Sonbahar

"Ümidim yılların seline düştü,

Saçının en titrek teline düştü,

Kuru yaprak gibi eline düştü,

İstersen rüzgara salıver gitsin"

Üstad Necip Fazıl"ın 1923 yılında kaleme aldığı Veda isimli bu şiirini hangi  duygular kelimelere döktürdü bilemem ama benim yolum ne zaman gazellerle kesişse aklıma hep bu şiir gelir.

Memleketimde Ekim ayının sonlarına doğru, kavak ağaçlarında başlar sancılı ayrılık…

Gökyüzüne uzanan eller gibi, zikre durmuş bedenler gibi; naif naif salınırken o güzelim bedenleri, öz suyun terk etmesiyle takati tükenerek son bir gayret daha tutunur yapraklar dala:

Pamuk ipliği ile bağlıymış gibi,

üflesen uçacaklarmış gibi,

gözden ferin gitmesi, kalbin tir tir titremesi gibi…lakin, nafile!

Bir vedanın solgunluğu sarar her bir zerresini.

Ne zaman tükenir takati de ayrılır can canandan?

Ne zaman vazgeçer, ne zaman el çekerde solgun bedenini bırakır sonsuzluğa bilinmez ve hangi göz görse bu hazin güzelliği havsalasından o görüntüler bir daha silinmez...

Bir sünger gibi emer beşerin çeşmi bu eşsiz güzelliği.

Sonbahar, meydan okur adeta kainat tuvalinden; hiçbir bir fırçanın hiçbir boyaya bu kadar renk tonunu bir arada kullandıramayacağını iddia edercesine…

ve beşerin önce gözleri sonra gönlü şaşar bu eşsiz güzelliğe. İç sesine kulak verir sonra, nerede hangi buruk anıyı bıraktıysa bu fonun üzerine serilir bir bir.

Misal; en çok bu mevsimde tatmıştır ebedi ayrılığın acısını,

bu mevsimde uğurlamıştır belki de sevdiklerini ebedi istirahatgahına,

bu mevsimde düşmüştür belki dönülmez yollara,

bu mevsimde tükenmiştir ümitleri, bu mevsimde akıtmıştır en çok da göz pınarlarına süzülen incileri…

Yar dediği yarası olmuştur belki,

can dediği can evinden vurmuş,

bel bağladıkları en çok da bu mevsimde sırtından vurmuştur.

Kim bilir belki en çok bu mevsimde yalnızlığa terk edilmiştir bir yaşlı yürek, ne bir çocuk ne bir torun aralamıştır kapısını…

Göçmen kuşlarla uğurlamıştır belki kim bilir içinde kalan son ümidini de bir yaralı yürek.

Gurbet en çok bu mevsimde dokunmuştur yüreğinin bam teline.

Kahve en çok bu mevsimde acı, katık en çok bu mevsimde yutkundurucu olmuştur. 

Sadık yari kara toprağın kucağında bağdaş kurmuş otururken koca çınar; mevsim hazana gelip dayandığında, bedenini çıplaklığa terk etmek pahasına, en çok da bu mevsimde gövdesinden eteklerine dökmüştür kızıla çalan hüzünlerini… 

Veee acı hüzne en çok bu mevsimde sarılmış, hazan kainatı en çok bu mevsimde kucaklamıştır… 

Bu yüzden en çok da hüznün mevsimidir sonbahar; ayrılığın, terk edilişin, varken yok oluşun lakin yoktan varoluşa atfın mevsimidir…

Tavsiye: http://www.youtube.com/watch?v=LFBpREV40so  


ŞERİFE AKKEÇECİ

6.12.2012 00:00:00


Başkan Görgel, Sanayi Sitesi Esnafıyla Bir Araya Geldi

Büyükşehir’in Glütensiz Gıda Desteği

Düğünde buzağı hediye edildi

Pazarcık Belediyesi İle Özel Sular Akademi Hastanesi Arasında İndirim Sözleşmesi İmzalandı

Onikişubat Belediyesi’nden personele Sağlıklı Yaşam Eğitimi

SOGEM’de Sosyal Girişimciliğe Başlangıç Eğitimi’ne Başvurular Başladı!

Görgel, Babalar Günü’nde Şehit Babaları ve Gazilerle Bir Araya Geldi

Görgel; “Tüm Ekiplerimizle Bayramda Sahada Görev Başındayız”

Gürsoy’dan Kurban Bayramı Mesajı

Karaca: "Türkoğlu'nda Gönülleri Birleştirelim!"

Onikişubat Yunus Emre Ortaokulu'ndan Bursluluk Sınavında Büyük Başarı

AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.’den Kurban Bayramı Tedbiri

Kahramanmaraş Motofest’i 3 günde 78 bin vatandaş ziyaret etti

Onikişubat Belediyesi’nin ‘Yüzmeyi Bizimle Keşfet’ kursu başlıyor

Geben Vadisi Artık Milli Park!

Kipaş Holding, İSO 500 Listesinde Dört Şirketiyle Yerini Aldı

Kahramanmaraş, Etnospor Kültür Festivali’nde Göz Kamaştırdı