9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in özel doktorluğunu ve Başdanışmanlığını yapan, Süleyman Demirel'in manevi kızı, Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Süleyman Demirel'in ebediyete intikalinin 6. Yıldönümü için bir mesaj yayımladı.
Milletvekili Dr. Aylin Cesur, mesajında
Cumhuriyet'in ilk yılında doğan Süleyman
Demirel'in İslamköy'den Çankaya'ya uzanan hikayesinden, Türkiye'ye
sunduğu sayısız hizmetlerine; neden Büyük Devlet Adamı
olduğuna, Türkiye sevdasına, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e bağlılığına
kadar pek çok konuya değindi. 20 sene boyunca Cumhurbaşkanı
Demirel'in her an yanında olan ve vefatından sonra Türk Milleti tarafından
Demirel'in Manevi Kızı ünvanı verilen Dr. Aylin Cesur'un tarihi
belge niteliğindeki Demirel Anma mesajı:
Türkiye'nin
Babası, Türkiye Sevdalısı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Aziz
Hatırası Önünde İhtiramla Eğiliyor Kendisini
Rahmetle, Minnetle Anıyorum ve Özlüyorum
17 Haziran, Türkiye Cumhuriyeti'nin 9.
Cumhurbaşkanı, Nam-ı diğer Türkiye'nin BABA'sı, Büyük Siyaset ve Devlet
Adamı Süleyman Demirel'in ebediyete intikalinin 6. Yıldönümüdür.
Süleyman Demirel; demokrasi ve kalkınmanın
kahramanıdır ve yaptığı her dönemde, siyasette de tartışmasız lider ve
duayendir. Bir ömre değil, bin ömre sığacak kadar çok hizmetle ve eserle dolu
ömrünü, neye adadığının bilinmesi, tarihe karşı büyük bir sorumluluktur.
1
Kasım 1924'de İslamköy'de doğdu. Cumhuriyet'in ilanından 1 yıl
sonra. 13 milyondan oluşan ve bütün sanayi ihtiyaçlarını ithal eden, tarıma
dayalı bir toplum ve kişi başına düşen geliri yıllık 50 dolar olan bir
Türkiye vardı.
Demirel'in hikayesi,
sadece İslamköy'denÇankaya'ya giden bir uzun ince yolun hikayesi değildir.
Bu hikaye aynı zamanda, Cumhuriyet'in kalkınma, medenileşme
mücadelesinin ve Türk Milleti'nin benlik arayışının hikayesidir.
Sayın Cumhurbaşkanı'mız bir
gün, İslamköy`deki baba evini gezdirirken, bir kerpiç odada dedi ki;
''Ben, bu odada kardeşlerimle yaşadım.
Elektrik yoktu. Gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokula
gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Eğer bana
Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız, Cumhuriyet benim işte! İslamköy`den çıkmış
bir köylü çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet`tir" Her fırsatta bunun
altını çizdi ve Büyük Atatürk'e bağlılığını ifade etti.
Kendisini siyasete iten Türk köylüsünün ve
halkının o dönemdeki yoksulluğu ve çaresizliği idi. Memleketin büyük bölümünde
içecek su yakacak ışık yoktu. Meslek seçimi de, milyonları çatlamış
toprakla mavi gökyüzü arasında sıkışmış kaderinden kurtarma kavgasına katkıda
bulunma amacıyla oldu ve bugün dünyada nam salan dev eserlere imza attı.
Göreve başladığı yıllarda Türkiye'nin 35
bin köyünün sadece 13'ünde elektrik olan bir Türkiye. Bir yerden bir yere
gidilemeyen ve gidilmesine aslında ihtiyacı olmayan bir Türkiye.
Demirel'in Rüyası "Büyük Türkiye" idi.
Köyden gelen ve halkın ıstırabını iyi bilen biri olarak, 1965
seçimlerinde "vatan için el ele" diyerek yola çıktı. Halkın karşısına
"kavgada, dövüşte fayda yoktur. Gelin Türkiye'yi iyi günlere götürelim. Aş
bulalım, ekmek bulalım. Türkiye'yi imar ve inşa edelim. Türkiye'yi
kalkındıralım. Çağdaş ülkeler seviyesine getirelim. Ne mi yapalım? Avrupa'yı
Asya'ya bağlayalım. Boğaz Köprüsü'nü yapalım. Ne mi yapalım? Dicle ve Fırat'ın
üzerine Keban Barajı'nı yapalım ve Türkiye'ye elektrik bulalım. Elektrik ile
fabrikalar kuralım. Fabrikalarda çocuklarımıza iş bulalım. Okul yapalım. Okumamış
insan kalmasın Türkiye'de. Ve geleceğe yürüyelim" diye çıktı. "Büyük Türkiye"
hamlesinin gayreti yurt topraklarında verilecekti. "Bilgi konacak, demir
konacak, çimento konacak ve en önemlisi bu güzel topraklara sevda konacak"
dediği topraklara hepsini koydu. Ne yapmaya kalkışsa, bir karşı çıkan oldu.
