- Bir gün hanımı; bey der.
-'Yoksa bizin ineklerde bir büyü veya nazar mı var? Caminin
hocasına söylesen de bizim hayvanlara bir muska yazsa da sütleri satabilsek''
der.
-Adam; Cuma günü namazdan sonra, camide vaz veren hocaya
durumu anlatır.
- Hoca'' hanımına
söyle süte su katsın'' der.
-Adam; hocaya çok kızar.'' Bu nasıl hoca' 'der. Hanımına
durumu anlatır.
Bir gün evinin önünde lastiği patlayan otobüsten yolcular
inerler. Cevrede otlayan ineklerini görünce kapısını çalarlar. Süt satın
alırlar. Süt oka dar hoşlarına gider ki ertesi gün yine satın alırlar. Derken
bütün otobüstekiler süt almaya başlarlar. İstanbul'un muhtelif yerlerinde
geceleri süt- salep satanlarda almaya başlar. Talebi karşılayamaz olur. Adam
durum dan hem memnun olur. Hem de bu işin sırrını anlamaya alışır. Hanımına''
yoksa süte su mu katıyorsun'' der. Hanımı gülümser. Adam anlar ki, hanımı süte
su katıyor. Cuma günü, cuma namazından sonra caminin çıkışında hocayı bekler.''
Hocam! Önce süte su katmıyorduk. Satamıyorduk. Şimdi ise bizim hanım süte su
katıyor. Yetiştiremiyoruz. Bunun sırrı nedir' 'der.
-Hoca; oğlum önce senin sütün helaldi. Onu alacak kadar helal para yoktu. Ondan sütünü satamıyordun. Sütüne su katınca
haram karıştı, O paralar haram olduğundan haram mala gitti.
Unutma ki helal para hela mala, haram para haram mala gider
der.(Yazar; Kadir Mısıroğlu'nun hatıralarından bir bölüm).
Ebu Hüreyre; sattığı süte su katarak insanları aldatan
birine söyle diyordu; 'Kıyamet gününde suyu sütten ayır! denildiğinde ne
yapacaksın?(İbni Maca,Ticaret,35).
Olayı sadece süte indirgemek el betteki tam maksadı ifade
etmez. Asıl olan hileden uzak, yapılan işin şeffaf olması ve haram karışmamasıdır.
Uzun süre ticaretle uğraşan nebi(sav);alım satımın bütün
inceliklerini biliyordu. Bu sebeple Toplumda; güven duygusunu sarsan ve
kardeşlik duygusunu zayıflatan ihtimalleri ortadan kaldıracak önlemleri
almıştır. Satılan mala ait tüm detayların açıklanmasını şart koşarak, bunu alış
verişin bereketi olarak görmüştür.
Hz. Peygamber(sav) satılan malda bir kusur bulunmaması
üzerinde durmuş, hatta kendisi sattığı bir malda bir kusur bulunmadığına dair
alıcıya güven vermiştir.
Bu bağlamda; İslam peygamberi Hz. Muhammet(sav),zaman zaman
Medine pazarına gider hem ihtiyaçlarını karşılar hem de pazarda olup bitenleri takip
ederdi. Bir gün Medine pazarında bir buğday yığınına rastlar, elini buğday
yığının içine daldırır. İçinin yaş dışının kuru olduğunu görünce sahibine sorar.
Satıcı yağmur yağdığından ıslandığını söyler. Hz. Peygamber o zaman yaş yerini
neden üste çıkarmadın der. Sonrada;' 'Müslümanlar arasında aldatma olmaz. Bizi
aldatan bizden değildir 'buyurur.
Allah Resulü müminlere zarar verenin, onları aldatanın Allah'ın
gazabından uzak kalamayacağını bildirmiştir. Aldatanların şef atından ve
sevgisinden mahrum kalacağı uyarısında bulunmuştur. Malını satmak için yemin
edenleri ve malındaki kusuru açıklamadan satan kimseleri Allah'ın gazabına,
meleklerin lanetine uğrayacağını haber vermiştir. İnsanların aldatılabileceği
alış veriş türlerini yasaklamıştır. Karaborsacılık yapanları günahkâr olarak
nitelemiştir.
SÜTCÜ KADIN
Anadolu'da birkaç hayvanın sütüyle geçinen yaşlı hanım,
hayvanlarının sütünü mahalle bakkalına satar, karşılığında evinin ihtiyacı olan;
şeker, çay ,
yağ, pirinç ve bulgur gibi gıdalardan alır. Bir gün bakkal yaşlı hanımın getirdiği
sütünü tartar, eksik geldiğini görür. Kızgın bir eda ile sütün eksik geldiğini
söyler. Kadına tepki gösterir. Yaşlı kadın; mahcup bir şekilde kilogram alacak
parsının olmadığını, kendisine bakkalın verdiği bir kilogram şekeri, sütü
tartar iken terazinin diğer kefesine koyarak tarttığını söyler. Bakkal kadının
tartısında değil, hatanın kendi tartısında olduğunu anlar. Cenabı hak insanın
ayıbını ortaya koyarsa kimse onu setredemez. Onun setrettiğini de kimse açığa
çıkaramaz.
Ölçüde ve tartıda keyfi davranışın hüküm sürdüğü cahiliye
toplumunda, Çarşı ve pazarlar; ahlaki olgunluğa ermemiş kendi menfaattarını ön
planda tutan kişiler için yalana, hileye, haksızlığa daha müsait ortamlardı.
Mutaffifin suresinin
ilk ayetleri ölçü ve tartıda hile yapanlar hakkında inmiştir; 'ölçü ve tartıda
hile yapanların vay haline, Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman
ölçüyü tam yaparlar. Kendileri onlara bir şey (vermek için)ölçtükleri veya
tarttıkları zaman eksik yaparlar''(mutaffifin, ayet,1.2.3).'' Onlar Allah'ı ve
müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatılarda farkında
değillerdir.''(Bakara,2/9).''Ey insanlar, mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin.
Ancak kendi rızanızla yaptığınız, ticaret bunun dışındadır.''(Nisa,4/29).Yüce
Allah ticaretin zorbalık ve bozgunculukla değil, ideal olan ticaret yoluyla
gerçekleştirilebileceğini bildirmiştir. Bu sebeple Allah Resulü ashabını
çalışmaya ve üretmeye teşvik etmiştir. Tüccar sah abilerden biri olan Abdurrahman
b. Avf Medine'de çarşının yolu tutmuş; helal ticaret yapmaya başlamış ve servet
sahibi olmuştur. Allah Resulü ticareti hoş karşılamış ve sevmiştir. Sahabeyi
kiramda; gittikleri yerlerde dürüst ticaret yapmalarından dolayı, İslam'ın
yayılmasına katkı sağlamışlardır. Ayrıca Allah Resulü ticarette; dürüstlük,
pazarlıkta açıklık, doğruluk ve helal kazanç usulünü getirmiştir.
Sonuç olarak; haram ve helali ayırt etmenin çok zor olduğu
günümüzde; çok mal değil, helal, temiz,
geniş ve şükrünü yerine getireceğiz kazancı öncelememiz gerekmektedir. Nereden
ve nasıl kazandığımız, nereye ve nasıl harcadığımız konusunda çok seçici
olmamız gerekmektedir.
Kahramanmaraş İl Müftülüğü Eğitim Uzmanı
Mustafa SAYLAK