Edirne İş İnsanları Derneği ve Ekonomi Gazetecileri Derneği işbirliğinde Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor etkinlikleri kapsamında, Saros Ekonomisi Zirvesi'nin ikincisi Enez'de düzenlendi. Düzenlenen zirvede Saros Bölgesi'nin tarım, turizm ve ekonomi alanlarınd
Enez Kaymakamı Şükrü Alperen Göktaş, Keşan Belediye Başkanı
Mustafa Helvacıoğlu, Enez Belediye Başkanı Özkan Günenç, Edirne Ticaret Sanayi
Odası Başkanı Recep Zıpkınkurt, Edirne İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu
Hakan İnci, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri, basın mensupları ve katılımcıların
bulunduğu 2. Saros Ekonomi Zirvesi'nde tarım paneli ekonomi yazarı gazeteci
Çetin Ünsalan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinliğin
açılış konuşmasını gerçekleştiren Edirne İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu
Hakan İnci, 2'incisi gerçekleştirilen Saros Ekonomi Zirvesi'ni geleneksel hale
getirmeyi hedeflediklerini ifade etti. İnci konuşmasında; " Edirne İş İnsanları
Derneği olarak 2.Saros Ekonomini Zirvesi'ni gerçekleştiriyoruz. Toplantımızın
tarım ve turizm olmak üzere iki amacı var. Bunlarla ilgili analiz yapacağız.
Düzenlediğimiz toplantıları geleneksel hale getirmek istiyoruz. İki yıl sonra
toplantıyı gerçekleştirmek için dernek olarak düzenlediğimiz kurulda tavsiye
kararı almayı düşünüyoruz. Şuanda Edirne İş İnsanları Derneği olarak bu
toplantıyı organize ediyoruz ama başta Enez Kaymakamımıza, Keşan ve Enez
Belediye Başkanlarımıza teşekkürlerimizi sunuyorum. Bu işler bir kişinin
çalışmasıyla değil birlikte hareket edersek daha yararlı oluyor" ifadelerine
yer verdi.
"SONRAKİ NESİLLERE
DAHA DÜZENLİ ENEZ BIRAKMAK"
Enez'in turizm alanında hızlı adımlar attığını ifade eden
Enez Belediye Başkanı Özkan Günenç ise, kontrolsüz büyümeye karşı olduklarını
söyledi. Günenç; "Enez şuanda turizm alanında çok hızlı gelişim sağlamakta. Bu
bizi hem mutlu ediyor hem de bizlerde endişeler oluşturuyor. Biz Enez'in
kontrolsüz büyümesine çok karşıyız. Bizden sonraki nesillere daha düzenli Enez
bırakmak düşüncesiyle buradaki çalışmalarımıza devam ediyoruz. Merkezi
hükümetten de en büyük beklentimiz, yıllardır süregelen Enez-Keşan yolu
problemimiz var, bu problemin bir an önce çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz.
Edirne Valimiz Ekrem Canalp'in önderliğinde yapılan Enez Gümrük Kapısı ilk defa
Edirne'de deniz gümrük kapısı olarak yapılıyor. Enez Gümrük Kapısı, Enez'in
gelişmesinde ciddi yer teşkil edecek. Açıldığı gün Enez turizminin çok daha
hızlanacağını düşüyoruz" şeklinde konuştu.
"KEŞAN-ENEZ BİR
BÜTÜNDÜR"
2.Saros Ekonomi Zirvesi'ne katılan Keşan Belediye Başkanı
Mustafa Helvacıoğlu, yaptığı konuşmada Keşan'ın eksikliklerini tamamlamak için
taşın altına elini koyduğunu belirtti. Helvacıoğlu; "Güney Edirne'nin Hamzadere Bölgesi adı altında Enez, İpsala,
Keşan bölgesiyle buluştuğu bir yerdeyiz. 70 km uzunluğunda sahilimiz var. Otel
ve yatak sayımız düşük, altyapımız çok eksik. Enez-Keşan yoluna ihtiyacımız
var. 2022 yılı yatırım planına aldırmak için çalışmalarımız sürüyor,
başaracağız. Gümrüğümüz hayırlı olacak daha verimli olması yetmeyecek oranın
çalıştırılması da çok önemli. Yapmak kadar sürdürebilirlik de çok önemli.
