Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Değerler Akademisi'nde konuşan Dr. Mehmet Küçük, "Aileler çocuğum bunu başaramaz dediğinde çocuk öğrenilmiş çaresizliğe giriyor. Yapabileceği bir şey dahi olsa, yapamayacağını düşünüp Ben yapamam zaten diyor!' Bunu eng
Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesi ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi işbirliğiyle
düzenlenen Değerler Akademisi konferansları devam ediyor. Büyükşehir
Belediyesi'nin Instagram hesabından canlı yayınlanan, Öğr. Gör. Ferhat Toper'in
moderatörlüğünü yaptığı programın konuğu Dr. Mehmet Küçükgöz oldu.
Gerçekleştirilen canlı yayında Dr. Küçükgöz özel gereksinimli çocuklarda aile
yapısı, toplumdaki yerlerinin korunması ve aile içi iletişimin
rehabilitasyonlarındaki etkisi gibi pek çok konuya temas etti.
Ailenin Özel Gereksinimli Çocuklara Karşı
Tutumu
Düzenlenen etkinlik
için Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ederek konuşmasına başlayan Dr. Mehmet
Küçükgöz, "Pandemi dönemini düşündüğümüzde en çok etkilenenler kesimden biri de
özel gereksinimli çocuklar ve aileleri. Bu dönem bazı aileler için avantaja
bazı aileler için dezavantaja dönüştü. Burada ailenin bilinçli duruşu bu dönemi
fırsata çevirmede etkili oldu. Bizim toplumumuzda özel gereksinimli çocuklara
sahip ailelerde iki farklı tutum görülmektedir. Bunlardan ilki bu neden benim
başıma geldi ikincisi ise kadercilik anlayışıdır. Birinci düşüncede aileler
ayrıştırıcı bir tutum sergilemektedir ancak ikincisinde ise birleştirici bir
tutum sergilenmekte" ifadelerini kullandı.
Öğrenilmiş Çaresizlikten Kaçınılmalı
Dr. Küçükgöz
konuşmasına, "Bu noktada ailenin yapması gereken şey özel gereksinimli çocuğu
hem aile bireyleriyle hem de sosyal hayatla entegre edebilmeli. Özel
gereksinimli çocukların ailelerinde görülen en büyük sorunlardan biri benim
çocuğum yapamaz anlayışıdır. Özel gereksinimli çocuklarda aileler çocuğum bunu
başaramaz dediğinde çocuk öğrenilmiş çaresizliğe giriyor ve yapabileceği bir
şey dahi olsa yapamayacağını düşünüp ben yapamam zaten diyor. Daha sonra o
çocuğun zaten gayreti ve öğrenme çabası bitiyor. Bizim toplumumuzun ortası yok.
Ya benim çocuğum yapamaz diye düşünüyoruz ya da şunun çocuğu bunu yapıyor benim
çocuğum da yapar diye kıyaslamaya gidiyoruz. Pandemi dönemi bu durumların aile
içerisinde daha sık görülmesine neden oldu" cümleleriyle devam etti.
Aileyi Oluşturan Bireydir
Küçükgöz, "Toplumu
oluşturan temel yapı ailedir, aileyi oluşturan ise bireydir. Toplum ne kadar
yanlış olursa olsun toplumu değiştirecek kıvılcım ailede başlar. Özel
gereksinimli bireyler dışarı çıkıp sosyal hayata karıştığında insanlar onlara
farklı gözle bakabilir ancak aileler buna müsaade etmemeli. Yani benim çocuğum
da bir farklılık yok ona acımanıza gerek yok mesajı verebilmeli. Herkesin
başarabildiği şeyleri benim çocuğum da başarabilir diyebilmeli. Özel
gereksinimli bireylerin yapamadıklarından ziyade yapabildikleri ön plana
çıkarılmalı. Aile özel gereksinimli çocuklara fırsat verebilmeli. Aileler, özel
gereksinimli çocukların yapabildiği, olumlu kazanım gösterebildiği yönlerini ön
plana çıkarmalı. Son olarak özel gereksinimli bireyleri toplumumuzun bir
parçası yapmamız gerekiyor. Özel gereksinimli çocukların yapabildikleriyle bu
toplumun bir parçası olduğunu göstermeliyiz" ifadelerini kullandı.