Zulme uğrayanlar
zulmedene dönüştü, dedim'
"Kongre konuşmamda
1980 darbesinden başlıyorum. Arkasından 1990'lı yıllar, 28 Şubat süreci ve
kendi kız kardeşimi örnek veriyorum. Daha sonra da diyorum ki, hani ilk defa
zulüm gören, zamanında zulme uğramış insanlar devlet gücünü ele geçirince
başkalarına zulüm etmeye başlıyor. Zamanında zulme uğramış ve o zulme bir isyan
olarak ortaya çıkmış bir siyasi hareket, fakat dönüyor, dolaşıyor kendisi zulüm
eden haline dönüyor. Buna dikkat çektiğim bir konuşma. Fakat o anda benim kız
kardeşim de salondaydı ve normalde hiç yapmadığım, başıma hiç gelmeyen bir iş.
Herhalde biraz yorgunluk, biraz duygusallık karıştı öyle bir 40 saniyelik bir
konuşmaya ara vermek zorunda kaldım."
Kadınlara ve
tercihlerine saygı duymak lazım'
"Her dönemin mağdurları, zulme uğrayanları oldu. Şu anda Türkiye'de
benim özgürlüklerime hiç dokunulmadı, ben her türlü hakkımı doyasıya yaşadım,
hayatım boyunca hiç hak ihlaline uğradım diyecek yoktur. İşte şu kadın
cinayetleri bakın mesela, yazıktır günahtır
Yani şu son bir haftadır
tartışmalara bakın. İnanın insan üzülüyor. Birisi çıkıyor yok vitrin mankeni'
diyor, öbürü diyor vay öyle bir yargıç olursa ben onun kararına güvenmem diyor.
Kadınların tercihine saygı duymak lazım, kadınlara herkesin saygı duyması
lazım."
Boğaziçi'nin
kapısına kelepçe vurdular, çünkü biat istiyorlar'
"Boğaziçi
Üniversitesi'nin kapısında kelepçe var düşünebiliyor musunuz? Çünkü niye? Eğer
bir kurum varsa, o kurum ya biat edecek, ya tamamen emrinde olacak ya da
kapanacak, ezilecek, sıradanlaştırılacak, yönetim zihniyeti böyle. Böyle bir
yönetim zihniyetinin olduğu ülkede toparlanma bekleyemezsiniz, düzelme
bekleyemezsiniz.
En başarılı insanları bu ülkenin kendi geleceğini şu anda
yurt dışında, başka ülkelerde kurmaya hazırlanıyor, bir kısmı zaten gitti. Yani
anne babaların yüzde 70-80'i imkan olsa ben çocuğumu yurt dışında okuturum
diyor. Gençler, imkanım olsa giderim başka ülkede çalışırım diyor."
Güçlendirilmiş
parlamenter sisteme geçiş süreci gerekiyor'
"Mutlaka bir geçiş
süreci gerekiyor. Parlamenter sistem istediğini söyleyen siyasi partilerin ve
cumhurbaşkanı adaylarının geçiş süreciyle ilgili de açık taahhütlere girmeleri
gerekiyor. Ne kadarlık bir süre olacak? Ve nasıl başlayacak, hangi kademelerden
geçecek ve yeni sistem nasıl, hangi tarihte oluşacak? Seçim artı X süre, yani
bu süre 180 gün müdür, 360 mıdır, 2 yıl mıdır nedir? Ama bunun tanımlanması
lazım, çok açık taahhütlerde bulunulması lazım. Yani ben parlamenter sistem
istiyorum ve cumhurbaşkanı adayıyım diye ortaya çıkan kişinin bir dakika ama
yani parlamenter sisteme nasıl geçeceksin bunu bir anlat bakalım, yani bunun
mutlaka ortaya konması lazım, aksi halde ilelebet geçilmez ben söyleyeyim. Bu
gücü bir kere eline geçiren bir daha vermez. Ben bize ziyarete gelen bütün
genel başkanlara bunun mutlaka gerekli olduğunu anlattım. Dedim biz
çalışıyoruz."
Yapmayacakları bir
şey varsa, o da hukuk reformu'
"Bu sistemin 2023 Haziran'ına kadar dayanmasını zor
görüyorum açıkçası. Erken seçim yapmak cumhurbaşkanı tarafından tercih
edilebilir, çünkü bir dönem daha hak kazanıyor biliyorsunuz. Şimdi yeni bir
şeyler deniyorlar, tekrar reform demeye başladılar, hani ekonomi dibe vurunca
bir ekip değişikliği yaptılar, işte bol bol ağızlarından reform kelimesi
çıkıyor bu ara, bunun sonuçlarını, pandeminin etkisinin biraz azalmasını ve
ekonomideki en azından bu yeni isimlerin ne yapıp, ne yapamayacaklarını görmeyi
beklerler diye ben tahmin ediyorum. Ama ne olursa olsun sonuç olmayacak, yani
çünkü şu andaki yönetim farklı alanlarda U dönüşü yapabilir, farklı alanlarda
pragmatik davranabilir, zikzaklar yapar ama, yapmayacakları bir şey varsa o da
hukuk reformu, böyle bir şey olmaz. Çünkü güçler ayrımına inanan ya da yargının
bağımsızlığına inanan bir yönetim zihniyeti yok. Ekonomik problemler de,
özgürlük sorunumuz da, adalet sorunumuz da hiçbirisi çözülmez."
