Türk Ocakları'ında bu hafta "Rusya`nın
Tarihten Günümüze Derin
Kodları" konuşuldu. Sohbetine ilk çağdan örneklerle başlayan Dr. Tekinşen, Rus tarihinin ana hatlarını
geniş planda sundu.
Konuşmasına ilginç bir başlangıç yaptı ve bizim, millet
olarak kendimizle çok meşgul olduğumuzu, oysa yeryüzünde pek çok millet bulunduğunu, onların tarihî
maceralarını bilirsek kendimizi de çok daha gerçekçi şekilde değerlendireceğimizi söyledi. Kendisinin
öteden beri Rusları tarihleri, millî karakterleri ve kodları itibariyle merak
ettiğini ve o yüzden bu konuyu hazırladığını belirterek konuşmasını şöyle özetledi:
"Tarihte
Doğu Slavları'ndan olan Ruslar, Viking kökenli Rurik hanedanının
idaresi altında, en güçlüleri Kiev olan birçok prenslik şeklinde örgütlendiler. 988`de Ortodoksluğu kabul ettiler. Böylelikle
medeniyetlerini geliştirmek için Paganizme/putperestliğe göre daha sağlam bir zemin buldular (derin
kodlarından birisi bu sayılır). Fakat Ruslar ibadet dili olarak Grekçeyi değil, Slavcayı seçtiler, çünkü
asimile olmak istemiyorlardı (bu da bir derin kod sayılmalı).
1230'daki
Moğol işgalinde Kiev prensliği zayıflarken, Moğolar`la daha iyi ilişki kurmayı beceren Moskova
prensliği güçlendi.
Hayatlarını
Ortodoksluğa göre düzenleyen Ruslar, Moğollardan ve özellikle de Türklerden
devlet idaresi ile ilgili birçok şey almışlardı. Giyim kuşamları dâhil, destanları bile
doğu motifleri ile doluydu (bu hususlar da onların tarihteki derin
kodlarındandır). Bununla birlikte yayılma politikası olarak III. İvan`dan itibaren Türkler aleyhine
devamlı olarak toprak kazandılar. Pasifik Okyanusuna kadar ulaştılar. Batıya doğru genişleyemediler (sürekli genişleme ve yayılma ideali de
onların bir başka derin kodu olsa gerek).
1550
den itibaren Lutheryan ve benzeri Hristiyan hareketlerinden, yani Ortodoksların
heretik/sapkın saydığı akımlardan etkilenmeye başladılar.
Daha
sonra Batıdaki Rönesans ve Aydınlanma akımları da etkili oldu. 1650`lere kadar
Almanca aristokrasi arasında yaygındı, bu tarihten sonrada Fransızca ön plana
geçti. Alman, Fransız, İtalyan eğitmenler soylu saraylarında kültür özendiricisi ve
yönlendiricisiydiler. Rusların ve Batılıların " Çar Büyük Petro" dedikleri
(bizim tarihimizde çoğu zaman "Deli Petro" diye anılan) devlet adamı zamanında Batılılaşmanın zirve yaptığı, giyim-kuşamdan saray teşrifatına kadar sosyal hayatın
temelden değişime uğradığı, hatta Asya tarzı bir şehir ve başkent olan Moskova'ya karşılık tam bir batı tarzında
Saint Petersburg'un kurularak başkentin dahi oraya taşındığı bilinmektedir. (Keza Çar
Petro'yu, Rus Bilimler Akademisini Kurmaya ilk özendiren de Alman filozof
Lebniz'tir. İşte sayılan bu köklü değişiklikler de Rusya'nın derin
kodlarını teşkil etmiştir.)
İç ve dış Ticarî hayatta İngilizler ve Hollandalılar
etkin oldular.
1700`lü
yılların ilk çeyreğinden sonra Masonlar da aristokrasi arasında etkili olmaya başladı. Ama Ruslar her bakımdan
Batılıların bir kaç adım arkasından gidiyorlardı. (Rus aristokrasisi ile
Masonların durumunu da tarihî derin kodlardan sayabiliriz.)
19.yüzyılla
beraber milliyetçilik ön almaya başladı. Bu gelişmeyle birlikte Karamzin, Puşkin, Lermentov, Turgenyev,
Gogol adeta Rusçayı yeniden inşa ettiler. (Çarlık Rusyası'nda doğan milliyetçilik hareketleri ve
Rus dilinin bir edebiyat dili olarak gelişimi de derin kodlarda yerini almıştır.)
Ne
var ki, 19.y.y.ortalarından itibaren Batı'da görülen işçi hareketleri ve arkasında bir
ideoloji olarak duran sosyalizm, Rusya`yı da etkisi altına aldı. Bir dizi anarşik eylemler, kalkışma ve isyanların ardından; 1905
Rus-Japon savaşın kaybı, keza 1905 İhtilali'nin yıkıntıları ve
nihayet Lenin ve arkadaşlarının öncülüğünde - Marksist teoriye aykırı şekilde " 1917'de Avrupa`nın en
geri ülkesinde komünistler iktidar oldular. (Böylece Rusya'nın derin kodlarına
"sosyalizm" de eklenmek istenmiştir.) Sovyet Sosyalist yayılma planları ve II.
Dünya savaşının sunduğu fırsatlardan yararlanarak Doğu Avrupa hâkimiyetine rağmen, malûm, bilim ve teknoloji
yarışında Batı ile baş edemeyişi sonunda, 70 yıllık komünist
idaresi 1990'da yıkıldı. Sosyalist-ideolojiyi dünyaya ihraç politikası bugün
için, Komünist Çin dışında sonuç vermemiş durumda.
Boris
Yeltsin, ama özellikle Vladimir Putin'le beraber Rusya için yeni bir dönem başlamıştır. Fakat Batının baş yakıt tedarik yerlerinden ve
pazarlarından birisi olarak dünyada kendilerine başat bir yer edinmeye çalışan Rusların işi - bugün itibariyle - biraz
zor gözükmektedir. Zira dünyada bir milletin kendine sağlam bir yer edinebilmesi için,
kritik olan elektronik eşya ve dayanıklı tüketim malzemeleri üretiminde belli bir kaliteyi
yakalayıp, ürettiklerini de tüketiciye iletme becerisini göstermesi lâzım diye
düşünüyorum. Oysa Rusların bilinen silâh
teknolojilerini saymazsak, dün olduğu gibi bugün de Batı ile
rekabet şansları pek gözükmemektedir. (Bir değerlendirme olarak sosyalist
zihniyetin 70 yıllık bir uygulamaya rağmen Rusya'da "derin kod"
karakteri kazanamadığını, ama yönelinen liberal karakterin de henüz teşekkül etmediğini belirtebilir miyiz?..)"
Dr.
Abdullah Tekinşen konuşmasına Rus tarihinden yapılan ilginç bir tespitle son
verdi: "Rus tarihindeki önemli insanların, devlet adamı olsun, edebiyatçı olsun
- yüzde elliden fazlası Türk, Tatar veya Moğol kökenli. İlk planda birkaç örnek vermek
gerekirse: Çar, devlet veya siyaset adamı olarak Boris Godunov, Lenin, Çiçerin,
Buharin ve bugünkü Putin
Düşünür ve edebiyat adamı olarak da Chaadaev,
Karmizen, Gogol, Turgenyev sayılabilir."
Kalabalık
bir dinleyici tarafından ilgiyle izlenen konuşma soru-cevap faslıyla sona
erdi.