Konuşmasına
Atilla İlhan'ın "gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım" dizeleri
ile başlayan Cesur, Başkan Nebati'nin gözlerimin içinde ne görüyorsun sorusuna
gönderme yaptı ve millet gözlerinizde gördüğü zamlarınızla ağlıyor, bu da ilk
sandıkta sizin felaketiniz olacak" dedi.
Gerçek
enflasyonun yüzde 80'leri aştığını, ancak TÜİK'in kasıtlı olarak
enflasyonu yüzde %36 seviyesinde düşük açıkladığını belirten
Cesur, iktidarı memur ve emekliden hak ettikleri enflasyon
farkı zamlarını kaçırmakla eleştirdi.
Yeni
yılla birlikte yüzde 125'i bulan elektrik ve doğalgaz zamlarının 2022
yılı için açıklanan maaş zamlarının hesaplanmasında dikkate alınmadığını
söyleyen Cesur, işletmelere ve sanayiciye yapılan elektrik ve doğalgaz
zamlarının yeni zamları tetikleyeceğini söyledi ve ekledi: "Maaş zamları,
maaşlar verilmeden eridi denilen durum işte tam da budur." dedi.
2002'de
en düşük emekli maaşının asgari ücretten daha yüksek olduğuna dikkat çeken
Aylin Cesur, "Bugün krizden çökmüş 2002 Türkiye'sindeki aynı oran korunmuş
olsaydı, en düşük emekli maaşı 6000 lira olacaktı." diyerek emeklilere
yaşatılan geçim sıkıntısını anlattı. Bu zamlar doğurgan zamlar dedi.
"Ekonominin
kuralları bellidir. Her hamleniz bir yıkıma sebep oluyor. O yıkımı
engellemek için başka bir alışılmadık politika benimsiyorsunuz ve onun da başka
bir yıkımı oluyor." diyen Cesur sorularını bir bir sıraladı:
"Var
mı politikanız? Verimlilik artacak mı mesela? Katma değerli üretim
artacak mı? İthalat kalemlerimizi azaltacak ve iç yatırımı teşvik edecek ne
politikanız var? Piyasa istikrarı nasıl sağlanacak, ondan haber verin milletin
gözüne bakarak verin.
Millete
hayal satmayın artık, hakkınız yok buna. Yönünüz belli değil. Hedefler net
değil. Nereye varılmaya çalışıldığı belli değil."
İYİ
PARTİ ISPARTA MİLLETVEKİLİ DR. AYLİN CESUR'UN ASGARİ ÜCRET, EMEKLİ
MAAŞLARI VE ENFLASYON ÜZERİNE TBMM GENEL KURUL KONUŞMASININ METNİ
Sayın
Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. Yeni yıldaki bu ilk konuşmamda olumlu şeyler
bulup söylemeyi çok arzu ettim, aradım, bulamadım maalesef, o zaman bir hoşluk
olsun dedim. Atilla İlhan'ın iki dizesi ile seslenmeye karar
verdim;
"gözlerin gözlerime
değince
felaketim olurdu
ağlardım"
Atilla
İlhan'ın felaketi olan o gözlerde ne vardı bilmiyorum ama bu seneye Türkiye,
zam yağmurlarıyla girerken bir gece ansızın, milletimiz ağlıyor ve o
zamları bunca sıkıntı çeken milletin tepesine gönderenlerin ilk sandık felaketi
olacak benden söylemesi..
Siz
romantik söylemlerle gündem oluştururken kendinizce, milyonlarca
vatandaşımız aylarca sürecek bir yoksulluk fırtınası ile boğuşuyor.
Gözlerinize
bakınca ne arıyoruz biliyor musunuz? "Yoksulluğu bu ülkeye biz
getirdik, yapamadık bu işi biz" diyemese demahcup olmuş bakışlar
arıyoruz.
"Orta
sınıfı yok ettik ve ekonomiyi öyle bir hale getirdik ki, bugün çalışanların
%50'den fazlası en düşük ücret olan asgari ücreti almak
zorunda" diyemeyen gözler görüyoruz.
Avrupa'da çalışanların %10'u
asgari ücretli.
Bizde, TÜİK'e göre
bile üretici enflasyonu %79,9. Yani yılın başında bir
malı üretmek için 100 lira harcaması gerekirken, 2021 sonunda 180 lira
harcaması gerekiyor. Buna asgari ücret zamları henüz yansımadı.
Buna,
yılbaşı sürprizi sanayide tüketilen doğal gaza %50 zam yansımadı.
Sanayi
ve ticarethanelerdeki elektriğe %130'u bulan zam yansımadı.
Şunu
demek istiyorum, 2022'de daha büyük pahalılık geliyor.
Bu
neden diğer pahalılıklardan farklı? Çünki, piyasa istikrarı
kaybedildi ve her yeni zam dalgası, yeni zam doğuruyor.
Sonuç;
enflasyon kalıcıdır artık ve kronikleşmiştir.
Hani,
maaş zamları, emeklinin eline geçmeden eridi diyoruz ya, işte bu yüzden eriyor.
