Tarih: 03.10.2022 15:37

Ekonomistler Kahramanmaraş’ta ip uçları verdi!

Facebook Twitter Linked-in

Ekonomi Zirvesinin şans sohbetleri bölümünde konuşan Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve ekonomist Ali Ağaoğlu, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Hükümetin seçim arifesinde planladığı faiz politikası ve asgari ücret zam oranıyla ilgili çapıcı ip uçları verdi.

Hakan Güldağ, ekonomiyle ilgili Ankara’da önemli duyumlar aldıklarını ifade ederek, “Gündemden, Ankara’dan çok dinliyoruz. Bir tanesi bu faiz konusuydu. Sayın Cumhurbaşkanın seçime faizleri 2 haneden daha düşük bir yerde gitmek istediği yönünde bir talimat verdiği, bu yönde talepleri olduğunu ifade ettiklerini duymuştum. Bir de asgari ücretin 10 bin liraya çıkılacağını duymuştuk. Şimdi dün, cumhurbaşkanından bir açıklama geldi ‘Yılsonuna kadar temenni ediyorum faizler inmeye devam edecek, tek haneye ulaşacağız, çift hanenin altına geleceğiz’ dedi” diye konuştu.

Türkiye’de çok yüksek bir enflasyon olduğunu, ifade eden Güldağ, şöyle devam etti:

“Evet, batıda da enflasyon var ama orada 8 bizde 80. Hem de çok da inanmıyoruz maalesef çünkü bir kurumsal erozyon da olduğunu düşünüyoruz. Enflasyonun çok yüksek, çok yüksek de bir risk içindeyiz de. Yani CDS’ler yeniden 800 puanlar civarına geldi. Tüm karşı koyma bence bütün ana politikayı, o ana omurgasını, para politikasını, bütün maliye politikasını her şeyi oraya bağladık ama artma eğiliminde bir dövizimiz var özellikle dolar tarafında. Enflasyona bakınca çok düşük bir yurtiçi borçlanma faiz var ama neredeyse tefeci faizi düzeyinde de bir yurtdışı borçlanma faizi ile karşı karşıyayız. Bana bu bileşim sağlıklı gelmiyor.”

Ekonomist Ali Ağaoğlu ise, asgari ücretin artmasının nominal gelirin artması anlamına geldiğini, harcanabilir gelirin artmadan nominal gelirin artmasının bir anlamı olmadığını söyledi. Ağaoğlu, “Asgari ücreti 5 bin 500’den 10 bine çıkaracağız. Neredeyse yüzde 100’e yakın bir artıştan bahsediliyor. Geliri arttırıyorsunuz da, nominal geliri arttırıyorsunuz. Aslında harcanabilir geliri artırmanız gerekiyor, bu asgari ücret için de geçerli. ‘Harcanabilir gelir dediğiniz de illa nominal geliri, yani ben asgari ücreti yüzde 100 artırarak, nominal geliri arttırarak bu işi sağlamam gerekmiyor. Tam tersine ben bunu sabit tutarken harcanabilir geliri arttırabilme için her bir bireyin masraf kısmını, harcama kısmını aşağıya çekerek de ben bunu yapabilirim. Sonuç olarak asıl olan harcanabilir gelirin artmasıdır. Bunun için maliyetlerimizi düşürmemiz lazım. ‘5 bin liradan 10 bin liraya çıktı benim maaşım’ dediğiniz zaman mükemmel görünüyor ama benim harcanabilir gelirim eksiye düşüp kredi kullanıyorsam onun hiçbir anlamı yok” diye konuştu.

Mevcut sistemden dolayı Türk Lirası’nın da nominal bir para haline geldiğini belirten Ali Ağaoğlu,

“Çünkü şu anda Türkiye’deki tasarrufların KKM’yi de döviz tasarrufu saydığınız zaman yüzde 72’ye  kadar yükseldi. Yüzde 28 Türk Lirası tasarrufu olan bir ülkede Türk Lirası’nın nesinden konuşuyoruz. Anlaşalım burada, yani buradaki Merkez Bankası’nın izlemekte olduğu politika finansal sistemde çok ciddi depremler yaratacak sonuçlar doğuracak. Bana göre hakikaten dünyaya çok müthiş bir deney hediye ediyoruz. Orada anlaşalım, yani dünyaya çok güzel bir deney hediye ediyoruz. Faiz indirdiğimiz için enflasyon ne yazık ki inmeyecek baz etkisinden dolayı” dedi.

