Onikişubat Maarif Anadolu Lisesi'nde çevirim içi "Azerbaycan Tarihi ve Dağlık Karabağ'a Dönüş başlıklı çevirim içi söyleşi gerçekleştirildi.
Okulun
tarih zümresi tarafından organize edilen program, Tarih Öğretmeni İsmail
KEÇELİ, teknik destek olarak da Türk Dili ve Edebiyat Öğretmen Teoman GÜLDEN
moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Söyleşi şeklinde planlanan program, il
dışından ve yurtdışından katılımcıların da teşrifleriyle panele dönüştü.
Maarif
Anadolu Lisesi Okul Müdürü İbrahim Halil KAYMAZ'ın katılımcıları selamlaması
ile başladı. KAYMAZ kısaca;
"Pandemi
sürecinde öğrenci ve öğretmenlerimizde uzak kaldık. Ancak bu süreçte de
yapabileceklerimiz olmalı diyerek bu programı planladık. Yakın zamanda
Azerbaycan'da bir askeri zafer elde edildi. Ancak bu konuda toplumda yeterince
farkındalık oluşmadığını fark ettik. Bu programın hazırlanmasında emeği geçen
öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yine bizleri kırmayıp davetimize
icabet eden Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih
Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hikmet DEMİRCİ hocama, sosyal medya üzerinden
afişimizi görüp programımıza teşrif eden diğer hocalarıma hürmetlerimi sunar
teşekkür ederim." Dedi.
Program
Dr. Öğr. Hikmet DEMİRCİ'nin sunumuyla devam etti. DEMİRCİ sunumunda özetle;
"Azerbaycan
Türk tarihinin geçmişi M.Ö. VII. yy. İskitlere kadar gitmektedir.
XI. yüzyılda ise Selçuklu Türklerinin
özellikle Tuğrul ve Çağrı Beylerinin keşif akınları ve batı seferlerine çıkması
Türkmenlere /Oğuzlara yeni yerler bulmak maksadıyla 1018 tarihinden itibaren
Azerbaycan bölgesine yoğun bir Türk nüfusunun gelişi söz konusudur.
Azerbaycan
topraklarına Selçuklulardan sonra Kuman-Kıpçak Türklerinin yoğun göçü de
Azerbaycan'ın Türkleşmesinde önemlidir.
XIII.
ve XIV. yüzyıllarda Azerbaycan'a Harezmşahlar ve İlhanlılar ve Timurlular hakim
oldu. Azerbaycan topraklarının Türklere kesin vatan olması bu dönemlerde gerçekleşti.
1502
tarihinden itibaren ise Safevi devleti hükümdarı Şah İsmail'in Akkoyunlu
devletini yenmesi ardından Safevi hakimiyeti başladı.
1514'de
Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı ile Azerbaycan topraklarını Osmanlı
Devleti'ne kattı.
Kanuni
devrinde ise 1534 yılında Tebriz'in ele geçirilmesi, Osmanlı- İran savaşlarının
yoğun şekilde yaşanması bu topraklarda Osmanlı hakimiyetinin 1636 yılına kadar
sürmesini sağladı.
XVIII.
yüzyıllardan itibaren Azerbaycan topraklarında hanlıklar dönemi başladı. Bunlar;
Kuba Hanlığı, Gence Hanlığı, Karabağ Hanlığı, Şeki Hanlığı, Şirvan Hanlığı,
Bakü Hanlığıdır. Çarlık Rusya döneminde bu Türk hanlıkları birer birer
hakimiyet altına alındı. Bu dönemden sonra uzun süre sürecek Rus hakimiyeti
bölgeye egemen olmuştur.
I.