Yönetici olmak yetmiyor, çalışkan, üretken, enerji dolu insanlara da
ihtiyacımız var. Allah hepimize bir ortak akıl vermiş, bunun sonucunda çok
çalışmamız gerekiyor. Kırk ülke gezdim, Keşan niye böyle dedim ve taşın altına
elimi koydum. Siyasetle geldim ama siyaseti bir kenara bıraktım. Sokakta
adalet, sokakta eşitlik olmak zorundaydı. Asfalt belediyeciliğini bıraktık. Her
türlü belediyeciliği yapmaya çalıştık. Kimseye rakip partiden demedim hep
beraber Edirne bizim, ülke bizim dedik. Hep beraber çalışmaya büyümeye ant
içtik, gönül verdik. Ben Keşan'ı çok seviyorum çünkü Keşan'da çok sevdiklerim
var. Şu, bu partili diye bakmayıp hep beraber çalışacağız. Bugün burada
olmaktan mutluluk duyuyorum. Keşan-Enez bir bütündür" ifadelerine yer verdi.
"BU BÖLGENİN ÇOK
FAZLA POTANSİYELİ VAR"
Birlik ve beraberlik vurgusu da yapan Helvacıoğlu; "Bölgenin
ve Saros Körfezi'nin daha güzel yarınlara kavuşması için her konuda elele
vermek gerektiğimize inanıyorum. Bölgenin sadece turizm değil tarım ve ticaret
alanında da gelişmelere sahne olacağına inanıyorum. Dijital döneme de hazırlık
yapmamız gerekiyor. İstihdamda, gelişmede, küresel ısınmada hesaplar yapmamız
gerekiyor. Bizler bu bölgeyi gerek bölgesel anlamda, gerekse ticaret, turizm,
tarım alanında kalkındırmak için beraberliğimizi daha da arttırmamız
gerektiğine inanıyorum. Bu bölgenin çok fazla potansiyeli var. Allah bize
coğrafya vermiş, yok yok. Tarım, ticaret, turizm, yurtdışı yakınlığı vs. herşey
var. Bunların hepsi birer fırsattır. Bunları değerlendirmeliyiz. Saros
Körfezi'nde gümrükten tutun da altyapıya kadar ihtiyacı var. Saros'da bir
doğalgaz hattı yapılıyor. Ama bu korkulan bir iş olmayacak, kimsenin endişesi
olmasın. Saros'da balık üretiminden, spor tesisine kadar 12 ay 24 saat
çalışabilecek bir potansiyel var. Doğalgaz geldiğinde buranın çekim gücü
artacak. Yollar yapılınca daha da hızlanacak. Yollarımızı zenginleştireceğiz,
turizme kavuşacağız" diye konuştu.
"BÜROKRASİ DAHA FAZLA
İLGİ GÖSTERMELİ"
Bürokrasinin her yere yetişemediğini söyleyen Keşan Belediye
Başkanı Mustafa Helvacıoğlu; konuşmasında; "Edirne'nin hızlı treni, markaları,
ciğeri, peyniri, Saros'un güzellikleri, çevresi, kirazı, İpsala'nın pirincini
fırsata çevirmeliyiz. Markalaşmaya önem vermeliyiz. Bir ürüne etiket koyulunca
fiyat iki kat artıyor. Gıda enflasyonu var dünyada. Bunu göz önünde
bulundurarak balıktan, pirince kadar her türlü alternatif ürünlere geçmemiz,
tarıma yönelmemiz gerekiyor. Sayın Valimiz yetemiyor, bürokrasinin de bu
konulara önem vermesi gerekiyor. Bürokrasi daha fazla ilgi göstermeli.
Kızamıyorum da bir şey de diyemiyorum. 190 kilometre Edirne. Coğrafi olarak da
uzak. Yani mesai saati içinde gelse 11'de buraya geliyor. Verimli olamıyor.
Bürokratlarımızın başka formül bulması lazım. Valimizin kaymakamlara daha yetkisel
görevleri artırması lazım. Ya da kendisini davet ederek 3 gün burada
konaklaması lazım. Bu sitem değil, o bizim ağabeyimiz. Ben hükümet partisinin
bir temsilciyim. Neler söyleyebiliyorum. Kötü demiyorum ama eksiklerimizi
tamamlamak niyetine söylüyorum. 70 kilometre sahilimizin ciddi eksikleri var.
