İnsan, içinde taşıdığı bu ruh sayesinde meleklerden, daha üstündür ve yer yüzünde Allah"ın halifesidir. (Bakara 30)
İslamda insanın can güvenliğine, hayat hakkına büyük önem verilmiş ve bu hakkın dokunulmaz olduğu belirtilmiştir. "Zarurat-ı diniyye" şeklinde ifade edilen temel değerler sıralamasında "canın muhafazası" önemli bir yer tutmaktadır. Diğer temel hakların hepsinin canın korunması ile alakası vardır.
İslam, hayatın korunmasını hukuki teminat altına almış ve bir takım maddi ve manevi yaptırımlar koymuştur.
Haksız yere bir cana kıymak; bütün insanları öldürmek, bir insanın hayatını kurtarmakta bütün insanlara hayat vermek gibidir. (Maide 32) İslam dininde kişilere karşı işlenen öldürme ve yaralama suçlarında misli ile cezalandırma (kısas) ilkesi esastır. Konu ile ilgili bir çok ayet ve hadis vardır. (Bakara, 178 İsra, 33 Buhari; Müslim İbn Mace) Savaş halinde bile Müslüman savaşçıların düşmanı öldürme hakkı çok sınırlı tutulmuş, kadın, çocuk, din adamı, yaşlı, kimsesizler, sivil halk gibi fiilen savaşa katılmayanların öldürülmesi yasaklanmış, savaş esirlerinin yaşama hakkı korunmuştur.
Fiili savaş durumu, cezanın infazı, meşru müdafaa gibi hukuka uygunluk halleri bu yasanın dışında kalır. İslam dininde insan canına kıymanın manevi (uhrevi) yönden de bir takım müeyyideleri vardır. Haksız yere cana kıyanlar Allah"ın gazap ve lanetine uğrarlar. (Nisa, 93 Buhari; Müslim)
İnsanın en temel haklarından olan "yaşama(hayat) hakkı muhteremdir. Bu hakkı gasp edenler dünya ve ahiret yönüyle kendilerini helak etmişler ve kendilerine yazık etmişlerdir.