Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can, Rektör
Yardımcıları, akademik ve idari personelin katılımlarıyla KSÜ Kongre Merkezinde
düzenlenen konferansın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Niyazi Can yaptı.
Vatan, bayrak, ezan ve mukaddes değerler uğruna fedayı
can eyleyen aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla yâd
ederek konuşmasına başlayan Rektör Can, "15 Temmuz gecesi ezanımızı susturmak,
bayrağımızı indirmek, millî iradeyi ayaklar altına almak isteyen Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hainlere milletimiz şanlı bir direnişle karşılık
vermiş ve milletin silahlarını milletin iradesine çeviren kendi vatandaşına
kurşun sıkanları hüsrana uğratmıştır. Allah bir daha bu
millete böyle bir hainlik yaşatmasın. Bu tür hain emeller besleyenlerde
bilmelidir ki, bu millet her türlü hain girişime karşı duracak kuvvet ve
kudrettedir. Vatan, bayrak ve mukaddesatı için şehitliği göze alan bir milletin
karşısında hiçbir hain girişim muvaffak olamaz." ifadelerini kullandı.
Rektör Can'ın açılış konuşmalarının ardından, KSÜ
Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Şavkılı
tarafından 27 Mayıs'tan 15 Temmuz'a Türkiye'de Askeri Müdahaleler ve Demokrasi'
konulu konferans sunumu gerçekleştirildi.
"Türk
siyasal hayatında derin yaralar açan darbeler, her defasında demokratik düzene
sekte vurmuş ve milli egemenliği hiçe saymıştır." diyen Doç. Dr. Şavkılı,"Cumhuriyet
öncesi dönemde de temelleri bulunan darbelerin, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi
ile Cumhuriyet tarihinde ilk defa olarak askerin siyasal hayata direk
müdahalesi gerçekleşmiştir. 27 Mayıs darbesi maalesefdarbelerin askeri zihniyette
bir alışkanlık haline gelmesine yol açan ilk hareket olmuştur. Ne yazık ki; Türkiye'de
27 Mayıs darbesinden başlayarak her on yılda bir gerçekleşen askeri darbeler
karşısında siyaset kurumunun bölünmüşlüğü ve tepkisizliği, darbe
yapanlarıcesaretlendirmiştir. Her darbe bir öncekinden daha acımasız bir
şekilde yapılmıştır." şeklinde konuştu.
Sırasıyla
27 Mayıs 1960 askeri darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 askeri
darbesi, 28 Şubat"post-modern" darbe, 27 Nisan 2007'de Genelkurmay Başkanlığının
resmi sitesine koyduğu ve tarihe "e- muhtıra" diye geçen darbe teşebbüslerine
ilişkin bilgiler veren Doç. Dr. Cengiz Şavkılı, "Son örneğine yakın zamanda
hepimizin şahit olduğu 15 Temmuz darbe teşebbüsü ise demokratik hukuk düzenine
ve millet iradesine aleni şekilde kastetmiştir. Geçmiş darbelerde asker, sistemi
kendi kontrolünde tutmak istemekteydi. Oysa 15 Temmuz'da gerçekleştirilmek
istenen ülke yönetimini askerin vesayetine vermek değil; tam tersine kökü
dışarda olan ve Türk milletine ihanette sınır tanımayan cemaat görünümlü adına
"FETÖ" denilenhain ihanet yapılanmasının kontrolüne sokmaktı." dedi.
Türkiye'deki
politik kültürde 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007'de gerçekleşen askeri
müdahaleleri vatandaşın sessizce sineye çekmek zorunda kaldığını ifade eden
Şavkılı, "15 Temmuz 2016'da yaşanan hain kalkışma esnasında ise diğer darbe
teşebbüslerinden farklı olan taraf sadece bu teşebbüsün başarıya ulaşmamış
olması değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın
önderliğinde bir halk iradesinin sokaklara dökülerek tanklara, silahlara
kendisini siper etmesidir. Herkesin canlı olarak şahit olduğu bu onurlu duruş
aynı zamanda darbelere karşı keskin bir karşı duruşu temsil etmektedir. Bu
destansı hareket halkın demokratik olgunluğa eriştiğini, kendi iradesini
savunacağını ve kendi oyları ile seçtiği iktidarına her ne pahasına olursa
olsun sahip çıkacağını tüm dünyaya açıkça göstermesi açısından takdire
şayandır." diye konuştu.