Kürt
sorunu hızla büyüyor'
"Kürt sorunu tekrar büyüyor, hızla
büyüyor. Alevi vatandaşlarımıza çok ciddi hak ihlalleri var. Şimdi hem ekonomik
zorluklar hem yoksulluk hem de hak ihlallerini bir araya getirdiğinizde bu
ülkenin bekasıyla ilgili çok dikkat etmemiz gerekiyor. Hele o siyasi üslup;
'haysiyetsizler, haysiyetsizler' diye, defolun, defolun' diye bağırıyorlar.
Eğer bu ülkenin gerçekten siyasi birliğini önemsiyorsak, toprak bütünlüğünü
önemsiyorsak şu anki iktidarın kafasıyla olmaz.
Ülkenin birliğini Bahçeli mi
sağlayacak?'
"İktidarın ortaklarına bakın Allah
aşkına, bir yandan Bahçeli, bir yandan Perinçek. Bunlar mı ülkenin birliğini,
bütünlüğünü sağlayacak? Bunlar mı bu ülkenin vatandaşlarını kaynaştıracak?
Bunlar tamamen taraflı ve kutuplaştırma üzerinde çizgi izleyen siyasi
kişilikler. AK Parti'yi de o tarafa doğru çekiyorlar, yani Cumhurbaşkanını da o
tarafa doğru çekiyorlar. Ülkenin belli bir kesimini tamamen sistemin dışında
bırakan, tamamen öteleyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Oysa bu
ülkenin vatandaşlarının insan olmaktan doğan haklarını doyasıya yaşaması lazım.
Bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü ancak böyle sağlayabiliriz."
Bakanlığımda bağımsız kurumlara asla müdahale
ettirmedim'
"Bakan olduğum dönemde bağımsız kurumlara asla müdahale
olmadı. Merkez Bankası'na, TÜİK'e, BDDK'ya, SPK'ya, asla! Tabii ki yasal
çerçeveyi çizdik, gerekirse kanunları Meclis'ten çıkarttık, kuralları oturduk
belirledik. Ama yasal çerçevede ilkeler-kurallar belirlendikten sonra tamamen o
kuruluşlarımız bağımsız hareket etti. Yani benim yargının bağımsızlığıyla
ilgili söylediklerim sadece lafta değil, devlet sorumluluğu üstlendiğim dönemde
fiilen ekonomi alanındaki bağımsız kuruluşlarda uyguladığım bir gerçek. Kendi
irademde, kendi kontrol alanımdaki bağımsız kurumların ve kurulların
çalışmalarına ben asla müsaade etmedim, başkalarını da dokundurmamak için de
büyük mücadele verdim. Merkez Bankası'na son güne kadar kendimi attım ortaya,
dedim ancak benim ölü bedenimi çiğneyip ondan sonra dokunabilirsiniz Merkez
Bankası'na diye ve son güne kadar dokundurtmadım. Ama ben ayrıldıktan hemen
sonra ne hale geldi görüyorsunuz, yani bağımsızlık artık bitti."
Berat Albayrak kayboldu, kaybın hesabını veren yok'
"Berat Albayrak'ın istifası çok sıra dışı bir şey, yani devlet adabında
böyle bir şey yok, yani ortadan kayboldu. Yani bu ülkenin Hazine'sinin borcu o
dönemde, yani partili Cumhurbaşkanı, artı akraba Bakan döneminde bu ülkenin
Hazine'sinin borcu 2'ye katlamış, Merkez Bankası'nın yedek akçeleri
sıfırlanmış, Merkez Bankası'nın dövizleri eksi 48 milyara düşmüş, bunun
hesabını veren yok. Yani bir Bakan ortadan kayboldu, sanki sorumluluk buharlaştı
gibi, hiç bunlar olmamış gibi şu anda, ben hayret ediyorum doğrusu. Ve
devir-teslime gelmedi bakın, Eğer anlınızın akıyla dosdoğru yaptıysanız
işinizi, şerefinizle aldığınız görevi şerefinizle teslim ederseniz, devlet
adabı bunu gerektirir."