'Down sendromlu bireyler güçlü iletişim becerileriyle sosyal ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığa sahip, çeşitli spor dallarında başarı kazanabilen, meslek sahibi olarak topluma entegre olan kişilerdir
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Görevlisi Uzm.
Fizyoterapist Hatice Adıgüzel, 'DownSendromlu bireyler güçlü iletişim
becerileriyle sosyal, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığa sahip, çeşitli
spor dallarında başarı kazanabilen, meslek sahibi olarak topluma entegre olan
kişilerdir'' dedi.
Adıgüzel, "21 Mart Down Sendromu (Trizomi 21) Farkındalık Günü'' dolayısıyla yaptığı
açıklamada, DownSendromunun genetik bir farklılık, artı bir kromozom
fazlalığıyla oluşan bir hastalık olduğunu anımsattı.
Down Sendromunun, yeni
doğanın mental ve fiziksel problemlerini içeren en sık kromozom anomalilerinden
biri olduğunu belirten Adıgüzel, "İnsan vücudunda bulunan kromozom sayısı
46 iken,bu bireylerde bu sayı, üç adet 21. kromozom bulundurmasıyla 47
olmaktadır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme nedeniyle, 21. kromozom
çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir" ifadelerini
kullandı.
EN ÖNEMLİ RİSK
FAKTÖRÜ KROMOZOMLARIN YANLIŞ BÖLÜNMESİDİR
Günümüzde Down Sendromunungebelik
sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir durum olduğunu kaydedenAdıgüzel, şu
bilgileri verdi:
"Down
Sendromunun görülme sıklığı ortalama 1/600-800 doğum olarak bilinmektedir. Toplumlar
arasında ciddi farklılıklar göstermemekle birlikte, dünyada bu oran her 10 bin doğumda
10'dur. Ülkemizde Down Sendromlu doğan canlı bebek oranları;ortalama 8-10/ 100,00
olarak rapor edilmiştir.
Down Sendromu için en önemli risk faktörükromozomların yanlış
bölünmesiolarak bilinmektedir. Diğer risk faktörleri ise; anne yaşı>35, baba
yaşı >45-50 olması,
gebelik hormonları, immün sistem problemleri, gebelikte röntgen-radyasyon-ilaç kullanımı,
TV, yüksek frekanslı yayılan akımlar gibi çevre kirliliği, havadaki azot,
kurşundur. Ancak direkt sorumlusu henüz bilinmemektedir."
FİZİKSEL BELİRTİLER
DownSendromunun fiziksel belirtilerine
de değinenAdıgüzel, "Belirtiler, ense kalınlığı, alnın ve iki göz arasının genişliği, yassı ve basık burun, küçük kulak, dar kulak
kanalları, düz saç, gevşek kaslar (hipotoni), eklemlerde aşırı elastikiyet (laksidite), avuçta
simian çizgisi olarak bilinen el ayasının tek, başın küçük ve yassı olması,
ensenin geniş ve kısa olması, kafatasında bulunan stürların (fontanellerin)
geniş ve daha geç kapanmasıdır. Ancak her bireyde tüm bu fiziksel özelliklerin
tamamı gözlenmez" şeklinde konuştu.
DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
Erken çocukluluk döneminde yapılacak erken
müdahaleyleDownSendromlu bireylerin verilecek destekle toplumla içicebir yaşama
her açıdan dahil olabileceklerinin altını çizen Adıgüzel, bu konuda eğitimin
önemini, "İmkan tanındığında her alanda eğitilebilirler, meslek edinebilirler
ve topluma kazanç sağlayabilirler. Günlük yaşamlarında bağımsızlık kazanırlar.
Ancak bunlar için erken yaşlardan itibaren Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, özel
eğitim ve dil-konuşma terapisine, çeşitli takım ve bireysel spor aktivitelerine
ihtiyaç duyabilirler. Planlı ve programlı bir profesyonel destek almaları halinde
yaşama katılımları önemli ölçüde kazanılmaktadır" sözleriyle dile getirdi.
ÜNİVERSİTE DÜZEYİNE GELİP, MESLEK SAHİBİ
OLABİLİYORLAR
Adıgüzel, bu bireylerin motor
becerilerinde, dil-konuşma ve iletişim becerilerinde gecikme, mental problemler
ve emosyonel zorluklar yaşayabildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Normal motor gelişim basamaklarında
gecikmeler olduğu bilinmesine rağmen, bu bireylerin erken dönemde başlanarak
devam eden fizyoterapi ve rehabilitasyonla, zamanla bu motor becerileri
yakalayarak fiziksel bağımsızlıklarını tam kazanabilmektedir.Bunun dışında
dil-konuşma ve iletişim becerileri de bireysel ve özel eğitim programlarıyla
geliştirilebilir, eğitim seviyeleri de üniversite düzeyine getirilebileceği
gibi çeşitli meslek sahibi de olabileceklerdir."
Adıgüzel, bu bireylerde ek olarak
gözlenebilen diğer sağlık sorunlarınışöyle sıraladı:
"Konjenital kalp hastalığı (yüzde 40-60 oranında atriovetrikülerseptaldefekt/ventrikülerseptaldefekt),
nörolojik sistem sorunları (West sendromu+ düşük beyin ağırlığı, beyin sapı ve beyincikte
küçüklük), ortopedik problemler (kalça çıkığı, ayaklarda ileri düzeyde düz tabanlık, boyun
omurlarında yeterli bütünlüğün olmaması (atlanto-aksialinstabilite), dizlerin
aşırı geriye kaçması (rekurvatum) gibi postüral problemler), sindirim sistemi
problemleri, görme problemleri, işitme problemleri, endokrin sistem problemleri (tiroid ve
infertilite), solunum yolu problemleri, kanser riskleri,otizmde görülen
davranış paternleri ve obezite."
