İslamiyet bir yardımlaşma dinidir. İslamiyet"ten önce de, sonra da hiçbir din ve fikir sistemi onun kadar bu konuya eğilmemiş, yardım anlayışı ve bu anlayışın uygulanışını bu kadar geniş boyutlara ulaştıramamıştır.
Allah Teala, Kur"an-ı Kerim"de;
"Rabbinin rahmetini onlar mı bölüyorlar? Dünya hayatında insanların geçimlerini
aralarında dağıtan biziz. Birinin diğerine iş gördürmesi için kimini kiminden
zengin kıldık. Rabbinin rahmeti onların topladıkları yığınlardan
hayırlıdır."(Zuhruf,32) buyurmuştur.
Kur"an-ı Kerim"den
öğrendiğimiz bu gerçeği, her birimiz günlük hayatımızda da görmekteyiz.
İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi, bugünde hiçbir toplumda, ortak bir hayat
ve geleceği paylaşan insanlar aynı düzeyde değildir. Zayıfı-güçlüsü, fakiri-zengini,
kadını-erkeği
ile insan toplulukları hem bir tezat, hem bir ahenk meydana
getirmektedirler. Tabiattaki, bu başkalık bu tezat bir hareketin kaynağını
oluşturuyor ki, buna hayat" diyoruz. Yaratılıştan gelen bu farklılıkla hayatın
içinde yoğrulan insanlar muhakkak birbirlerine ihtiyaç duymaktadırlar.
Zen merde, civân pîre, keman
tîre muhtaç; Ebnây-ı beşer, hâsıl birbirine muhtâç (Yani: kadın erkeğe, genç
ihtiyara, yay oka muhtaç; kısacası, insanlar birbirine muhtaç" demişlerdir.
İnsanların böyle birbirine
muhtaç olmaları, karşılıklı olarak yardımlaşma mecburiyetini ortaya
çıkarmaktadır. Yardımlaşma toplum halinde yaşamanın tabii bir sonucudur. Hem
başkaları ile yaşamak, hem yardıma ihtiyaç duymamak imkansızdır. Bunun için
İslamiyet yardımlaşmayı, bütün maddi ve manevi hayatımızı kapsayacak şekilde en
geniş sınırları ile ele almış ve dini-ahlaki bir görev olarak ortaya koymuştur.
Kur"an-ı Kerim"in pek çok
ayetinde bu konuya temas edilerek, Müslümanlar yardımlaşmaya teşvik edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de, birçok hadislerinde maddi ve manevi yardımın insan
hayatındaki önemini dile getirmiştir.
Cenab-ı Hakk; "İyilikte ve
kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta
yardımlaşmayın."(Maide, 2)buyuruyor.
Yardımlaşmanın özünde fedakarlık
vardır ve dinimiz yardımlaşmanın sınırını çok geniş tutmuştur. Hiçbir iyilikte
bulunmayan bir Müslüman"ın eli ve dili ile başkalarına zarar vermemesi bile
iyilik (sadaka) sayılmıştır.
Yardımlaşmakla, yoksullar
korunmuş olur, yardım yapanla yapılan arasında sevgi ve ülfet doğar, toplumda
fazilet yarışı hızlanır, Müslümanlar" ın birlik ve beraberliği pekişir, güçleri
artar.
Yardımlaşmanın yaygın olduğu
toplumlarda dostluk duyguları güçlü olur; zenginlik ve refah artar, fakirlik
azalır. Yardımlaşmakla insanlar Allah (c.c.) ın rızasını da kazanırlar. "Kişi
kardeşinin yardımında bulunduğu sürece Allah, onun yardımındadır." (Buhar-i
Müslim)