TÜİK'in açıkladığı
enflasyon %36, ENAG'ınenflasyonu %83.
TÜİK,
aylarca enflasyonu düşük açıkladı ki, memura, emekliye verilecek enflasyon
farkı düşük verilsin.
İnsaf
yahu, insaf. Emeklisine yarım asgari ücret veren başka bir ülke var mı?
Soru
şu; gözünüzün içine bakarak soruyorum;
"Yılbaşında yapılan
zamlar; neden memur ve emekli maaş zamları, asgari ücret zamları açıklanmadan
önce yapılmadı"
Vatandaşın elektriğine %125'e
varan zam, Doğalgazına %25 zam, vergilere %36 zam ne demek?
Ve
neden maaş zammı hesaplanırken, bu zamlar dikkate alınmadı?
Maaş
zamlarını açıkladığınız gibi, bu fiyat zamlarını da çıkıp milletin gözünün
içine bakarak açıklayın..
Hani
"maaş zamları, maaşlar verilmeden eridi" deniyor ya; yalan arkadaş, bendiyorum
ki "vatandaşın maaşına zam falan verilmedi"
Memura emekliye korka
korkaveriyorsunuz, bu cebinden alıp buna koyuyorsunuz.
Ve
gittikçe, memurumuz, emeklimiz, onca yıl boyunca prim ödeyen
ve emeklilikte huzur arayacak emektar vatandaşlarımız daha da
yoksullaşıyor.
Bakın
ne diyorum?
-2002'de
en düşük işçi emekli aylığı 257 liraydı, asgari ücret 184 liraydı.
Tam
20 yıl sonra, en düşük emekli aylığı 2500 lira, asgari ücret 4253 lira.
2002'nin
Türkiye'sinde yaşasaydı bugünkü emekliler, ellerine en az 6000 lira
geçecekti!
-Her
gün yüzde 5 fakirleştiğimiz günler yaşadık.
-Önce
yüksek kur, düşük faiz dediniz. 3 hafta sürmedi bu.
-Sonra
dolara endeksli faiz verip, rezerv satıp kuru bir miktar düşürdünüz.
Bu
son zamlarla görüyoruz ki, o da bir çare olmamış.
-Ekonomi oluk oluk kanıyor
çünkü, böyle geçici çözümler çare değil.
-Türkiye'nin
bir ekonomi savaşında olduğu doğru ama bu savaş ekonomi bilimi ile.
Ekonomi
bilimi ile savaşamazsınız. Ekonominin kuralları bellidir.
Her hamleniz bir
yıkıma sebep oluyor.
O
yıkımı engellemek için başka bir alışılmadık politika benimsiyorsunuz ve onun
da başka bir yıkımı oluyor.
Şimdi
sabır diyorsunuz ama, sabırla olacak bir şey değil bu.
Bu
vatandaş da yıllarca sabretmeye mecbur değil.
2018'de
verin yetkiyi, düzelecek dediniz düzelmedi.
2020'de
Mart, Şubat'tan iyi olacak dediniz olmadı.
2021'de
Temmuz'da ekonomi uçacaktı, uçmadı.
E
daha ne kadar sabredilecek? Ya da şöyle söyleyeyim, vatandaş size ve ekonomi
bilmezliğinize daha ne kadar tahammül edecek?
-Peki
sabırla olmaz da neyle olur?
Planla,
bilimle, doğru bir mali yönetimle olur.
Var
mı politikanız?
Verimlilik
artacak mı mesela?
Katma
değerli üretim artacak mı?
İthalat
kalemlerimizi azaltacak ve iç yatırımı teşvik edecek ne politikanız var?
Piyasa
istikrarı nasıl sağlanacak, ondan haber verin milletin gözüne bakarak.
Millete
hayal satmayın artık, hakkınız yokbuna.
-Yönünüz
belli değil.
-Hedefler
net değil.
-Nereye
varılmaya çalışıldığı belli değil.
-Dolambaçlı
yollara, arka kapı işlerine gerek yok. Bilimin söylediği belli.
-Bıktı
millet karanlık yolda yön bulmaya çalışmaktan. Ampül sönmüş,
aydınlatmıyor ve normal yaşamak istiyor vatandaş.
Sayenizde
herkes ekonomi bilimci oldu. 13 yaşındaki çocuktan, çarşı esnafımıza
herkes ekonomi düşünüyor, ekonomi konuşuyor.
Ne
olacak sonu kötü olacak diyince"üzülürüz" diyorsunuz ya hani, yamalı
çözümlerinizle sizinle güven iklimi olmadığı için sonuç sizi üzecek o
belli.
Milletimize
gelince; zamlar yağmıyor dolu yağıyor artık tepesine evet;
"Dolu
kırar geçirir ama yağmur kiraz çiçekleri açtırır" diyorum.
Acı ve kederle dört yanı kuşatılmış Sevgili milletimize
ve ampülün artık aydınlatamadığı ülkemizdeki umutsuz herkese
ozan Karakoç'un dediği gibi sesleniyorum;
Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak;bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır. Güneşli günler yakındır, sabah olacak, günağaracak ve İYİ'leşeceğiz.