Petro, 1723 yılında verdiği bir fermanla Ermenilerin Azerbaycan'ın Bakü,
Derbent ve Guba bölgelerine göç etmeleri için özel yerler ayrılmasını
istemiştir. 1762 yılında II Katerina ise Ermenilere özel ilgi gösterilmesini ve
onların kollanmasını öngören fermanı imzaladı. İlerleyen süreçlerde Rusya
sürekli olarak bölgedeki Ermeni nüfusun arttırılması yönünde politikalar
izlemeye devam etmiştir. Ruslar Ermenileri güneye sıcak denizlere inmek için
kullandılar
Rusya'nın
İki Amacı Vardır:
Hazar
Denizi'nin kontrolünü sağlamak
Hindistan
Hazar Denizi arasındaki Deniz yolunu yeniden tesis etmek, altın kaynaklarını
elde etmektir.
1828-29 Osmanlı Rus
savaşları sırasında Osmanlı Balkanlarla ilgilenirken Rusya'nın Kafkasya'da
yayılması kolaylaştı.
1918
yılında ise Mehmet Emin Resulzade tarafından Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti
kuruldu, bu devletin bağımsızlığı çok kısa sürdü ve Azerbaycan toprakları
Sovyet hâkimiyetine geçti.
30
Haziran 1921 tarihinde Azerbaycan Komünist Partisi tarafından Karabağ'da Özerk
Bölgesi'nin kuruluşu kararlaştırıldı. 24 Temmuz 1923'te Dağlık Karabağ Özerk
Bölgesi ilan edilmiştir.
Dağlık
Karabağ; Azerbaycan, Ermenistan ve İran'ı kontrol edebilecek bir konumda olan
Kafkasya'nın en stratejik noktalarından birinde bulunmaktadır.
1989'un
ortalarına kadar, Ermeni Ulusal Hareketi (EUH) ve Azerbaycan Halk Cephesi'nin
(AHC) oluşmuş ve Ermenistan Parlamentosu'nun Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la
birleştiğini 1 Aralık 1989'da ilan etmesiyle büyük sorunlar ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Rus
çıkarları ile Azerbaycan politikaları Ebülfez Elçibey Dönemi'nde (1992"1993)
çatışma eğiliminde olmuştur. 1992 yılında Ermeniler Hocalı katliamını
gerçekleştirmişlerdir
1991-1994
yılları arasında arkasına Rusya'yı alan Ermenistan Azerbaycan topraklarını
işgal etti. Türkiye'nin o dönemde
kendisinin karşı karşıya kaldığı sorunlar, bölgedeki dengeler, Rusya'nın
Ermenistan'a açıktan destek vermesi, Türkiye'nin Azerbaycan'a gösterdiği
desteği sınırlandırdı.
1991-1993
yıllarında, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Dağlık Karabağ bölgesini ve bu
bölgenin çevresindeki yedi ilçeyi (rayon) işgal etmiştir. Dağlık Karabağ
ayrılıkçı yönetimi bu arada, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu
savaşı sona erdiren geçici ateşkes anlaşması 1994 yılında Bişkek kentinde
imzalandı.
Karabağ
sorununu tarihsel olarak 4 kategoride değerlendirmek mümkündür.
Dinsel-kavimsel çatışma açısından Azerbaycanlılar ve Ermeniler,
Bölgesel çatışma açısından Azerbaycan, Karabağ, Ermenistan,
Tarihsel olarak Sovyetler Birliği, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti,
Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti,
Uluslararası boyutu açısından Azerbaycan, Ermenistan ve diğer önemli
aktörler, yani Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, AB ülkeleri, Türkiye ve
İran.
Tarih
öğretmeni İsmail Keçeli'nin neden Azerbaycan'a Türkiye halkının diğer Türki
cumhuriyetlere nazaran kendimizi daha yakın hissediyoruz. Bu durumu ne ile
açıklayabiliriz şeklinde sorması üzerine, Dr. Öğr. Hikmet DEMİRCİ: "Türk
tarihine hatta tarihe bir bütün olarak bakıyorum. Ancak bu yakınlığın
-
Azerbaycan
Türklerinin bizim gibi Oğuz Türkü olması,
-
Her iki devletin
liderlerinin bu yönde güzel adımlar atması gibi nedenlere bağlayabiliriz."
