Koronavirüs sürecinde periton diyalizi tedavisinin avantajının bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çeken Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, bu dönemde evde periton diyaliz tedavisi gören hastaların ken
Periton diyalizininuzun zamandır ülkemizde ve dünyada bir diyaliz yöntemi olarak
kullanıldığını ifade eden Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim
Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, periton diyaliz tedavisine yönelik önemli
açıklamalarda bulundu.
Tıbbi açıdan sakıncalı bir durum olmadığı sürece tüm böbrek
hastalarının periton diyalizi için uygun birer aday olduğunu ifade eden Doç.
Dr. Ebru Aşıcıoğlu, "Özellikle diyaliz merkezine ulaşımda problemi olan veya
yatağa bağımlı yaşlı hastalar ya da 0-5 yaş arası küçük çocuklar için periton
diyalizi ilk tercihtir. Dolaşım yetersizliği, kalp yetmezliği veya damar giriş
yolu problemleri nedeniyle hemodiyalizi tolere edemeyen hastalar ile
hemodiyaliz ünitesine uzaklık nedeniyle erişimi olmayan hastalarda da periton
diyalizi tercih edilmelidir. Benzer şekilde aktif çalışan hastalar, seyahat
etmek, serbest ve bağımsız kalmak isteyen hastalar için de yine periton
diyalizi daha uygun bir seçenek olacaktır." dedi.
Karın içerisinde geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar, apse, fıtık ya da
kolostomi olan hastalar ile divertikülit, ülseratif kolit veya iskemik kolit
gibi iltihabi bağırsak hastalıkları olan kişilerin periton diyalizi tedavisine
uygun olmadığını belirten Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, "Sosyal açıdan ise tedavi
uyumsuzluğu, demans, kötü hijyen alışkanlığı ve ciddi psikotik hastalığı olan
kişilerde de periton diyalizi tercih edilmemelidir." açıklamasında bulundu.
Periton diyalizinin en
önemli aşaması hasta eğitimi
Başarılı bir periton diyaliz programının ilk ve en önemli aşamasının hasta
eğitimi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu şöyle konuştu: "Periton
diyaliz tedavisi hasta ve/veya hasta yakınları tarafından evde uygulanan bir
tedavi yöntemidir. Dolayısıyla tedaviyi uygulayan kişilerin prosedürler ve
dikkat edilecek konular hakkında iyi bir şekilde eğitilmeleri tedavi başarısını
ve uyumunu arttıracaktır. Bizim kendi ünitemizde de hastalar gerek diyaliz
öncesi dönemde gerekse periton diyaliz tedavisine karar verdikleri andan
itibaren yoğun bir eğitim programına alınmaktadır. Bu konuda çok tecrübeli olan
periton hemşirelerimiz tarafından hastalarımıza doğru periton diyalizi
prosedürleri, nasıl hijyenik ve enfeksiyondan uzak bir şekilde diyaliz
yapabilecekleri, uygun diyaliz ortamını nasıl sağlayabilecekleri, olası
problemleri saptama ve sorunlarla baş etme, kendi kendine yeterli olabilme
konularında detaylı ve kapsamlı bir eğitim verilmektedir."
Periton diyaliz tedavisi gören hastaların böbrek nakli olmalarında
hiçbir sakınca olmadığına vurgu yapan Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, "Bu hastaların
ameliyattan sonraki süreçleri ve operasyonun başarısı hemodiyaliz hastaları ile
benzer hatta bazı açılardan daha başarılı olmaktadır. Biz biliyoruz ki periton
diyalizi, hastanın kendi idrarını çok iyi bir şekilde korumaktadır. Yani
hemodiyaliz tedavisine başlayan bir hastada aylar içerisinde tüm idrar
dolayısıyla kalan böbrek fonksiyonu kaybolurken, periton diyaliziyle takip
edilen hastalar, yıllar sonra dahi idrar miktarının bir kısmını
koruyabilmektedir. Nakil öncesi dönemde bu bir avantaj oluşturur, çünkü vücutta
daha az sıvı birikimi olacaktır. Benzer şekilde bazı çalışmalarda periton
diyalizi tedavisi altındayken böbrek nakli yapılan hastalarda takılan böbreğin
hemodiyaliz hastalarına göre daha erken dönemde çalışmaya başladığı
gösterilmiştir." diye konuştu.