Bir kere alan yönetimi yok. Çöplerimizi ayrı ayrı topluyoruz. Özkan kardeşim
çöplere yetişemiyor, ben kanalizasyona yetemiyorum. Saros'da alan yönetiminin
tek olması lazım. Saros'da bir tek yönetim olmayacaksa biz alan yönetiminde bir
yönetim kurulu oluşturmalıyız. Aynı anda yürümemiz lazım. Rozetler ikinci
seçime kadar çıkar. Birlik, beraberlik içinde gelen misafirlere bütünlüğümüzü
göstermemiz lazım. Dünyada köyler, markalar yarışıyor. Böyle konuşarak bu işler
olmaz, icraatın zamanı geçti. O yüzden taşın altına elimi koydum. İş insanının
yeri burada çok önemli. Çok zengin bir bölgemiz var. Balığından, balından,
dalış turizmine kadar birçok zengini var. Eksikliklerimizi tamamlamak için
buradayız. 70 km'lik sahilimizin ciddi eksiklikleri var. Saros'un bugünkü
sorunlarından biri de alan yönetiminin tek olmamasından kaynaklıdır. Yani Saros
Belediyesi olmayacaksa bizim Keşan, Enez Belediyesi, Valiliğimiz,
muhtarlarımız, derneklerimiz, İl Özel İdaremiz, ticaret odaları olarak alan
yönetiminde yönetim kurulu oluşturmamız lazım. Aynı anda beraber yürümemiz
lazım. Gelen misafirlere bütünlüğümüzü göstermemiz lazım. İcraatın zamanı geçti
taşın altına elimizi koymalıyız. Çok zengin bir bölgemiz var, sorunlarımız da
var. Bölgenin incisi Saros'u dağınık yapısından kurtarmamız gerekiyor" diyerek
alan yönetimine değindi.
"BURANIN İNSANI
MEŞHUR'"
Enez Kaymakamı Şükrü Alperen Göktaş, bölgedeki insanların ve
bürokratların mevzu bahis Edirne olunca bir masada toplanabildiklerini
vurgulayarak gözlemlerini anlattı. Göktaş; "Ben Karadenizliyim ve memleketime
gittiğim zaman Enez'in nesi meşhur?' diye soranlara tüm samimiyetimle İnsanı
meşhur' diyorum. Bizim çeltiğimiz, Gala Gölümüz, plajlarımız, türbemiz var
tarım, turizm, ekonomi alanında çok zenginiz. Bunu Gaziantep'te, Kayseri'de de
görüyorsunuz. Ama insanı meşhur kavramı gerçekten altının doldurulması gereken
bir kavram. Ben Trakya'da bunu gördüm. Mevzu bahis Edirne, Enez, Saros'un
kalkınması olunca herkes bir masa etrafında toplanabiliyor. Ayrıca bu bölgede
görev yapmaktan onur duyuyorum" dedi.
Edirne'nin kendi kendine yetebilmesi için önemli adımlar
attıklarını söyleyen Göktaş; "Edirne'mizin diğer bir şansı da Edirne Valimiz
Ekrem Canalp'tir. Çünkü Valimiz yaptığı ilk toplantıda biz kaymakamlara,
Arkadaşlar, ben de genç bir kaymakamdım. Sizden tek ricam lütfen sorumluluk
alın, çalışın, hata yapmaktan korkmayın' şeklinde öğütü oldu. Çalışan insan
hata yapar, bir insan hata yapmıyorsa, çalışmıyordur. Özellik Edirne olarak
kendi kendine yetebilen bir şehir olabilme yönünde çok önemli adımlar attık.
Gümrük kapımız şuanda inşaat aşamasında ve yaklaşık maliyeti 8 milyon
civarında. 8 Milyon TL, Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli bir para değil
belki ama geçmiş olduğumuz ekonomik skaladan dolayı Ankara'dan 1 TL bile
almadan, biz Edirne'de yerel kaynaklarımızla bu projeyi hayata geçiriyoruz"
diyerek gerçekleştirilen projelerden bahsetti.
