Deva Partisi'nin Türkiye genelinde başlattığı İstanbul Sözleşmesinin usulsüz feshine ilişkin Deva Partisi Kahramanmaraş İl Başkanlığı da İdare Mahkemesine usulsüzlük davası açtı. DEVA Partisi Kahramanmaraş teşkilatı Kadın Politikaları Başkanı Hatice Koç`u
Usulsüzlük davasına ilişkin açıklamalarda bulunan Deva
Partisi Kahramanmaraş İl Başkanı İrfan Karatutlu, "Geçen hafta İstanbul'da
başlattığımız Deva Yaşatır' kampanyamızda; Artık susmayacağız, şiddete
uğrayan her bir kadın için adaleti sağlayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz'
demiştik. Ayrıca yine geçen hafta başlattığımız imza kampanyamıza hem
Türkiye'nin dört bir yanında imza listelerimizle, hem de dijital imza olarak
Change.org'da devam ediyoruz. Biz bugün bu hukuksuzluğun, yok hükmündeki
çekilme kararının düzeltilmesi için Danıştay'a davamızı açıyoruz, eş zamanlı
olarak tüm ülkede onlarca ilimizde davalar açılıyor, farklı illerimizde birçok
kadın vekaletleriyle bu davaya dahil oluyor" dedi.
''İstanbul Sözleşmesi geleneksel aile
yapısı için tehdit değil''
İktidara; "İstanbul
Sözleşmesi aile kurumu ya da geleneksel aile yapısı için bir tehdit değildir.
Aksine aile kurumu içinde şiddet gören kadın ve kız çocuklarını koruyan,
şiddeti yaşam boyu süren işkence ve kader olmaktan çıkaran bir sözleşmedir.
Şiddetin toplum ve aile yapısı içinden arındırılmasını sağlayan koruyan,
önleyen mekanizmalar içeren uluslararası uygulanan bir anlaşmadır. Bahaneleri
bırakın! Şiddete uğrayan kadınların yardım çığlıklarını duyun!" diye seslenen
Başkan Karatutlu, şöyle konuştu: "Deva Yaşatır diyerek, şiddetsiz bir Türkiye,
şiddetsiz bir Avrupa ve şiddetsiz bir dünya için mücadelemizi sürdüreceğimizi
kamuoyu ile paylaşıyoruz. İstanbul Sözleşmesi durup dururken ortaya çıkmadı, bu
Sözleşme'nin gerisinde devletlerin koruyamadığı kadınların canları, annesiz
kalan çocukların feryatları, kızlarını şiddete kurban vermiş ailelerin ahları,
gözyaşları vardı. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele eden sivil toplum
kuruluşlarının, kadın aktivistlerin isyanları vardı. Kendisini ve annesini
tehdit eden, darp eden kocasını yıllarca kolluk kuvvetlerine, mahkemelere
şikayet ettiği halde korunamayan ve annesini bu şiddete kurban veren Nahide Opuz'un
AİHM'de kazandığı dava vardı. Her gün bir ya da birkaç kadının aile içi
şiddete, cinayete kurban verildiği bir ülke manzarası vardı. AİHM'in Nahide Opuz
kararı uluslararası literatüre "çığır açan/tarihî bir karar" olarak geçer.
Kararda ilk kez bir devlet, bir kadını koruyamadığı için mahkûm edildi."
"İstanbul
sözleşmesi, 2011'de ak parti tarafından imzalandı"
Tam adıyla "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin
Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan İstanbul
Sözleşmesi'nin, 2011 yılında Ak Parti hükümeti tarafından imzalandığının altını
çizen Başkan İrfan Karatutlu, şu açıklamalarda bulundu: "Şimdi, üzerinden 10
yıl geçmişken, sırf bazı kesimleri memnun etmek adına bu Sözleşme'den çekilme
kararı vermek yersizdir, hukuksuzdur, mesnetsizdir. 2014'ten bu yana yürürlükte
olan bir Sözleşmeyi sudan bahanelerle, üstelik usule aykırı olarak geçersiz
saymaya kalkmak kimsenin yetkisinde değildir; TBMM'den onaylanarak geçen
uluslararası bir sözleşmeden ancak TBMM kararı ile geri çekilmek mümkündür.
Çıktık, oldu, bitti açıklamaları tek taraflıdır. Hukuken ''Yok Hükmündedir''
İstanbul Sözleşmesi uygulanırken bile şiddetle mücadele konusunda yeterince
başarı sağlanamamışken, Sözleşme'nin hukuksuz feshi ile oluşacak boşlukta
kadınlara yönelik tehdit ve tehlikelerin artacağı aşikârdır."
"Şiddet
sustukça çoğalır"
2020 verilerine göre Türkiye genelinde kadınların
toplumda yaşadığı en büyük sorunun, yüzde 66 ile şiddet olduğunu kaydeden
Karatutlu açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: "Geçen yıl şiddet mağduru
kadınların yüzde 60'ı evlerinde yakınları tarafından öldürülmüştür. Fiziksel ya
da cinsel şiddete maruz kalan 10 kadından sadece 1'i yardım isteyebilmiştir.
İstanbul Sözleşmesi gereğince şiddetten kaçan kadının sığınacağı,
korunabileceği ve Türkiye nüfusuna oranla sayılarının 399 olması gereken
sığınma evi sayısı bugün sadece 145'tir. Sadece geçtiğimiz hafta, 23 Mart'ta
Türkiye`de 4`ü kadın cinayeti 1'i şüpheli ölüm olmak üzere 5 kadın hunharca
öldürülürken; biz ülke olarak gereklerini yerine getiremediğimiz, yıllardır
izleme raporlarını sunamadığımız, denetlemesinden kaçındığımız İstanbul
Sözleşmesinden çekildiğimizi Avrupa Konseyi'ne bildiriyorduk. Avrupa Birliği ve
OECD (Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri arasında kadına yönelik
şiddetin en yaygın olduğu ülke maalesef Türkiye'dir. Bu gerçekle yüzleşmek ve
şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi dahil her türlü aracı etkin bir şekilde
kullanmak zorundayız. Biz kadına yönelik şiddete sessiz kalmanın, şiddete ortak
olmak anlamına geldiğini bilerek; Şiddet
Sustukça Çoğalır diyerek; şiddet karşısında susmayacağımızı kamuoyuna ilan
ediyoruz. Şiddete uğrayan her bir kadının arkasında Susmayan Deva'lılar olarak
duracağımızın bilinmesini istiyoruz."