Bugün bizler, yerkürenin bütün kadınları, dayanışma içinde haklarımızı
haykıracağız. Bizim için 8 Mart, sadece eşit ve özgür bir geleceğin iradesi
değil, aynı zamanda hak mücadelesi veren tüm kadınlara saygı duruşudur.
Kadınlar tarih boyunca tüm toplumsal
mücadelelerin en ön saflarında yer aldı. Sahip olduğumuz her hakta, edindiğimiz
her kazanımda o cesur kadınların payı vardır.
Bundan 164 yıl önce, Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan
40 bin dokuma işçisi kadın, kendilerine dayatılan ayrımcılığı reddetti.
Binlerce işçi kadın, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve eşit işe eşit
ücret talebi ile grev yaptı. Fabrika kapıları üzerlerine kilitlendi. O sırada
çıkan yangında, kapı önüne yığılan barikatları aşamayan kadınlardan 129'u
yanarak hayatını kaybetti.
Bu olay dünyanın her yerindeki kadınların öfkesini örgütledi,
yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı. Yıllar sonra; 27
Ağustos 1910 tarihinde, Kopenhag'da 2. Enternasyonel'e bağlı Uluslararası
Sosyalist Kadınlar Konferansı'ndaki toplantıda, Clara Zetkin dokuma
fabrikasında hayatını kaybeden kadınlar için 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar
Günü" olarak anılmasını önerdi. Öneri oy birliği ile kabul edildi. O gün
bugündür kadınlar, mücadelenin ve dayanışmanın örgütlü gücünü kutluyor. Her
sokakta, her mahallede, her ilçede, her şehirde sesimiz daha gür çıkıyor.
Değerli basın emekçileri,
Bizim baharımız, 8 Martlarda alanları dolduran kadınların yan
yana gelmesiyle başlar.
Peki bugün ülkemizde kadın erkek eşitliği açısından
neredeyiz?
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2020 yılı Küresel Cinsiyet
Eşitsizliği Endeksi'ne göre 153 ülke arasında 130. sıradayız. Bu yıl pandemi
koşullarıyla derinleşen ekonomik kriz, kadınların yükünü daha da arttırdı.Kadınlar
ve erkekler arasında hep var olan gelir eşitsizliği, bu dönemde iyice büyüdü. Geniş
tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 43'e çıktı.
İktidar temsilcileri "lebalep" kongrelerde ülkeyi demokrasi
şölenlerine boğduğunu iddia ederken, İstanbul Sözleşmesi'ni savunanlara, 8
Mart'ı kutlayanlara şiddet uygulanıyor, cezalar yağıyor. Kadına yönelik şiddeti
protesto etmek için dans eden kadınlara dava açılıyor. Bu demokratik eylem,
"Cumhurbaşkanına hakaret" noktasına getirilerek hapis cezası veriliyor. Diğer
yanda ise kadınlara şiddet uygulayanlar, elini kolunu sallayarak sokaklarda
dolanıyor. Kadınlar, saldırganlarıyla karakollarda barıştırıp evlerine
yollanıyor. İktidar zihniyeti kadınlara "itaat et rahat et" anlayışını
dayatıyor. Oysaki şiddet kader değildir, kederdir!
İstihdamda tutunabilen kadınların çoğu, düşük ücretle,
sendikasızlıkla, işini kaybetme korkusuyla, uzun çalışma süreleriyle, mobbingle
baş etmeye ve evine ekmek götürmeye çalışıyor.
Kadının emeğini yok sayanlara haykırıyoruz: Her kadın emekçidir!
Kendisinin, çocuklarının, ailesinin ve toplumun geleceği için insanca yaşam
kavgası verir.
Biz Cumhuriyet Halk Partili Kadınlar olarak; bu kavganın da,
bu taleplerin de, geleceğin aydınlık günlerini barındıran bu umudun da yılmaz
savunucularıyız. Bizler, haklı mücadelemizi örgütleyerek tarihe yön verenler
olacağız.
Emek biziz. Umut biziz. Mücadele biziz. Halk biziz. Halkın
iktidarını da bizler kuracağız.
Kutlu olsun 8 Mart! Dayanışma olsun, yaşam dolsun, cesaret
olsun
Naile İŞLEK
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
İL KADIN KOLLARI BAŞKANI