"YETKİLER, YEREL
BELEDİYELERE VERİLSİN"
İl Özel İdarelerinin kapatılması durumunda yetkilerin yerel yönetimlere
verilmesi gerektiğini de vurgulayan Kaymakam Göktaş; "Bazı şehirlerde il özel
idareleri kaldırıldı. Örneğin, bunlardan birisi Muğla'dır. Bu, yanlış
anlaşılmasın, siyasi bir konuşma değil, genç bir bürokratın genç bir bakışı
diyelim. Yarın bir gün belki Edirne de büyük şehre ya da bütün şehre geçecek.
Yetkiler, Edirne Büyükşehir Başkanlığı'na verilecek. Tüm samimiyetimle, sokakta
bir vatandaş olarak soruyorum. Vatandaşımız bize bazen diyor ki 10 metrekare
taş istiyorum diyor. Biz bunu, belediyeler ve kaymakamlar olarak karşılamaya
çalışıyoruz. Şimdi siz köyleri mahalle statüsüne çevirerek, Edirne
Belediyesi'nin bir mahallesi yaparsanız 180 kilometre öteden bir birimin
hizmeti buraya getirmesinin maliyeti ne olur? Eğer hukuki devrim yapılacaksa, il
özel idareleri kapatılacaksa ben şunu istirham ediyorum. Bu yetkiler, yerel
belediyelere verilsin. Keşan'ın bir mahallesine, köyüne hizmeti başkanım
götürsün. Hesabını da o versin. Kaymakamlık, valilik götürmeyecekse.
Vicdanlarınıza sesleniyorum, Edirne Belediyesi 200 kilometre ötede bir mahalli
birime hizmet götüremez. Siyaseten de rasyonel bir karar değil. Ben Edirne
Belediye Başkanı olsam ve bu yetkilerim olsa, il ve ilçe merkezlerine önem
veririm. Sultaniçe köyümde 300 tane seçmenim var. 300 seçmen için belediye
hizmet mi getirir? Türk siyasetinin rasyonalitesini düşünün. Önümüzdeki on
yıllarda bu konu gündeme gelecektir" diyerek fikrini dile getirdi.
"TRAKYA'NIN ESAS
PROBLEMİ YAŞLI TARIM NÜFUSUDUR"
Açılış konuşmalarının ardından bölgedeki tarım sorunlarını
ve çözümlerini konuşmak üzere Trakya Üniversitesi (TÜ) Genetik ve
Biyomühendislik Bölümü Başkanı ve Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi
Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya sunum gerçekleştirdi. Kaya, ürün çeşitliliğinin
gerektiğini fakat üretici nüfusunun yaşlı olduğunu söyledi. Kaya; "Pandemide gıdanın çok önemli olduğunu
gördük. Edirne'nin tarım potansiyeli var. Avantajlarımızı çok iyi kullanmamız
lazım. Tarımsal anlamda çok daha değişik konseptlere geçmemiz lazım. Yeni ürün
çeşitleri lazım ama Trakya Bölgesi'nde 800'e yakın köy var ve bu köylerdeki en
genç insan 50 yaşında. Ürünü çeşitlendirmek demek meyve, sebze vs. üretmek
demek. Çiftçi aileleri kesinlikle çok yaşlandı. Şuanda Trakya'nın esas problemi
yaşlı tarım nüfusudur" şeklinde açıklama yaptı.
KAYA'DAN SU VURGUSU
Kurulan sanayi bölgelerinin suyu çektiğini ifade eden Kaya,
suyun önemine vurgu yaptı. Kaya; "Trakya'da yüzde 70 oranlarında işlenebilir
arazi var. Bu oran, en verimli en geniş bölge demektir. Çeltik üretiminde
aslında akan suyu ne kadar değerlendirirseniz o kadar fazla verim elde
edersiniz. Çeltiğin yüzde 70 maliyeti sudur. Ülke olarak yeraltı suları,
geleceğe bırakacağımız en değerli mirastır. Sanayi ise yer altını pompayla
çekmek demektir. Aslında sulamamamız lazım normal şartlarda. Trakya'nın 700 bin
dekar civarında sulanabilir sahası var. Su hayattır. Sebze üreteceksek su
olmadan olmaz. Sanayi, suyu ve alanları çekiyor. Artezyen açmaya izin verilmeli
ama ne kadar kullanıldığını denetlemek lazım. Çiftçinin İstersem şu tohumu
kullanırım, istersem şu kadar ekerim' dememesi lazım. Devlet aklının da Öyle
bir lüksün yok' diyebilmesi lazım. Bizim esas kaynağımız yer altı
rezervuarlarımızı dediğimiz kaynaklardır. Daha önceden 5 metreden su çıkıyordu
şuan 60 metreden elde ettik suyu. Bizim artık daha az su kullanan bitkileri
üretmemiz lazım. Ayçiçeği az su kullanılır, daha az işçilik gerektirir. Mümkün
mertebede üretim desenini değiştirmemiz lazım. Daha az su kullanan ürünler
yetiştirmemiz planları ona göre yapmamız lazım" dedi.
