Haber Türk TV'de, Fatih Türkmenloğlu'nun
sunduğu ve Gaziantep'in konu edildiği Senin Şehrin' programına konuk olan Konukoğlu,
programda tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi başta olmak üzere,
iş ve aile hayatıyla ilgili yöneltilen soruları yanıtladı.
Koronavirüs salgınının hayatın her alanını
olduğu gibi tüm iş akışını değiştirdiğine dikkat çeken Konukoğlu, "Artık eskiye
dönüşü unutmalıyız. O defter kapandı. Normalleşme başladı' denildiğinde de
artık yeni normali, yani bugünkü gibi yaşayacağız" ifadelerini kullandı.
Konukoğlu, "Normalleşme dediğimizde pandemi
öncesi dönemden çok farklı bir normal yaşayacağımızı bilmeliyiz. Normalleşme
dendiğinde eski günleri aklımıza dahi getirmemeliyiz. Milattan Önce (MÖ),
Milattan Sonra (MS) tarihlemesinin yerini Pandemiden Önce (PÖ) Pandemiden Sonra
(PS) tarihlemesi alacak" diye konuştu.
GAZİANTEP YAŞANACAK BİR ŞEHİR
Gaziantep'te yaşamanın özel ve farklı bir
duygu olduğunu vurgulayan Konukoğlu, "Gaziantep insanı misafirperverdir.
Gastronomi şehriyiz, çok zengin bir mutfağımız var. Zaman zaman soruyorlar;neden
İstanbul'da değil de Gaziantep'te yaşıyorsun diye. Gaziantep'te doğdum burada
büyüdüm. Arkadaşlarım, dostlarım burada ve ilk yatırımımızı Gaziantep'e
yapıyoruz. Gaziantep yaşanacak şehir" ifadelerine yer verdi.
''Tekstilin ve dokumacıların merkezi olan
Şehreküstü semtinde doğdum. Şehreküstü o dönemde tekstilcilerin ve
dokumacıların merkeziydi" diyen Konukoğlu, çocukluk yıllarına ilişkin şunları paylaştı:
"Karşılıklı hayatlı (avlulu) evlerimiz vardı.
Bir tarafında dedemiz, bir tarafında amcalarım aynı avlunun içerisinde 10- 15
torun hep bir arada büyüdük.Şehreküstü'de yaşadık. Mahallede sokağa çıkar oynardık.Bu
zamandaki gibi oyuncaklar, teknolojik oyunlar da yoktu. Bezden bebek
yaparlardı, portakal sandığından araba yapardık. O şekilde büyüdük. O günlerde
mutluyduk. Şu an da mutluyuz ama o dönemdeki neşe, mutluluk ve kanaatkarlık
kalmadı.
O dönemde alışveriş yaptığınızda esnaf bereket
versin' derdi. Şimdibereket versin' diyen esnaf kalmadı. Herkeste bir
kanaatkarlık vardı. Günümüzde kanaatkarlık bitti herkes bir an evvel üste çıkma
hesapları yapıyor. Bir durup sonra bir daha atılım yapayım diyen de kalmadı.
Türkiye'de çok şey değişti. Biz ocağı gördük, ocaklıkta yemek pişer bütün aile
orada yerdik. Sonra gaz ocağı çıktı gaz ocağını gördük. Bunun hepsini kademe
kademe gördük.
Türkiye'de çok şey değişti. Bazı ülkelere
gittiğimiz zaman aslında Türkiye'nin nereye geldiğini görüyoruz. İster istemez ailece
yaşamanın birbirine desteği oluyor. Birine herhangi bir şey olduğu zaman bir
araya gelip fikir birliği yaparak çözüm üretiyorsunuz."
AİLE BAĞLARIMIZ GÜÇLÜ
Aile bağlarının güçlü olduğununaltını çizen
ve geleneklere bağlılığın ailelerde ve ülkede birlik ve beraberliği
pekiştirdiğini anlatan Konukoğlu, şöyle devam etti:
"SANKO Holding'te Yönetim Kurulu Başkanlığı
görevinden ayrıldım, benden sonra görevi üstlenen kardeşim Zeki Bey de ayrıldı.
