Akraba
evliliklerinin de etkisiyle ülkemizde sıkça karşımıza çıkan ancak az bilinen, nadir
ve genetik geçişli hastalıklardan biri olan Batten, tedavi hakkına eşit biçimde
erişemeyen çocukların sonu oluyor.
"Literatürde
yaklaşık 8.000 nadir hastalık tanımlanmıştır ve bunların yüzde 80'i genetik
geçişli metabolik hastalıklardır. NCL hastalığı da beyin hücresi harabiyeti
yapan metabolik hastalıklardan biri olarak ne yazık ki toplumda az bilinen ve
sık konuşulmayan bir noktada. Hasta çocuklar ancak 3-4 yanlış tanı sonrasında
doğru tanı alabiliyor ve bu zaman kaybı çocuklarda tamiri mümkün olmayan hasarlar
oluşturuyor.Genelde ilk tanılar epilepsi veya tedavisi olmayan hastalık şeklinde
oluyor. Toplumda hastalık ile ilgili farkındalık çalışmaları hastalığın daha
bilinir hale gelmesini tanı ve tedaviye çocukların daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır.
NCL'nin çoğu tipi
genellikle çocukluk döneminde başlıyor. Hasta çocuklar genellikle sağlıklı
görünüyor ve semptom göstermeye başlamadan önce normal olarak gelişiyor, ancak
hastalık ilerledikçe, dirençli nöbetler ve giderek artan dil, konuşma, zihinsel
yetenekler ve motor becerilerinin kaybı gibi durumlar yaşanıyor. Bu durum
çocukların kör olması, tekerlekli sandalyeye bağlanması, yatalak hale gelmesi
şeklinde seyrederek hastanın kaybıyla sonuçlanıyor. NCL hastalığı nadir olduğu
için hastalığın tanısı zor ve gecikmekte. Çok hızlı ilerleyen agresif bir
hastalık olduğundan, tanı konulana kadar çocuklar yürüme ve konuşma
becerilerini kaybetmekte."
"CLN2 enzim
replasman tedavisinin genel sağlık sigortası sistemi kapsamına girmesini ve
devlet tarafından karşılanmasını bekliyoruz."
CLN2 tip hastalara
uygulanan, eksik olan enzim -cerliponase alfa- ile tedavinin; konuşan ve
yürüyen çocuklarda olumlu sonuç vererek, yüzde 87 oranında hastalığı
durdurduğuna değinen Ergin, sözlerine şöyle devam ediyor: "Ancak tedavi çok
yüksek maliyetleri de beraberinde getiriyor. Bu maliyetler henüz geri ödeme
kapsamında bulunmuyor yani SGK tarafından henüz karşılanamıyor. Şu an iki
çocuğumuz toplanan bağışlarla enzim replasman tedavisi almaya başladı. Üçüncü
çocuğumuzun beynine on gün içinde port takılarak enzim alması sağlanacak.
Devlet otoritelerinden de bu noktada taleplerimiz şöyle sıralanıyor: Nadir
hastalıklar tanı ve tedavi merkezlerinin kurulması, NCL hastası çocuklara
engelli raporunun süresiz olarak verilmesi, evde fizik tedavi olanaklarını
haftada 7 gün en az 40 dakika olarak sağlanması, evde bakım hizmetleri
tarafından yatan hastalara muayene, serum, iğne, röntgen, EGG vb tedavi
hizmetlerinin verilmesi, bakıma muhtaç hale gelen çocuklara evde 24 saat
hemşire ve doktor hizmeti verilmesi. Tüm bunların yanı sıra CLN2 enzim
replasman tedavisinin de genel sağlık sigortası sistemi kapsamına girmesi ve
devlet tarafından karşılanması en önemli beklentimiz."
