip Odası yönetimi tarihinde ilk defa anlaşılan prensipler ve görev dağılımları ile bir nevi bir koalisyon ortaya çıkmıştır.
3 aylık süre sonunda alınan prensip kararları unutulmuş benzerleri Osmanlı'nın sön döneminde yaşanan saray entrikaları yaşanmaya başlanmıştır.
AHLAK EN ÖNEMLİ ERDEMDİR.
Kişiler arasındaki özel yazışma veya görüşmeleri (içeriğinden bağımsız olmak üzere), rıza alınmadan 3. kişilere servis etmek bizim İnandığımız Allah'n kanunlarına göre günah, Türk Ceza Kanununa göre suçtur. Makam mevki için bu yola başvurmanın anlamını kamuoyu daha iyi değerlendirecektir. Hem ilahi, hem de dünyevi kanunlara itibar etmeyen kişiler ile çalışma ile bu günahlara ortak olmak anlamına gelir.
Yapılan ahlaksızlığı Allah'a havale etmenin yanında ilgililer hakkında suç duyurusu tarafımdan yapılacaktır. Şantaj yapma, cezasız kalmamalıdır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLARI, KİŞİSEL İKBAL İÇİN FEDA EDİLEMEZ
Tabip Odalarına kanun ile hekimlerin haklarını savunma, hekimler ile idareler arasında oluşacak sorunlara müdahil olma görevi verilmiştir. Aynı zamanda Tabip Odaları sağlık alanında politikalar geliştirme ile de yükümlüdür.
Her zaman iddia ettiğimiz gibi Tabip Odası çalışmalarımızda da belirttiğimiz gibi halkımızın kaliteli sağlık hizmet alabilmesi, sağlık çalışanlarının iş ortamında huzurlu olması, yaptığı için karşılığını almasından geçer. Tabip Odası Yönetim Kurulları bugün için sağlık çalışanlarının gelirlerinin en büyük kısmını oluşturan döner sermayelerin sorunlarına müdahil olmak zorundadır.
İlimiz 2. Basamakta çalışan Hekimlerin, sağlık çalışanlarının ek ödeme ile yaşadıkları konusunda sorunları duymayan kalmamıştır. Bu konuda yaşanan ketumluk bir çok soru işaretinin zihinlerde doğmasına sebep olmaktadır.
Tabip Odası yöneticisi olarak, temsil iddiasında olduğu hekimler yerine, çalıştığı kurumun amirinin memnuniyetini ön plana alınması bizim için kabul edilemez bir durumdur.
EK ÖDEME İLE İLGİLİ BU KETUMLUĞA SESSİZ KALINAMAZ
Tabip Odası Başkanı olarak, kanunların verdiği yetki ile ilgili kurumdan ek ödeme ile ilgili ilgi ve belgeleri resmi olarak istemiştim.
İstenen bilgi ve belgeler, bilgi ve belgeleri vermek yükümlülüğü olanlarda rahatsızlığa sebep olmuştur. Bu ilgi ve belgelerin verilmemesi için Yönetim Kurulu'nda yer alan kişilere baskı yapılmıştır. Bu kişiler de tercihin i" Haktan" değil kişisel rahatı yönünde kullanmıştır.
Şahsen benim bu tercihe sessiz kalmama imkan yoktur.
HİÇ KİMSE KENDİNİ KANUNDAN ÜSTÜN GÖREMEZ!
Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunları her kurum ve her kişi için geçerlidir. Kanunlara uyulmadığı zaman herkes bunun bir sonucu olduğunu bilmelidir. Bunu sağlamanın yolu da, ilgililer hakkında adli ve idari yaptırımlar uygulanmasını istemekten geçer. Ancak bu şekilde kişilerin kanunlara uyması sağlanabilir.
Resmi isteğe rağmen bilgi edinme kanununa muhalefet eden, gerekli bilgi ve belgeleri vermeyen Kurum Yetkilisi hakkında tarafımca savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bu durum merkeze savunmak zorunda oldukları hekim haklarını değil de kişisel ikballerini ön plana alanlarca kabul edilememiştir. Şimdi amaçları bu suç duyurusunu kadük bırakmaktır.
Sağlık çalışanlarının hakları için ilgili hakkında (kendi amiri), idari yaptırım talebinde bulunup bulunamayacağını kamuoyu görecektir.
Bu yapının bir parçası olmak bu zamana kadar bizim savunduğumuz değerlere taban tabana zıttır.
Yaşananlarla ilgili kararı hekim camiası en iyi değerlendirecektir.
Kamuoyuna saygılarımla duyururum."