ADANA " Tüm sektörleri olumsuz etkileyen koronavirüs sürecinde ekonomi dünyasına online toplantılarla katkı sunan Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (ÇUKUROVA SİFED) bu kez tarım sektörünü masaya yatırdı. Zoom uygulaması üzerinden Tarımda Yeni No
Moderatörlüğünü Mersin
Girişimci İş Kadınları Derneği (GİŞKAD) Başkanı, Akademisyen, Ayferi Tuğcu'nun
üstlendiği seminere konuşmacı olarak; SÜTAŞ Başkan Vekili ve Türk
Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı Serpil
Veral, DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren, Mersin Tarımsal Ürün İşleme İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta'ya ve
Adana Genç İş İnsanları Derneği (ADANAGİAD) Başkanı Halid Milli, konuşmacı
olarak katıldı.
SÖNMEZ, BAŞARININ YOLUNU ANLATTI
Seminerin açılış
konuşmasını gerçekleştiren TÜRKONFED Başkan Yardımcısı, ÇUKUROVA SİFED ve Adana
Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkanı Süleyman Sönmez, Covid-19'un tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de ağır hasarlar
bıraktığını, iş dünyasının tüm planlarını ertelediğini, küçük ve orta boy
işletmeler, aile şirketleri, esnaf ve sanatkarların büyük ölçüde kepenk
açamadığını, 2.5 aylık süre zarfında iş dünyasında neredeyse yaprak
kıpırdamadığını vurguladı.
Tüm dünyada stratejik öneme sahip tarım sektörünün de bu salgın nedeniyle büyük
badireler atlattığını ifade eden Sönmez, toprağa, Adana ve Mersin'e, Çukurova
Bölgesine, ülkemiz tarımına olan inançları gereği bilgiyi olabildiğince yayarak,
yeni fikirler geliştirerek ama her şeyden önce tarımı önceleyerek, odaklanarak
ve inanarak ilerlenmesi gerektiğini kaydetti. Sönmez, "Ancak bu şekilde
başarıya ulaşabiliriz" diye konuştu.
GIDA GÜVENLİĞİNE VURGU YAPTI
Pandemi sürecinde özellikle Çukurova Bölgesi'ndeki tarım sektöründe bazı
olumsuzluklar yaşandığını, gerek buğday ve narenciye, gerekse meyve bahçelerinde
önce soğuk, yağmur ve don ardından gelen çöl sıcaklarının hem hububatın,
sebzelerin hem de meyvelerin olgunlaşmasını engellediğini, olgunlaşmaya yüz tutmuş
meyveleri de ya yaraladığını ya da dalından düşürdüğünü anımsatan Sönmez,
şunları söyledi:
"Soğan, patates ve karpuzda ithalattan
kaynaklı sorunlar yaşandı. İhracat sınırlaması büyük sorun teşkil etti.Bu
süreçte dünyanın en kritik sektörünün tarım ve gıda olduğu anlaşıldı. Sağlıkla
ilgili çalışmaların yanında gıda üretimi için de önemli adımlar atmamız ve
ülkemizin gıda güvenliğini sağlaması kaçınılmaz bir gerçek. Türkiye'nin bir
gıda krizi ile karşı karşıya kalma olasılığı göz önüne alınmalıdır. Yaş meyve
ve sebze üretiminde, sera ve toprak tarımında büyük tecrübe kazanan ülkemizde
tarıma sunulacak yeni olanaklar, destekler büyük önem taşıyor. Tarım, gıda
üretimi, paketleme, depolama, işleme, perakende ve lojistik boyutuyla gıda
dağıtımında alınacak tedbirler de hayati önem taşımaktadır.
AYFERİ TUĞCU: İŞ DÜNYASI YOKSULLUĞU
BİTİRMEK İSTİYOR
Seminer moderatörü Ayferi Tuğcu, tarım ve gıda güvenliğinin pandemi
sürecinde öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, Türkiye'nin bu dönemdeki
konumunu sağlık, tarım ve gıda üzerine oturtması gerektiğini söyledi. Tuğcu, iş
dünyasının yoksulluğu ortadan kaldırmak, refah düzeyini yükseltmek için uğraş
verdiğini söyledi.
HALİD MİLLİ: ÇUKUROVA, TARIMIN
BAŞKENTİDİR
ADANAGİAD Başkanı Halid Milli ise Çukurova tarımının geniş boyutları
olduğunu vurguladı. Tarımın ana kaynağı iklim, su ve toprağın buluştuğu Çukurova'nın
dünyanın tarıma en elverişli ovalarından biri olduğuna dikkat çeken Halid
Milli, "Adam eksen adam biter sözünün anavatanı Çukurova'dır, Adana'dır. Burada
çay ve fındık haricinde her şey yetişir" dedi.
Adana, Mersin ve Hatay'ı baz alarak Çukurova Bölgesi'nin Türkiye'nin bitkisel
üretiminin yüzde 12'sini, büyükbaş
hayvan yetiştiriciliğinin yüzde 3'ünü, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yüzde
6'sını, örtü altı meyve ve sebze üretiminin ise yüzde 32'sini gerçekleştirdiğini
dile getiren Milli, "Ülkemizde işlenen toprağın yüzde 4'ü Çukurova
Bölgesi'ndedir. Çukurova, tarımsal anlamda Türkiye'nin başkentidir. Tarımda
plansızlık ve yapısal sorunlar var. Örneğin turunçgilde ihracat kapıları
kapandığında ya da sınırlandırıldığında ürünlerimiz çöp fiyatına satılıyor. Ayrıca
ithal ürünlere para ödüyoruz. Örneğin geçen yıl yağlı tohum ithalatına 5 milyar
dolar ödemişiz. Biz neden yağlı tohumları üretemiyoruz? Bu kadar dövizi neden
yurtdışına akıtıyoruz? 1 milyon ton pamuk ihtiyacımız varsa neden bir milyon
ton pamuğu kendimiz üretemiyoruz? Türkiye olarak önce halkımızın ihtiyacı olan
stratejik ürünleri üretmeliyiz. Koronavirüs sürecindeki riskleri de göz önüne
alarak planlı bir şekilde stoklu üretim deseni ve küresel iklim değişikliğine
göre üretim modeli geliştirmeliyiz" diye konuştu.
GÜL AKYÜREK BALTA: İLERİ TEKNOLOJİ
KULLANILMALI
TÜİOSB Başkanı Gül
Akyürek Balta da, TÜİOSB olarak Mersin'in yetersiz sanayi alanlarını
genişletmek amacıyla yola çıktıklarını, yurtiçi ve yurtdışında rekabet alanı
oluşturarak, bölgeye ve ülkeye ekonomik anlamda kazanç sağlamak istediklerini
söyledi. TÜİOSB'nin su ürünlerinin işlenmesinden, tıbbi ve aromatik, bakliyat,
baharat, kuruyemiş, konserve gıda, sebze-meyve kurutma tesislerine kadar hammaddeyi
mamüle dönüştürme işletmeleriyle tüm gıda sektörüne hizmet verecek şekilde
planlandığını kaydeden Balta, "Gıda işleme teknolojileriyle hasat sonrası tarım
ürünlerini geniş perspektifte ele alacak, maksimum katma değer yaratacak üreticileri
bir araya getirdik. Gıda üretiminin geleneksel yöntemlerle devam etmesi çok
mümkün görünmüyor. Geleneksel yöntemlerin artık yerini ileri teknolojiye
bırakması gerekiyor" dedi.
SERPİL VERAL: TÜRKİYE,
DÜNYADA TARIM-GIDA DEVİ OLABİLİR
SÜTAŞ Başkan Vekili ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı
Serpil Veral ise yeni normalde sanayi politikasının iş dünyası üzerindeki
etkisini anlattı. Türkiye tarım sektörünün uluslar arası rekabet gücünün düşük
olduğunu kaydeden Veral, "Ülkemizde 28 milyon iş gücünün 5.5 milyonu tarımda
çalışıyor. Yaklaşık 25 milyon kişi geçimini tarımdan sağlıyor. Dünyanın
gündemindeki konu gıda güvenliği. Gıda sektörü imalat sanayinin yüzde 20'sini
içeriyor ve rekabet gücü, verimliliği yüksek bir sektör. Gıda sektörü, 18
milyar dolar ihracat ile de dış ticarette fazla veren dördüncü sektör. Durum
böyle olunca tarım ve gıda sektörünün koordineli çalışması gerekiyor. Bu
koordinasyon sağlanabilirse Türkiye'yi dünyada gerçekten bir tarım-gıda devi
yapabiliriz. Bu performansın işleyebilmesi için de bir üst koordinasyona
ihtiyaç var. Üst koordinasyon oluşursa bir çok sorunu da çözebiliriz. Tarım ve
gıda sektörünün hem kendi faaliyet alanındaki çeşitlilikleri hem de tedarik
zincirinin oldukça geniş yapısından kaynaklanan kurumsal bir koordinasyon mekanizması
oluşturulmalı. Cumhurbaşkanlığı Gıda, Tarım, Orman ve Hayvancılık Koordinasyonu
Kurulu'nun kurulmasını son derece önemli buluyoruz. Bu talebimizi sayın
Cumhurbaşkanımıza ilettik. Kurulun oluşmasını hızlandırmak adına Cumhurbaşkanı
Yardımcısı sayın Fuat Oktay ile de konuyu görüştük ve gündeme alınmasını talep
ettik" şeklinde konuştu.
OZAN DİREN: TARIMA, TÜRKİYE'NİN PETROLÜ
OLARAK BAKMALIYIZ
DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren de
Çukurova'nın en önemli tarım merkezlerinin başında geldiğini söyledi. Tarım ve
tarıma dayalı sanayinin aslında yerleşik hayata geçtikten sonra beraber doğan
iki sektör olduğuna işaret eden Diren, şunları söyledi:
"Farkında olmadığımız bir konu var. Zaman içinde biraz para kazanmaya doğru
kaydığı için gıda veya tarıma dayalı sanayi sektörü ana konusundan sapmaya
başlamış. Biz, ne yapıyoruz' sorusunu sormalıyız. Farkındalık oluşturursak
amacımıza ulaşabiliriz. Tarım ürünlerini doğru inovasyonla doğru yönlere
kanalize etmeliyiz. Sağlık açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da tarım
sektörü çok kuvvetli bir sektör. Tarım sektörüne Türkiye'nin petrolü olarak
bakmak lazım. Tarıma dayalı sanayiye baktığımızda içecek sektörü 1 milyon
çiftçi ile çalışıyor, 350-400 milyon dolar arasında ihracat yapıyor. Tarım aynı
zamanda kadın istihdamının yüzde 35'le en yüksek olduğu bir sektör. Tarım
çevresel açıdan da dünyaya pozitif hizmet sunan bir alan. Tarım şirketlerinin
düzgün üretim yapması, çevreye duyarlı, güvenilir, ülke ekonomisine katma değer
oluşturacak, herkesle işbirliği yapabilecek bir yapıda olması gerekiyor."
Diren, koronavirüs döneminde hammaddenin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını
sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından seminere zoom uygulaması üzerinden
katılan konuklar, akıllarına takılan soru işaretlerine yanıt aradı.