Dedi.
1994'ten
itibaren Azerbaycan ve Ermenistan arasında farklı ölçeklerde çatışmalar sürekli
devam etmiştir.
Bu
süreçte Süleyman DEMİREL'in başlattığı Azerbaycan ilişkilerindeki yoğunluk,
Turgut ÖZAL ile ilerler ve Recep Tayyib ERDOĞAN döneminde zirveye çıkar. Son 26
yılda Azerbaycan yeraltı kaynaklarını verimli kullanarak ülkenin her açıdan
kalkınmasını gerçekleştirir. Özellikle ordunun modernizasyonu ve uluslararası
ilişkilerde sürdürdüğü olumlu-barışçıl politika Karabağ'da zaferle sonuçlanır.
27 Eylül'de Ermenistan saldırısı ile başlayan çatışmalar Azerbaycan ordusunun
ezici üstünlüğüyle sonuçlandı. Varılan anlaşma maddelerinin büyük bir kısmı
Azerbaycan lehine gerçekleştir. Aslında antlaşma değil Azerbaycan tarafınca
ateşkes ilan edildi de denilebilir."
Dr.
Öğretim Üyesi Hikmet DEMİRCİ'nin ardından diğer katılımcılar da özetle şunları
söyledi:
Prof.
Dr. Timur Kocaoğlu /Amerika-Michigan State Universitesi:
"Dünya'da
devletlerarası sorunlar iki yolla çözülür. Savaş veya barış-diyalog.
Devletlerin her zaman barışı zorlaması gerekir. Ancak barışı zorlarken de en
kötü ihtimali düşünerek askeri açıdan savaşa hazırlıklı olmalıdırlar.
Azerbaycan bunu yaptı.
Ermenistan
savaş seçeneğini Fransa'ya güvenerek seçti. Zannettiler ki Fransa bu savaşta
ordusunu gönderecek. Ancak Rusya'yı görmezden gelerek bu yanlışa düştüler. Rusya
da Ermenistan'ı cezalandırdı. Savaşı Rusya durdurdu. Ateşkes ilan edildi.
Ermenistan Rusya'ya mahkûm oldu.
Savaş
neticesinde şu bir daha anlaşıldı ki Rusya bölgedeki en büyük güçtür.
Azerbaycan
düşman kazanarak değil, dost kazanarak askeri zafer öncesi politik zaferler
elde etti.
Azerbaycan
Türki cumhuriyetler içerisinde Türkiye'den sonraki en güçlü devlet olduğunu
isbat etti.
Tarihsel
olayları kendi konjonktürlerinde değerlendirmeliyiz. 21. Yüzyılın gözüyle 15.
Yüzyılı yargılayıp-değerlendiremeyiz.
Doç
Dr Gülahmet İmanov "Azerbaycan'dan katılarak Karabağ'da yaşanan mezalimleri
dile getirdi. Bölgedeki Ermeniler yenilemez mitinin bu savaşla yerle bir
olduğunu vurguladı.
Recai
Ünal (Dilmer Dil Okulu-İstanbul), Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini özetledi.
Sevil
Abbasova İrevanlı, Kuzey Makedonya Uluslararası Vizyon Üniversitesi'nden
katılarak90'lı yıllarda kendisinin bölgede olduğunu ve meydanlarda yaşananlara
tanıklık ettiğini anlattı.
Doç
Dr. Elçin Ibrahim, Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası'ndan katılarak Hocalı
katliamını, bölgeden çıkarılan Müslüman Türklerin çektiği sıkıntıları ve
Ermenilerin, Avrupalıların düşmanlıklarını özetledi. Şusa zaferini Çanakkale
Zaferi kadar olmasa da anımsattığını dile getirdi.
Doç.
Dr. Şerife Yalçınkaya-Ege Üniversitesi'nden katıldı.
Program,
katılımcıların teşekkür ve selamlamaları ile sona erdi.