"Sağlık, kamunun vatandaşlarına vermekle yükümlü olduğu hizmetlerin en önemlileri arasında yer almaktadır.
"Sosyal devlet"
ilkesinin esas alındığı ülkelerde her bir vatandaş, sağlık çalışanları eliyle
sunulan hizmetlerden eşit bir şekilde yararlanır.
Bu durum, "sosyal bir hukuk devleti" olan ülkemiz için de
geçerlidir.
Bu manada ülkemiz, çok şükür dünyanın en kapsamlı ve en
donanımlı sağlık sistemlerinden birine sahiptir.
Pandemi sürecinde bir defa daha test edilen bu sistem,
taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştır.
Elbette sistem ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar
teknolojik donanıma sahip bulunursa bulunsun; onu işleten, ayakta tutan,
memnuniyeti had safhaya yükselten, fedakar sağlık çalışanlarıdır.
Bu manada sağlık çalışanları ordumuz, pandemi süreci
öncesinde olduğu gibi salgına karşı canları pahasına yürüttükleri amansız
mücadelede de bu hakikati tüm çıplaklığıyla ortaya koymuşlardır.
Açıkça söylemek gerekirse sağlık sistemimiz, kutsal
görevlerini her koşul ve şartta üstün fedakarlıklarla yürüten sağlık
çalışanlarımız sayesinde milletimizin sığındığı en güvenli liman olmuştur.
Hemşiresinden doktoruna, ambulans şoföründen sağlık
teknikerine yüzbinlerce sağlık çalışanının ortak alınteri, bu limanın yegane
can suyudur.
Bu limanda sağlık hizmetleri o kadar bir ve bütün
yürütülmektedir ki işi, unvanı, statüsü ne olursa olsun her bir çalışanın
alınteri, bir diğerinin tamamlayıcısıdır.
Bir diğer ifadeyle, sağlık hizmetlerinde sunulan hizmetin,
verilen emeğin, dökülen alınterinin tamamı ortaktır ve tüm çalışanlarındır.
Sağlık hizmetlerinin külfetinde söz konusu olan bu ortak
paylaşım, ne yazık ki dökülen ortak alınteriyle yeşeren nimetin paylaşımında
yerini; haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, huzursuzluğa ve umutsuzluğa
bırakmaktadır.
Tüm bu olumsuzlukların ana kaynağını döner sermaye sistemi
oluşturmaktadır.
2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli
sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde
uygulanmaya başlanan döner sermaye sistemi, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa
da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini almıştır.
Bu sistem nedeniyle özellikle son 6-7 yıldır, meslek ve unvan
bazındaki farklı hak edişler, sağlık çalışanları arasında memnuniyet
sınırlarının ötesinde ne yazık ki kargaşaya yol açmıştır.
Sistem; gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık
çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermemektedir.
Vicdanları yaralayan aynı acı durum; iller, hastaneler ve
birimler arasındaki sağlık çalışanları için de geçerlidir.
Sorun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden
çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemektedir.
Endişemiz ve aynı zamanda umudumuz, sağlık sistemine
dolayısıyla insanımıza zarar verici noktalara ulaşmadan çözüme kavuşmasıdır.
Çözüm amaçlı palyatif tedbirlerden bir sonuç çıkması da
mümkün olmamıştır, olmayacaktır da. Mart ayı başında, yönetmelik değişikliğiyle
yürürlüğe konulan uygulama bunun en son örneğidir. Bu yönetmelik
değişikliğiyle, kısmi çözüm bir yana, sorunun derinliği ve yakıcılığı daha da
artmıştır.
Şöyle ki yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine
adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanları tam
bir hayal kırıklığına uğratılmıştır.
Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer
düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir.
Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve
alınteri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik
ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak
her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır.
Bu çerçevede, salgınla mücadele sürecindeki uygulamalara
baktığımızda da ne yazık ki benzer olumsuzlukları görüyoruz.
Bakanlık, sürecin en başında, performansa bakmaksızın
belirlemiş olduğu usul ve esaslar çerçevesinde;
Pandemiyle mücadelede direk yer alan hekimler için tavandan,
Diğer hekimler için ise kadro ve ünvanlarına göre tavanın %
45 ile 75 aralığında,
Hekim dışı sağlık çalışanları için ise tavandan ek ödeme
verileceği yönünde karar aldı.
Ancak perfomansa dayalı ek ödeme sisteminin adil ve
hakkaniyetli olmadığı, mevcut sorunları çözücü özelliğinin kalmadığı,
ihtiyaçları karşılamadığı gibi nedenlerle, zorlu salgın günlerinde sağlık
çalışanlarında ciddi huzursuzluklara yol açmıştır.
Üç aylık dönemi kapsayan ek ödeme desteği uygulamasında da
süre uzatımına dair yeni bir karar olmadığı için 15 Temmuz itibarıyla sona
gelinmiştir. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir.
Neticede, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesi devam
etmektedir. Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince,
uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı
kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama
sona ermiştir.
Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta
canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları
kabul etmemektedir; palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam
etmektedir.
Sistemi; çalışanların bir kesimini maksimum düzeyde memnun
ederken, bir diğer kesimini daha az memnun ederek veyahut memnuniyetlerini
sıfırlayarak sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değildir.
Salgın sürecinde de çok net bir şekilde görüldüğü gibi virüs
" risk - tehdit cephede " sahada ayrım yapmıyor.
Sağlık hariç hiçbir kamu hizmetinde; aynı işi yapmasına, aynı
saat çalışmasına ve aynı statüde olmasına rağmen farklı ücret alan bir çalışana
rastlamak mümkün değildir.
Sonuç olarak; fedakar sağlık çalışanları arasında ayrım
yapan, hak gasp eden, alın terini yok sayan, bu çarpık döner sermaye sistemine
bir an önce son verilmelidir.
İnsan hayatını, insan sıhhatini konu olan bir kamu hizmeti,
kangren halini almış böylesine büyük bir sorunla sağlıklı işleyemez.
Kamu hizmetlerinde çözüm yerine sorun üreten bir sistem,
sadece çalışanları değil, herkesi sorunun bir parçası haline dönüştürür ve
belli bir aşamadan sonra herkese zarar verir.
Sağlık sistemini tehdit eden döner sermaye sistemi, maalesef
hızla bu yönde ilerliyor.
Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve
motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak
kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin
bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir
defa daha tekrarlıyoruz.
Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması
mümkündür ve bunu her platformda muhataplarımızla paylaştık.
Yol yakınken, bu yanlıştan bir an önce dönülmeli; Sayın
Cumhurbaşkanımızın "sizler umudun adısınız" diye tarif ettigi sağlık çalışanlarının
yüzü güldürülmelidir.
Unutulmamalıdır ki sağlık çalışanlarının yüzü gülerse,
Türkiye güler."
BÜNYAMİN MUTLU DEMİRCİ
SAĞLIK-SEN İL BAŞKANI