"Hastalık çok hızlı,
bürokratik süreçler ise çok yavaş ilerlemekte"
İnsan hakları ve
Anayasanın eşitlik ilkesine göre, hiçbir zümreye veya kişiye özel imtiyaz
tanınamaz. Herkes eşittir ve aynı şekilde sağlık hizmetinden yararlanma hakkına
sahiptir diye belirten NCL Derneği Başkanı Mine Keskin "Sağlık Bakanlığı sadece
yürüyen ve konuşan hastaların reçetesine onay vermekte. Komisyonlardan çıkacak sonuçları
bekleyen hastalar ise bu sürede yürüme ve konuşma becerilerini,yaşama şanslarını
kaybetmekteler.Nadir hastalıklarda hastalık çok hızlı,bürokratik süreçler ise
çok yavaş ilerlemekte. Çocuklarımızın hayatı ve yaşam kalitesi çok değerli olup
ilacın bedeli ile kıyaslanmamalıdır.Yurt dışında erken erişimprogramı
kapsamında çocuklar ilaçlarını zamanında maliyet gözetmeksizin alabiliyorken
ülkemizde de bu hastaların yaşam standartlarını ve kalitesini yükseltmek için
gerekli önlemlerin almasını istiyoruz. Toplanan bağışlar enzim replasman
tedavisi için sürdürülebilir değil. Devletimizin bu tedaviyi bir an önce SGK
geri ödemesi kapsamına alması gerekiyor." diye belirtti.
NCL hastalığının
sinir hücrelerinde hasarlanmayla karakterize, nadir görülen, ilerleyici,
kalıtsal bir hastalık olduğunu, beyinde ve diğer dokularda lipofuksin adı
verilen materyalin anormal birikimi nedeniyle ortaya çıktığını, klinik olarak
ilerleyici bilişsel ve motor gerilik, konuşma problemleri, epilepsi, görme
kaybı, hareket bozuklukları, demans (bunama) gibi çok çeşitli nörolojik
bulgular ile karakterize olup genellikle erken yaşta ölümle sonuçlandığını
kaydeden Prof. Dr. Topçu, konuyla ilgili açıklamasında şunları
söyledi:
"NCL hastalığında,
klinik bulguların başlangıcı altta yatan genetik mutasyona göre yeni doğan ve
bebeklik döneminden erişkin yaşa kadar değişkenlik gösterebilir. Eskiden klinik
bulguların ortaya çıktığı yaş gruplarına göre konjenital (doğumsal), infantil
(bebeklik dönemi), geç infantil, juvenil (genç bireyler) ve erişkin form olarak
gruplandırılırdı. Son yıllarda hastalığa yol açan genetik mutasyona göre (CLN1,
CLN2, CLN3.... ) sınıflandırılmaktadır.
Bugün için bilinen 14 farklı genetik tipi bulunmaktadır. CLN2 hastalığı
tüm NCL tipleri arasında en sık görülen formlardan biridir. CLN2 hastalığının
dünyadaki sıklığı en yüksek olarak Kanada'da 100.000'de 9 kişi veya 11.000
canlı doğumda 1 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde CLN2 hastalığının sıklığı ile
ilgili olarak net bir veri bulunmamakla birlikte en az 60 civarında hasta
olduğu düşünülmektedir. Bu hastalıkla karşılaşma riski oldukça düşüktür,
ülkemiz gibi akraba evliliğinin sık olduğu toplumlarda ise bu risk daha
fazladır. CLN2'de hastalığa ait ilk bulgular çoğunlukla 2-4 yaşları arasında
görüyor. Çocuklarda klinik bulgular ortaya çıkmadan önce çoğu zaman gözden
kaçabilen dil gelişiminde gecikme bulunabilir. Bunlara ek olarak hastalığın
seyrinde yürümede dengesizlik, hareket bozuklukları, kas tonusunda artış,
davranış ve uyku problemleri sık olarak görülmektedir. Hastalığın ileri
dönemlerinde yürüme ve konuşma yetisinin tamamen kaybı, yatağa bağımlı hale
gelme, körlük, beslenme ve yutma sorunları, solunum problemleri görülür ve bu
hastalar çoğunlukla erken yaşta kaybedilirler."
