Uzm.
Dr.Tanrıverdi, Dünya Hepatit Günü nedeniyle yaptığı açıklamada "Dünya genelinde hastalığın büyük
oranda geç dönemde belirti vermesi ve hastaların çoğunluğunun hastalıklarının
farkında olmaması nedeniyle, Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) tarafından her yıl 28
Temmuz tarihi hepatite dikkat çekmek amacıyla Dünya Hepatit Günü olarak
belirlenmiştir" dedi.
DSÖ'ye göre dünyada 325 milyon kişinin hepatit B ve hepatit
C ile enfekte olduğunuve yılda 1,4 milyon kişinin viral hepatitlere bağlı
gelişen siroz ve karaciğer kanseri gibi nedenlerdenyaşamını yitirdiğinin tahmin
edildiğini anımsatan Uzm. Dr. Tanrıverdi, "Türkiye Viral Hepatit Önleme ve
Kontrol Programı kapsamında başta risk altındaki kişiler olmak üzere tüm
toplumun farkındalığının artırılması, bulaşmanın önlenmesi, hastalığın
erken tespiti ve tedavisi ile siroz ve kanser gelişiminin önlenmesine yönelik
faaliyetler planlanmakta ve yürütülmektedir" ifadelerini kullandı.
"Hepatit, en basit anlamıyla karaciğerin iltihabıdır.
Hepatitler, tüberkülozdan sonra en sık ölüme yol açan enfeksiyon hastalığı
olup pek çok nedene bağlı olarak gelişebilmektedir" diyen Uzm. Dr. Tanrıverdi,
şu bilgileri paylaştı:
"Viral hepatitlere başta hepatit A, B, C, D ve E
virüsleri olmak üzere farklı virüs tipleri sebep olmaktadır. Hepatit B ve hepatit
C virüsleri uzun vadede kronik karaciğer hastalığı, siroz veya karaciğer
kanserine yol açabildiği için ayrı bir öneme sahiptir.Hepatit A ise hepatit A
virüs ile kirlenmiş (kontamine) su ve besinlerle salgınlara yol açabilen, kötü
hijyenik koşullarda kolaylıkla bulaşabilen bir hastalıktır.
Çocukluk çağlarında hafif belirtilerle geçirilen hepatit
A enfeksiyonu, ileri yaşlarda daha ağır seyretmekte ve şiddetli karaciğer
hastalığı ile ölümlere yol açabilmektedir. Halen ülkemizde çocuklara 18. ve 24.
aylarda, risk grubundaki kişilere de en az 6 ay ara ile 2 doz halinde sağlık
kuruluşlarımızda ücretsiz hepatit A aşısı uygulanmaktadır."
Uzm. Dr. Tanrıverdi, hepatit B ve hepatit C ile ilgili
şu noktalara dikkat çekti:
· Kontrol
edilmemiş kan ve kan ürünlerinin transfüzyonuyla,
· Sterilize
edilmemiş cerrahi malzemelerin kullanıldığı tıbbi ya da diş müdahaleleriyle,
· Kullanılmış
enjektör paylaşımıyla,
· Tıraş
bıçağı, diş fırçası gibi eşyaların paylaşımıyla,
· Sterilize
edilmemiş araçlarla dövme, akupunktur ya da vücut takılarının uygulanmasıyla,
· Hepatit B ve
C taşıyıcılarının aile içi temasıyla,
· Anneden
bebeğe doğumda ve sonrasında,
· Güvenli olmayan
cinsel ilişkiyle bulaşabilir.
Hepatit C virüsü bulaşma yollarının, hepatit B virüsü
bulaşma yolları ile benzer olmakla birlikte, esas yayılma yolunun enfekte kan
ve kan ürünleri ile doğrudan temas olduğuna dikkat çekenUzm. Dr. Tanrıverdi, enfekte
kan ile temas etmiş diğer vücut sıvılarının da bulaşma açısından kaynak olabileceğinin
altını çizdi.
Hepatit B hastalığından korunmak için en etkili yolun
aşılanma olduğuna değinen Uzm. Dr. Tanrıverdi, ülkemizde hepatit B aşısının
1998 yılı itibariyle rutin çocukluk çağı aşı takvimine eklendiğini anımsattı.
Hepatit C virüsüne karşı henüz aşı bulunmadığını ancak
kullanılmaya başlanan yeni ilaçlarla tedavide yüzde 95'in üzerinde iyileşme
sağlandığına işaret eden Uzm. Dr. Tanrıverdi, "Bu tedavi vatandaşlarımıza genel
sağlık sigortası kapsamında ücretsiz sağlanmaktadır" diye konuştu.
Uzm. Dr. Tanrıverdi,hepatitlerden korunmada aşı
dışındaki en etkili yöntemin, bulaş yoluna ilişkin koruma önlemlerinin alınması
olduğunu da sözlerine ekledi.