Yönetim kurulu başkanlığı görevini kardeşim Adil Bey sürdürüyor. Yine
toplantılara katılıyoruz ama günlük işlere bakmıyoruz.
Geleneklerimize bağlıyız. İki yaş küçüğümüz
dahi yanına geldiğibüyüğünün elini öpmeden oturmaz. Ailemizin tamamında bu
geleneğimiz uygulanır. Ne zaman bir araya gelsek bir yaş dahi küçük olsa
geldiği zaman hemen ayağa kalkılır. Böyle gördük. Dedemizin zamanında ayağımızı
ayak üstüne atıp oturmamız mümkün değildi. Bir odada yaşadık. Herkesin odası birdi.
Şimdi üç odalı eve eşya sığdıran kalmadı.
Tasarrufu unuttuk. İsraf önlememiz gerekiyor.
İnşallah en kısa sürede bunun bilincine varacağız.Dedemin en önemli nasihati, oğlum
var olduğu zaman varlığınızı, yok olduğu zaman da yokluğunuzu hissettirmeyin,
daima orta kanaat gidin' olmuştur. Rahmetli dedemiz,hayatta iyi gün de var,
kötü gün de var. Ortada gidersen hiçbir zaman rezil olmazsın diye öğütte
bulunurdu."
İŞİN HİLESİ DÜRÜSTLÜKTÜR
Babası Sani Bey'in bıraktığı en önemli mirasın
"İşin Hilesi Dürüstlüktür" prensibi olduğuna işaret eden şu değerlendirmeyi
yaptı:
"Rahmetli babam, eğer sen dürüst olursan her
zaman para kazanırsın. Diğer türlü sel suyu gibi parayı bir anda kazanırsın ama
bir anda gelir geçer.Sattığın ürünün arkasında duracaksın. Ürün arızalandığı
zaman onu alacaksın. Dürüst olur ve satışta her zaman orta noktayı bulursan
kazanırsın' derdi. Paranız var, itibarınız yok. Bir ürün almaya gittiğinizde
mal sahibi parayı ver sonra malı teslim edeyim der. Çünkü itibarınız yok. Tüccarsınız,
paranız yok ama itibarınız var ise mal almaya gittiğinizde adam senin sözüne
güveniyorsa sorun yok. İtibarınız varsa paraya ihtiyacınız yoktur."
ASKERE GİDENE KADAR BABAMA FABRİKADA
BABA DEMEDİM
İşe başlangıç sürecini de anlatan duayen sanayici
Abdulkadir Konukoğlu, kendisini ve SANKO Grubunu başarıya götürecek yolcuğu
şöyle özetledi:
"Çalışmayı, zanaatı çok seviyordum. Babamın
karşı çıkmasına rağmen ortaokula başladıktan kısa süre sonra işyerinde, sanırım
1963 yılında iş hayatına atıldım. Babam Sani Bey,beni fabrikada ustaya teslim
ederken ustama bu senin çırağın, eğer benim oğlum diye ayrıcalık tanırsan sana
hakkımı helal etmem' dedi.Buna diğer çalışanlara davrandığından daha sert
davranacaksın' diye ekledi. Sonra bana döndü bundan sonra iş yaşamında baba
yok. Baba evde, iş geldiğinde patron var' diye tembihledi.
Askere gidene kadar babama fabrikada baba' demedim. Patron diyordum.Yönetim binasına gitmem de yasaktı. Yavaş yavaş yönetimde görev aldım. Biz böyle büyüdük.Her kademede çalışarak geldik. Ustalarımız hiçbir zaman bize patron çocuğu gibi davranmadı. Fabrikada normal çalışandık. Allah razı olsun. Çok şükür bu noktalara geldik. Çırak veya ustayken bu noktalara geleceğimizi hayal bile edemezdim. Sanayicilik 1904 yılından bu yana işimiz. Dedemin babası, dedem, babam, bizler ve çocuklarımız tekstil sektörünün içerisindeyiz."