Türkiye’de dövizin bu kadar kontrol etmek için yürütülen mantığın da hatalı ve arızalı olduğunu ifade eden Ağaoğlu, şöyle devam etti:
“Biz bunu şu anda bir stok problemi olarak anlıyoruz. Yani aslında tıbbi deyimle akut bir problem, yani bir seferlik sorun zannediyoruz. Hayır, bu bir seferlik sorun değil. ‘Şunu aştık mı bu iş hallolacak. Ruslardan para geldi mi hallolacak.  Dubai’den para geldi mi hallolacak. Çin ile swap yaptık mı hallolacak.’ Hayır, olmayacak, gelin anlaşalım. Geçenlerde bir soru geldi bana bir yerde ’50 milyar dolar gelse kur ne olur?’

Bilmiyorum, şu anda herhalde 18.50’ydi herhalde baktığımda. 15’e düştü, iki hafta. 19 olur ondan sonra. 50 değil, 150 milyar gelse, 150 değil, 250 milyar dolar gelse bunu anlık bir çözüm olarak baktığınızda gerçekten çok işimize yaramayacak. Ama şunu yaparsanız olur. 50 milyar dolarlık bir kaynakla 500 milyar dolarlık etki yaratacak bir programı, bütün dünyayı ikna edecek bir program ortaya koyarsanız eğer ve burada da söylediğiniz her adımı arka arkaya hata yapmadan uygularsanız 50 milyar dolar size 500 değil 5 trilyon dolarlık iş yapar.”

Avrupa’da yaşanan enerji krizini de değerlendiren Ali Ağaoğlu, Türkiye’nin enerji arz güvenliğinde şanslı bir ülke olduğunu kaydederek şunları söyledi:

“Biz, şimdilik var olan anlaşmalarımızla enerjimizi temin edebilir durumdayız ve sanayicilerimizin enerji maliyeti artmış olmasına rağmen bugün Türkiye doğalgazda hane halkında yüzde 80, sanayide yüzde sübvanse uyguluyor. Bu, şu demektir; Türkiye’de enerji konusunda Avrupa’ya göre çok büyük bir avantaj var, arz güvenliğimizi de sağladığımız sürece Avrupa’ya ciddi mal satabilir durudayız. O yüzden buraya bir talep akışı olacak. Türkiye’deki bu sübvanseyi Avrupa’ya kaptırmamız gerekiyor, ene önemli dikkat edilmesi gereken konulardan biri bu. Diğer yandan Avrupa’nın enerji açığı veya doğalgazdaki problemi bu kış çözülemez. ‘Neden?’ derseniz, bir boru hattını yapmak 3 yıl sürüyor, en iyisi, en hızlısı. Bugün Avrupa’ya gidecek boru hatlarının kaynak itibariyle baktığınızda bizi güneyimizde ve doğumuzda. İsrail’in doğalgazının Avrupa’ya bağlanası söz konusu ve ben şuna da inanıyorum, İsrail doğalgazı, eninde sonunda Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanacak ve Türkiye için çok ama çok büyük bir avantaj olacak. Müthiş bir fırsattır, inşallah en kısa zamanda o gaz Türkiye üzerinden bağlanır. 2 yıldan önce mümkün değil. Bugün başlanamadı, demek ki baharda başlayacak, 3 yıldan bahsediyoruz. Diğer taraftan Avrupa’nın gazını Amerika sıvılaştırılmış olarak satacak, ki bana göre Ukrayna-Rusya savaşının 4’üncü, 5’inci sebeplerinden biridir ama o gazı Avrupa’nın boru hatlarına aktaracak yeniden gazlaştırma üniteleri yok. Böyle bir kapasite İspanya’da fazla ama İspanya’nın da Avrupa hatlarına bağlanacak boru hattı yok. Sonuç olarak dünyada şu anda Avrupa’ya yetecek kadar sıvılaştırılmış doğalgaz yok, var olan doğalgazın da gazlaştırılarak tekrar sisteme verecek yeniden gazlaştırma ünitesi yok. Boru hattı da gazlaştırma ünitesi de en az 2.5-3 yıldan önce kurulamıyor. O yüzden burada Türkiye için büyük bir avantaj ve şans var.”

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —