Küresel Migren ve Ağrı Derneği tarafından, Lilly`nin desteğiyle hazırlanan Türkiye Migren Raporu yayımlandı. Rapor,hayatı dolu dolu yaşamayı engelleyen ciddi bir nörolojik hastalık olan migrenin, hastaların yaşam kalitlerini ciddi oranda olumsuz etkilerke
Küresel
Migren ve Ağrı Derneği tarafından,Lilly'nindesteğiyle hazırlanan Türkiye Migren
Raporu yayımlandı. Sıklığı ve şiddetiyle yaşam kalitesini ciddi derecede
olumsuz etkileyen bir baş ağrısı tipi olan migren, hastaların yaşam
kalitelerini olumsuz etkilerken, ülke ekonomisi üzerinde ciddi bir yük
oluşturuyor. Hekim, hasta, hasta yakını ve toplum perspektifinden migrene
ilişkin genel durum, farkındalık düzeyi ve güncel ihtiyaçları ortaya koyan
Türkiye Migren Raporu, migrenin ekonomik yükünü de gözler önüne seriyor. Hastalık
farkındalığı araştırması ve migren hastalık maliyet çalışması olmak üzere iki
bölümden oluşan Türkiye Migren Raporu, toplumda migren ve migren tedavisine
yönelik farkındalık düzeyini artırma ve migrenin ekonomik yükünü ortaya koymahedefiyle
hazırlandı.
"Migren,
üretkenlik dönemindeki nüfusta en fazla engelliliğeyol açan hastalık"
Raporla
ilgili açıklamalarda bulunan Küresel Migren ve Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr.
Aynur Özge, şu görüşleri paylaştı: "Migren bir baş ağrısı tipi olmakla
birlikte, baş ağrısından öte belirtiler ve eşlik eden yansımalarıyla özellikle
üretkenlik döneminde olan 50 yaş altı toplumda 369 kronik hastalık arasında en
fazla engelliliğeyol açan hastalık olarak kabulediliyor. Ülkemizde migren
sıklığına ilişkingüvenilir çalışmalarbulunmakla birlikte,migrenin sosyoekonomik
yükü konusunda daha kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyuluyor. Küresel Migren ve Ağrı Derneği olarak, migren ve ağrı konusunda
farkındalık odaklı çalışmalarımıza önemli bir mihenk taşı olacağına inandığımızTürkiye
Migren Raporu ile ülkemizde migren algısına, tanısına ve rasyonel tedavisine
ait güncel durumu paylaşmanın yanı sıra migrenin ekonomik yükünü de net
rakamlarla ortaya koymayı hedefledik."
Toplumun yüzde 83'ü migren ile genel baş ağrısı farkını bilmiyor
Türkiye'de migren farkındalığına ilişkin bilgiler verenKüresel Migren ve
Ağrı Derneği Başkan YardımcısıProf. Dr. Derya Uludüz, şunları dile getirdi: "Raporda
yer alan hastalık farkındalığı araştırmasına katılanlara göre, Türkiye
genelinde migren hastalığının bilinirliği yüzde 25 düzeyinde. Migren tedavisine
yönelik bilinirlik oranı ise yüzde 14 olarak ölçülüyor. Genel baş ağrısı ile
migren arasında fark toplumun yüzde 83'ü tarafından bilinmezken, toplumun %11'i
şiddetli ağrılar sıralamasında migreni ilk sırada belirtiyor. Hastaların
neredeyse %90'ı uyku düzeni ve stresli iş hayatının migren atakları üzerinde
etksi olduğunu ifade ederken, %50'den fazlası ise migrenin iş ve okul hayatında
ciddi etkileri olduğunu bildiriyor. Araştırmaya katılan hekimlerin %33'ü ise,
Türkiye'de migren konusunda düşük farkındalığın, çoğu migren hastasının teşhis
ve tedavisini geciktirdiğini ve hatta engellediğini düşünüyor. Tüm bu veriler
migrenin bir baş ağrısından çok daha öte sonuçlar yaratabileceğini ortaya
koyuyor. Migrene karşı toplumsal farkındalığımızın yükselmesi, bu doğrultuda
ülkemizin genel sağlığı açısından da kritik önem taşıyor."
Migrenin hasta başı doğrudan tıbbi maliyeti 3 bin TL'nin üzerinde,
Türkiye'deki toplam ekonomik yükü ise yaklaşık 27,9 milyar TL
Küresel Migren ve Ağrı Derneği Genel SekreteriProf. Dr. Saime Füsun Mayda
Domaç,migren hastalığının ekonomik boyutlarına dikkat çekti: "Ülkemizde migren
prevalansı yüzde 16,4 olarak hesaplanıyor. Araştırmamızın verilerine göre
migren için ortalama hasta başı doğrudan tıbbi maliyet 3.063,60 Türk Lirası
tutarında. Tanı ve tedavi alan tüm migren hastaları için toplam yıllık doğrudan
tıbbi ve tıbbi olmayan maliyetler 21,4
milyar TL, dolaylı tıbbi ve tıbbi olmayan maliyetler 6,5 milyar TL olarak
hesaplanmaktadır. Tanı ve tedavi alan hasta sayısı üzerinden toplam maliyet
hesaplandığında ise toplam migren hastalık maliyetinin yaklaşık 27,9 milyar
TL olduğunu görüyoruz. Ülkemizde migrene yönelik toplumsal farkındalığın ve yenilikçi
tedavilere erişimin artmasıyla birlikte migrenin gerek ülke ekonomimiz gerekse
sosyal güvenlik sistemimiz üzerindeki ekonomik yükü azaltılabilir."
Türkiye Migren Raporu'ndan öne çıkan diğer kilit bulgular şöyle
sıralanıyor:
·
Hastaların sadece yüzde 19'u atak
önleyici tedavi kullanıyor ve ancak beş kişiden biri bu konuda hekime gitmeye
devam ediyor.
·
Migrende hastaların üçte birinden
fazlasına ağrı önleyici tedavi tavsiye edilirken, hastaların sadece belli bir
kısmı bu tedaviye yeterli süre devam ediyor.
·
Hekimler migren konusunda Türkiye'de en
güvenilir bilgi kaynağı olarak görülmekle birlikte, kendilerinden tıbbi tedavi
dışında psikolojik destek dahil her alana müdahil olmaları bekleniyor.
·
Hasta yakınlarının en önemli katkısının,
ataklar sırasında hastaya sakin kalacağı, uyaran kısıtlaması olan ortam
yaratmak olduğu ortaya konuluyor.
·
Hastaların ve hekimlerin yarıdan fazlası migren
konusunda daha etkili bir tedavi arayışında.
·
Hastalar ilaç dışı tedavi seçenekleri ve
ağrı günlüğü gibi takip uygulamaları konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç
duyuyor.
·
Hekimler migren hastalığının Türkiye'de önemli derecede iş gücü ve
üretkenlikkaybına sebep olduğunu belirtiyor.