Gebelik döneminde
NCL hastalığına yönelik yapılan rutin bir tarama testi olmadığını, daha önceden
ailede NCL hastalığı tanısı olan ve genetik mutasyonu bilinen bir birey varsa
gebeliğin erken dönemlerinde bazı testler yapılarak fetüste aynı hastalığın
olup olmadığının saptanabileceğini ve aileye genetik danışma sağlanabileceğini
aktaran Prof. Dr. Topçu, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Çoğu NCL formunda
anne ve baba bu hastalık için taşıyıcıdır. Ebeveynlerin her ikisinde de
taşıyıcılık olması durumunda sonraki gebelikte aynı hastalığa sahip çocuk olma
olasılığı yüzde 25'tir. Ailede NCL hastalığı olan bir birey varlığında ailenin
diğer bireylerine taşıyıcılık testinin yapılması ileride tekrar gebelik
planlanması durumunda uygun planlamaların yapılabilmesi, buna yönelik
önlemlerin alınması bakımından çok önemlidir. NCL hastalığı için kesin bir
tedavi bulunmuyor, tedavide ana hedefler hastalığa ait semptomların (nöbetler,
hareket bozuklukları, ağrı, davranış ve uyku problemleri) ve komplikasyonların
uygun bir şekilde tedavi edilmesi, fizik tedavi, uğraş terapisi, psiko sosyal
desteğin sağlanması. Nisan 2017`de ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), 3 yaş ve
üstü CLN2 hastalığı olan semptom atik çocuk hastalarda hastalığın agresif ve
hızlı yıkıcı etkisini kısmen veya tamamen engellediği belirtilen bir enzim
replasman tedavisini onayladı. Bu herhangi bir Batten hastalığı için onaylanan
tek tedavi ve etkilenen çocuklarda eksik olan TPP1 enzimini değiştirerek CLN2
hastalığının altta yatan nedenini tedavi ederek doğrudan beynin sıvısına
uygulanan ilk enzim replasman tedavisidir. Ayrıca gen tedavisi, kök hücre
tedavisi ve bazı NCL tipleri için enzim tedavisine yönelik devam eden
uluslararası umut verici çalışmalar vardır.Erken tanı ve tedavi bu hastalığa
yönelik komplikasyonların uygun bir şekilde yönetilmesi, tanıya yönelik
gereksiz testlerin ve girişimlerin önlenmesi, ailelere genetik danışma
sağlanması ve CLN2 hastalığı için enzim replasman tedavisi gibi hastalık
modifiye edici tedavi seçeneklerinin sunulabilmesi bakımından çok önemlidir.
Özellikle dil alanında gelişim geriliği, daha önceden edinilmiş olan yetilerin
kaybı ve epilepsi nöbetleri varlığında konu ile ilgili uzmanlaşmış klinisyenler
tarafından değerlendirilmesi gerekir. CLN2 hastalığı olan bir çocuğun bakımı
karmaşık ve zordur ve aile bireylerini birçok yönden etkiler. CLN2 hastalığı
olan çocukların yaşadığı belirtiler ve komplikasyonlar nedeniyle hastalar
farklı disiplinlerden oluşan uzman bir ekibin bakımı altında olmalıdır. Bu tip
nadir hastalıklarda aileler zamanla yarışıyor ve tanı almak çok uzun sürüyor.
Kronik seyirli ve hızlı ilerleyici bir hastalık olduğu için hem hastalar hem de
yakınları için yıpratıcı bir süreç oluyor. Hastalar tedavi edilmediği durumda
yürüme ve konuşma becerilerini, görme yetisini kaybedebiliyorlar, ilerleyen
dönemlerde beslenme ve solunum problemleri ortaya çıkıyor ve sonunda yaşama
şanslarını kaybedebiliyorlar.
Oğlunu CLN2 tip hastalıktan kaybeden, 4,5 yaşındaki kızına da iki
yıl önce aynı tanı konan 29 yaşındaki Asiye Kahraman durumunu şöyle
açıklıyor:
"Kızım Nisanur ne
yazık ki SGK tarafından ilacı karşılanmadığı için tedavi olamıyor. Çocuğumuzun
günden güne gözümüzün önünde erimesine şahit oluyoruz. Bursa Valiliği'ne nakdi
yardım kampanyası için başvuruda bulunduk, iznin çıkmasını bir umutla
bekliyoruz. Oğlumu bu hastalık sebebiyle
kaybettim, kızımı yaşatmak istiyorum. Nadir hastalıkla mücadele eden, aynı
durumda olan tüm ailelerin sabırla mücadeleyi sürdürmelerini istiyorum. İlaç bekleyen tüm hasta ve yakınları için
ilgili mercilerin geri ödeme konusundaki süreci hızlandırmasını istiyoruz."