"DEVLET AKLININ
ÇİFTÇİYİ YÖNLENDİRMESİ LAZIM"
Devlet aklının çiftçiyi ürün çeşitliliği ve üretim modelleri
alanında yönlendirmesi gerektiğini vurgulayan Kaya; " Tarımda bir politika
uygulanacaksa ilk önce Trakya'dan bahsedilmeli. Tarım raporu bu bölgede en son
2013 yılında yapılmış. Yaklaşık 10 yıldır envanter düzenlenmemiş. Bir envanter
yok.Tarım Bakanlığı'nınoluşturduğu bir envanter mevcut. Fakat diğer yandan
devlet aklının çiftçiyi yönlendirmesi lazım. Ne kadar ne üretilmeli ortaya
konulup fiyatların da ona göre belirlenmesi gerekiyor. Örneğin, harmanda buğday
2,2 liraydı, şimdi 3 lira. Kısacası oluşturulan verilerle ne kadar hangi ürünün
üretilmesi lazım bunun belirlenmesi gerekiyor. Önemli olan bilgiyi
değerlendirmek. Çiftçinin ettiği zararı mesele edinmek lazım" diyerek çözüm
önerisinde bulundu.
"KÖYLERDE SINIR
KAVGASI VAR"
Köylerdeki sınır kavgalarına da değinen Prof. Dr. Yalçın
Kaya; "Bazı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım. Trakya topraklarının yüzde
14'ü sınırlara ve yollara gidiyor. Köylerde sınır kavgası vardır. Sınır aslında
Türkiye tarımına en büyük ihanettir. Sınır olsun ama iple, telle, kazıkla sınır
çekilsin. Bu zor bir şey değil" diyerek alışkanlıkların değiştirilmesi
konusunda da fikrini dile getirdi.
"MALİYETLERİ DÜŞÜRMEK
LAZIM"
Diğer taraftan tarımsal turizm, markalaşma ve maliyet
sorunlarını da yorumlayan Kaya; "Artık
Türkiye'de ucuz et şansımız hiç yok. Trakya'daki arazilerin yüzde 75
işlenebilirse yüzde 25'i de meradır. Ama hayvan varlığı açısından her ne kadar
en kaliteli eti üretiyorsak olsak dahayvan varlığımız da giderek düşüyor.
Edirne peynirin de esas zenginliği keçi ve koyun sütünden oluşuyor. Fakat
Edirne'de keçi ve koyun kalmadı, Ezine'ye kaptırdık. Konsept değiştirmemiz
lazım. Şuan en büyük maliyet çoban maliyetidir. Birincisi genç nüfusu buraya
getirmek için maliyetleri düşürmemiz gerekiyor, kooperatifler, birlikler
kurmamız gerekiyor. Lisanslı depoculuğa ürünleri teslim etmek, ilave ekipman
almamak lazım, havuzdan kullanmak lazım. Meraların etrafını çevirdiğiniz zaman
ucuz et yenir. Küçük çiftçi büyüdüğü zaman ekmek beş katı fiyata yenir. Aile
işletmeciliği, aile esnaflığı olacak ki bu ülke kazanacak. Holdinglere vs.
tarlaları sattırmamak için maliyetleri düşürmek lazım. Ayrıca tarımsal turizmi
de canlandırmak gerekiyor" dedi.
"ÜRETİCİ BİRLİKLERİ
AKTİF ÇALIŞTIRILMALI"