SPOR AKTİVİTELERİNE YÖNELMELERİ BÜYÜK
ÖNEM TAŞIYOR
Özellikleobezite riski, motor açıdan kas
gevşekliği ve aşırı eklem esnekliğinin bulunması nedeniyle bu bireylerin spor
aktivitelerine yönlendirilmesinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Adıgüzel,
şöyle devam etti:
"Bu bireylerin bebeklik çağında
başlayan fizyoterapi ve rehabilitasyon sürecinde; fizyoterapist aile iş
birliği ile aileler, bebeklerini terapatik açıdan nasıl tutup-taşıyacaklarını,
besleyeceklerini, oral-motor becerilerini artırmanın yollarını, oyuncaklarla
nasıl motor gelişimi destekleyerek oynatabileceklerini, gelişim süresince nelere
dikkat etmeleri gerektiğini öğrenebilirler.
Çocukluk çağında ise bu
bireylerin rehabilitatif yaklaşımları değişmektedir. Bu çocukların fiziksel
uygunluk düzeyleri kendi yaş gruplarındaki çocuklardan daha düşük
olabilmektedir ya da ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde kendi yaşıtlarına
göre 2 veya 4 yıl geride olma olasılıkları bulunmaktadır.
Bu nedenle fizyoterapi
programlarının dışında, çeşitli spor aktivitelerine ya da fiziksel eğitim
programlarına yönlendirilmeleri önem arz etmektedir. Koruyucu, önleyici sağlık
hizmetlerinin de kapsamında olan obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet gibi
çeşitli kronik hastalıkların önlenmesi açısında da bu spor dallarına teşvik edilmeleri
önemlidir.
DownSendromlu bireylerde
yetersiz kas kuvveti ve aşırı esneklikgibi ortopedik problemlerin yanısıra zihinsel
problemler ve sistemik hastalıkların da eşlik edebilmesi nedeniyle
fizyoterapist eşliğinde düzenlenmiş spor aktivitelerine katılımları önemlidir."
Çeşitli yaralanma risklerinin
bulunması, postürbozuklukları, beden farkındalığı problemleri, kardiovasküler
yetersizlikler veduyusal problemler spor aktivitesinin seçimini etkilediğini anlatan
Adıgüzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle bu bireylerin
fiziksel eğitim ve spor aktivitelerinde çeşitli uyarlama ve düzenlemeler
gerekmektedir. Bu bireyler fiziksel eğitim programlarına alınmadan önce özel
olarak değerlendirilerek, bireyselleştirilmiş fiziksel eğitim programlarına
hazırlanmalı.Fizyoterapistler ise bu programlarda, postüral sapmalar ya da
ortaya çıkabilecek ortopedik problemleri önleme ve tedavi etme açısından
egzersiz eğitimine yol gösterici ve rehabilite edici bireyler olarak önemli bir
role sahiptirler.
Bu bireyler, çocukluk- adölesan
ve yetişkinlik çağına uygun olarak çeşitli spor aktivitelere
yönlendirilebilmektedir. Bunlar yüzme, futbol, bisiklet, yürüyüş, koşu ve dans
gibi aerobik aktiviteler, basit kol bacak, gövde gibi kişinin kendi vücut ağrılığı
ile yapılan kalistenik egzersizler, takım sporları (futbol, voleybol,
basketbol, tenis) ya da binicilik, atıcılık, jimnastik gibi sporlardır.
Bu spor dallarında hedef, yaşa
göre değişmekle birlikte temel olarak; fiziksel sağlık ve uygunluğu artırıcı,
vücut biyomekaniğini geliştirici, vücut farkındalığı ve kontrolü artırıcı, yer
değiştirme becerilerini artırıcı, çevre ve nesne kontrolünü artırıcı, kuvvet ve
denge artışını destekleyici niteliklerin kazanılması amaçlanmaktadır."
DÖVÜŞ SPORLARI GİBİ TEMAS
SPORLARDAN KAÇINMALILAR
DownSendromlu bireylerde
özellikle kalça, omuz, diz çevresi kas kuvvetinin artırılması ve
denge-koordinasyon becerilerinin geliştirilmesi için esneklik sınırlarını
zorlamayacak boyutlarda kazanımların olabileceği spor dalları seçilerek, bu
spor dallarına uygun değerlendirmeler yapılması gerektiğine dikkat çeken
Adıgüzel, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eklem laksidite (aşırı
esneklik) problemi olan bu bireylerin dövüş sporları gibi temas sporlarından
kaçınmasıise önemlidir. Binicilik gibi sporlarda boyun omurlarında sorunlar
yaratmaması açısından dikkat gerektirir.
Down Sendromlu çocuk ve gençler
için sosyal rolün evrensel dili fiziksel aktivite ve spordur. Kişilerin
kendisine en uygun spor dalınayönlendirilmesi için toplumsal ve sosyal devlet
rolünün benimsenmesi ve fırsatların attırılması gerekir."