Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhan Atilla, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü münasebetiyle dünyada ve Türkiye'de tüberküloz (verem) hastalığının durumu ile hastalığın tanı,
Tüberküloza
(verem) yol açan basil 24 Mart 1882 yılında Robert Koch tarafından bulunmuştur.
Bu nedenle her yıl 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü' olarak anılmaktadır.
KSÜ Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhan Atilla, "Verem
hastalığını kesin tedavi eden ilaçlar 1950'li yıllarda bulunmuştur. Hastalığın
kesin tedavisi olmasına rağmen dünyada her gün dört binden fazla insan bu
hastalıktan ölmekte, 10 milyon insan her yıl tüberküloz hastalığına
yakalanmaktadır. Verem basili, insandan insana hava yoluyla bulaşır, öncelikle
akciğerlerde olmak üzere tüm organlarda görülebilir. Verem tanısı hakkında yol
gösteren bulgular; 2 haftadan uzun süren öksürük, halsizlik, iştahsızlık, gece
terlemesi, kilo kaybıdır. Bazen de balgamda kan görülebilir. Bu bulguları olan
hastada çekilen akciğer röntgeni de verem hastalığını destekler ise, balgam
incelemesi yapılır ve mikrop (basil) gösterildiğinde verem tanısı kesinleşmiş
olur. Tanı konulan verem hastası, 6 ay
düzenli tedavi ile tamamen iyileşir. Eğer düzenli tedavi yapılamazsa ya da
kullanılan ilaçlara basil dirençli ise, daha uzun tedaviler gerekir. İlaç
direncinin nedeni, hastaların ilaçlarını düzenli kullanmaması ve en
yakınlarını, temasta oldukları başka kişileri direnç geliştirmiş bu basillerle
hasta etmeleridir. Tedavide kullanılan standart ilaçlara direnç gelişen
hastalarda 2 yıl süren, yan etkisi ve maliyeti fazla olan ilaçlar kullanılır."
dedi.
Türkiye, başarılı bir verem savaşı programı
yürütmektedir'
Her ilimizde en
az bir verem savaşı dispanseri hastalara ücretsiz hizmet verildiğini de
hatırlatan Doç. Dr. Nurhan Atilla, "Ülkemizde verem savaşı programı başarılı
bir şekilde yürütülmektedir. Her
ilimizde en az bir verem savaşı dispanseri hastalara ücretsiz hizmet
vermektedir. 2035 yılına gelindiğinde veremin görülme sıklığında yüzde 90
azalma, hastaların ölüm oranlarında ise yüzde 95 azalma hedeflenmektedir. Bu
hedeflere ulaşmak için bütün hastaların tedavisinin yanında özellikle latent
(gizli) tüberküloz enfeksiyonu kontrolü, riskli gruplar, yabancı uyruklu/göçmen
hastalar, dirençli hasta ve temaslılarının yakından takibi ve politik
kararlılık gereklidir." diye konuştu.