Para yok, para bulacaksınız, buldu; Proje yok-bulacaksınız; buldu; mühendis
yok-bulacaksınız; buldu..
Barajlar geldi artarda. Seyhan Barajı, bir
ömrüm daha olsa bir daha veririm dediği büyük eseri GAP. Dünyanın incisi dediği
Atatürk Barajı. Birecik Barajı ve Karkamış Barajı. Dağları değil çağları
deldiği Urfa Tüneli.
Ve sanayileşme.. Kendisinin
deyişiyle iğneden ipliğe her şeyi satın alan bir ülkeden, kendine yetecek inşa
gücü ve sanayi tesisi ile ve eğitim kurumu olan bir Türkiye!
2000'e gelindiğinde Türkiye 80 milyona
varan nüfusu ile tüm sanayi ürünlerini ithal eden bir ülkeden, bir sanayi
toplumuna dönüşmüştür ve her alanda dev atılımlar gerçekleştirmiş bir dünya
devletidir.
Cumhuriyetin en büyük işinin eğitim
olduğuna inandı. Okulsuz köy, orta okulsuz kasaba ve lisesiz ilçe kalmasın. İlk
hedef buydu. Cumhuriyetin en güzel eseri saydığı "üniversiteyi her yere
götürelim". Asıl hedefi de bu oldu. Ve 104 üniversitenin kurulmasına,
gelişmesine imza attı.
Ülkenin hür olması lazımdı. Hür devlet, hür
toplum ile mümkündü. İnsanların hür olması ise eğitim ile mümkündü. Eğitim
hizmetlerinin en başında tuttu. Hür üniversite demokrasinin en önemli
kurumlarındandı.
Demirel'e göre adaletin işlemesi lazımdı,
kurumların işlemesi lazımdı ve anayasanın işlemesi lazımdı. Pozitif hukuka
dayanan ve batının kanunlarını esas alan devlet. Cebinde taşıdığı anayasasını,
yine hep yanında taşıdığı Kuran gibi muhafaza etti. Hukukun üstünlüğüne inandı
ve her daim bunu dile getirdi.
Devlet kavramını ve onun zedelenmemesini
çok önemsedi. Ona göre; "Devlet, halkın devletidir, üstün irade ve her türlü
yönetim yetkisinin kaynağı millet iradesidir. Derdi ki; "Hükümetler şapka
gibidir, devlet baş gibidir. Şapka eskiyince yenisini alır takarsınız ama başı
yıpratırsanız yenisini bulamazsınız. Devleti zedelemeyin."
Kıbrıs'a, Türk Dünyası'na, Balkanlara,
Amerika'dan Orta Doğu ve Rusya'ya uzanan iyi ve artan ilişkiler ve bir ömür
inandığı davalarından biri Avrupa Birliği üyeliği..
Ve; ülkenin her köşesini ve kişisini
kucaklayan bir Cumhurbaşkanlığı..
Son nefesine kadar; "Kalkınmış,
Demokrat, Büyük Türkiye'yi" hedeflemiştir. Başarılarla ve mücadeleyle
dolu öyküsünde, bu gün çok önemsediğim ve özellikle umudunu yitiren
pırıl pırıl gençlerimizle paylaşmak istediğim çizdiği yol şudur:
"Pek çok ülke gibi Türkiye`nin de önemli
sorunları bulunmaktadır. Hiçbir zaman sorunlarımızı küçümseyemeyiz. Yorgunluğa,
bıkkınlığa, karamsarlığa gerek yoktur. Şevkimiz, kararlılığımız, kendimize
güvenimiz bize yetecektir.
Türkiye, neye sahip olduğunun değerini iyi
bilmeli ve sorunlar ne kadar büyük ve ciddî de olsa, devletten, rejimden,
kendisinden güvensizliğe düşmeden, sorunlarını demokratik zeminlerde çözmenin
yollarını aramalıdır.
Türkiye, demokrasi ve insan hakları idealine
ve prensiplerine içtenlikle bağlıdır. Bu, kimseyi memnun etmek için değil,
kendi vatandaşlarını mutlu etmek içindir.
Bu ülkenin doğulusu ve batılısı, kuzeylisi
ve güneylisi ile tüm bireyleri kardeştir. Bu kardeşlik bozulmamalıdır.
Türkiye, dünya ile kucaklaşabilecek şekilde
ekonomisini geliştirmeli ve teknolojinin gerisinde kalmamalıdır. Türkiye,
kalkınmasını sürdürebilmeli; demokrasi ve kalkınma bayrağını hiçbir zaman
elinden bırakmamalıdır."
Bu duygularla, adını tarihe altın harflerle
yazdıran Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Aziz
Hatırası önünde ihtiramla eğiliyor, büyük kaybının 6. Yıldönümünde kendisini
Rahmetle, minnetle anıyorum ve özlüyorum.
Dr. Aylin Cesur - Isparta Milletvekili