Periton diyalizi tedavisinin olmazsa olmazının hijyen olduğuna
özellikle dikkat çeken Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu şöyle devam etti: "Hijyenin
sağlanamadığı durumlarda periton diyalizi yapılması uygun değildir. Periton
diyalizinde ancak hijyen kurallarına dikkat edildiği takdirde sağlıklı ve uzun
süreli bir tedavi mümkündür. Burada hijyenden kastedilen hem genel olarak
kişisel hijyen hem de diyalizin yapıldığı ortam ve diyaliz prosedürleri
sırasında izlenmesi gereken basit hijyen kurallarıdır. Aslında tüm bu kurallar
günümüzde koronavirüs salgını nedeniyle uyulması gereken önlemler ile
benzerdir. İşlem esnasında maske takılması ve el yıkanması gibi
Bu arada
koronavirüs salgını sırasında periton diyaliz tedavisinin önemi ve avantajı bir
kez daha ortaya çıkmıştır. Bu dönemde evde diyaliz tedavisi gören hastalar kendilerini
daha etkin bir şekilde izole edebildiklerinden, hastane ve diyaliz merkezi gibi
kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın
çok daha iyi bir şekilde korunmuşlar ve koronavirüse yakalanma oranlarının daha
düşük olduğu gözlenmiştir."
Periton diyalizi sonrası böbrek nakli olan hastaların sosyal ve iş
hayatına dönme sürelerinin genel olarak hiç diyaliz almadan veya hemodiyaliz
sonrası böbrek nakli olan hastalardan farklı olmadığına değinen Doç. Dr. Ebru
Aşıcıoğlu, "Böbrek nakli ameliyatından sonra normal koşullarda hastalar bir
hafta süreyle hastanede takip edilirler. Ardından eve taburcu olan hastalar, bu
dönemde ağır olmayan fiziksel aktivitelerde bulunabilir, mesela günde yarım
saat yürüyüş yapabilir. Ameliyattan yaklaşık 3 ay sonra tamamen iyileşmiş
olarak normal fiziksel ve iş hayatlarına dönebilirler. Bu dönemde özellikle ilk
3 ay içerisinde artan enfeksiyon riski nedeniyle hastaların kalabalık ortamlara
girmekten kaçınmaları ve eve ziyaretçi kabul etmemeleri önerilir. Mecburen
kalabalık ortama girilen durumlarda mutlaka maske takılmalıdır." açıklamasında
bulundu.
Periton diyalizi
tedavisinde hijyen kurallarına mutlaka dikkat edilmeli
Periton diyaliz tedavisinin başarılı bir şekilde sürmesinin iyi bir hasta eğitimi
ve hijyen kurallarına mutlak uyulması ile mümkün olacağını belirten Doç. Dr.
Ebru Aşıcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Çok önemli bir diğer nokta ise
hastanın periton diyaliz ünitesi ile iyi bir iletişim ve bağlantı halinde
olmasıdır. Hasta, en ufak bir problem veya şüphede kaldığı durumlarda üniteye
rahatça ulaşarak destek alabilmelidir. Bizim periton diyaliz tedavisinde
başarımızı azaltan ve en çekindiğimiz konu ise karın içi zarının iltihabı yani
peritonit dediğimiz tablodur. Bunun da yine en sık nedeni hijyen kurallarına
riayet etmemektir. Maalesef bazı hastalarımızı peritonit nedeniyle hemodiyalize
geçirmek zorunda kalıyoruz ve bunların bir kısmı istedikleri halde periton
diyalizine geri dönemiyorlar."