Tarih: 03.03.2020 12:06

Eğitimde “Yeni Bir Çıkış Yolu” Nasıl Mümkün? Eğitimci İbrahim Gülsu: “Çocuklarımız raf ömrü bitmiş bilgilerle donatılıyor.”

Facebook Twitter Linked-in

Kırk yıllık eğitimcilik tecrübesinden hareketle konuşan Gülsu, eğitim kalkınmasında yeni bir çıkış yolu bulmak için bilim ve teknoloji üretmenin imkânlarını ele aldı.

Sohbetin anahtar kavramları "Fen Liseleri'ni Fen ve Teknoloji Araştırma Enstitüleri'ne dönüştürmek; ülkenin mucit beyinlerini erken yaşta  bir alanda yoğunlaştırmak ve en kısa sürede bu beyinlerin potansiyelini işe, üretime dönüştürmek; bilgi ve teknoloji üretimini hızlandırmak suretiyle yerli ve milli bilgiye, teknolojiye ulaşmak" şeklinde özetlenebilir.

Eğitimci İbrahim Gülsu, öngördüğü bu amaçlara ulaşabilmek için yapılaması gereken çalışmaları da şöyle özetledi:

- Uzmanların belirleyeceği test ve tekniklerle (5. sınıflardan itibaren), MUCİT ÇOCUKLAR tespit edilmeli;

- ‘'Fen Lisesi'' kaldırılıp, FEN VE TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİNE DÖNÜŞTÜRÜLMELİ;

- Her Enstitü tek alana indirgenip sadece ‘‘Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Makine, Motor, Enerj" vb. Enstitüleri kurulmalı. Bu alanlar da kendi içinde ayrıştırılmalı (Elektrik, Optik, Hareket Fiziği Bölümü, gibi);

- Bu bilim enstitülerine öğrenci seçimi, uzmanlar eliyle veya bir kısmı ‘‘BİLİM ve SANAT ‘' merkezlerine gelen öğrenciler arasından yapılmalı. Bu öğrenciler kendilerini seçtikleri alana adamalı, bilgi ve teknoloji üretmek üzere yetiştirilmeli;

- Bilim ve teknoloji üretecek bu öğrencilere maaş veya ücret ödenmeli, yani öğrencilerin hayat güvencesi olmalı. Öğrencilerde ‘‘ BULMA'' hırsının oluşması için onların ruh cephesi de beslenmeli;

- Böylece teknoloji enstitüleri; fen liselerindeki gibi sadece başarılı öğrencilerin bir araya geldiği, üniversite sınavlarındaki başarıya odaklı okullar olmaktan çıkarak, bilgi üreten eğitim kurumlarına dönüşmeli;

- Üniversiteler de bu alt yapıya göre kurulmalı, teknoloji eğitimi alanlar o alanların üniversitelerine, sağlık eğitimi alanlar sağlık üniversitelerine, güzel sanatlar eğitimi alanlar ise güzel sanatlar üniversitelerine yönlendirilmeli;

- Bölgesel YATILI ENSTİTÜLER açılmalı;

- Fen Liselerinin dönüştürülmesi gibi; Sosyal Bilimler Liseleri de aynı tarzda dönüştürülmeli; daha en başta kamu yöneticisi, devlet adamı, çeşitli dallarda sosyal bilimci (sosyolog, psikolog) yetiştirmek üzere yeniden şekillendirilmeli, sonra da gençler bu alt yapıya uygun üniversitelere yönlendirilmeli (Zira ülkelerin kalkınması, ortak aklın verimli kullanımı, barışın sağlanması, ortak paydaların güçlendirilmesi, sosyal bilimlerin konusudur. Milletlerin madden yükselip, mânen yücelmesi her şeyden önce sosyolojik bir vakadır. Bu bir ruh halidir);

- Hassas bir mesleki  yönlendirmeyle, meslek okulları da yeniden şekillendirilmeli, çocuklar için daha baştan mesleki yönlendirme özlük dosyaları tutulmalı;

- Bütün "düz" liseler kaldırılıp onlar da meslekî formasyon okullarına dönüştürülmeli (zira hayatın hiçbir şekilde "düz" yanı yoktur);

- Her derse ilişkin bilim tarihi ve medeniyetimizin bilime katkıları, özellikle diğer medeniyetlerle mukayese edilerek o dersin başına özetle yazılmalı (böylece sekizinci-on altıncı asırlar arasında İslâm medeniyetinin insanlığa neler kazandırdığı gençlerimize öğretilip onlar aşağılık kompleksinden kurtarılmalı)…

İbrahim Gülsu konuşmasının sonunda, eğitimimizi yeniden şekillendirirsek çocuklarımızın beyni - bugün olduğu gibi - raf ömrü bitmiş bilgilerle donatılmayacak ve bizler de onların "akıllarının hayrını" göreceğiz, dedi.

Ağırlığı eğitimciler ve eğitim sendikalcıları tarafından izlenen sohbet, soru-cevap faslıyla sona erdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —