ŞABAN SÖZBİLİCİ

Tarih: 30.07.2015 13:00

Kişinin Ve Şehrin Kendini Etkin Hale Getirmesi

Facebook Twitter Linked-in

 "Kahramanmaraş`ta kurulması planlanan ‘Kent ve Panorama Müzesi" projesi kapsamında Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı arasında protokol imzalandı." haberi bana bir umut oldu. Çünkü bu şehrin tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı, sanayisi, kültürü, doğal güzellikleri, yemek ve mutfak kültürü çok zengin ve birçoğu da gün yüzüne çıkıp körelmemiş. Yapılması gereken altyapının oluşturulup bu alanların hizmete ve turizme açılmasıdır. Kurulması planlanan Kent ve Panorama Müzesi için Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı ile imzalanan protokolün bir an önce hizmete geçmesi arzumuz ve beklentimizdir. Kent ve Panorama Müzesinin çok yönlü olması talebimiz de unutulmamalıdır. Çünkü her insanın içinde bir inanma duygusu vardır. İnanmanın tezahürü olan bir dine, bir inanca bağlılık Müslüman, Hıristiyan, Musevi tabirlerini gerekli kılmış ve kullanımını sağlamıştır. Yani her dinin kitabı bizi bu ifadelere yönlendirmiştir. Yine her inanç bir kitap veya yaprak etrafında doğmuştur. Her nebi, kitaba göre yaşamıştır. Her resul, kitabı takip etmiştir. Öyleyse her kitap, yeni bir medeniyetin müjdecisi olmuştur. Çünkü tarihin seyrini değiştiren kitap, fikrin de değişmesine, yeni fikirler doğmasına kaynaklık yapmıştır. Allah, insana kitabı verirken anlama gücünü vermiştir. Evreni verirken, evreni anlama gücünü vermiştir. Anlama gücü, kişinin kendini etkin hale getirmesidir. Kitap dışın içe hapsidir. Bundan dolayı kitap hazır bilgiyi, duyguyu aktarandır. Öyleyse kitabı anlamak dışarıyı anlamak; duyguyu, düşünceyi anlamaktır. Kitaptan yola çıkarak çağdaş medeniyetin, yaşama sevinci de diyebileceğimiz üç temel dayanağı var. İnsanlık bunlarla ayakta durmaktadır: Kitap, şehir ve müze. Her medeniyetin arkasında mutlaka bir şehir, mutlaka bir kütüphane, mutlaka bir müze vardır. İnsanoğlu bunlarla birlikte kendini bilmekte ve tanımaktadır. Yani bunlar sürekliliği sağlayan unsurlardır. Bunlara değer katacak, bunları koruyacak, bunları yaşatacak artık günümüzde belediyelerdir. Çünkü kitap, şehir ve müzeler ancak yerellikle ve gönüllülükle varlıklarını sürdürebilirler. Sekiz yüzyıl önce "İlim kendini bilmektir." diyen Yunus, kırk yıl Taptuk Emre"nin kapısından ayrılmamıştır. Mevlana kendini bilmek için Şems-i Tebrizi"yi her ayrılışta tekrar istemiştir. İlmin kapısı ve "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." diyen Hz. Ali, bilmediklerimi ayağımın altına koysalar başım göğe değer derken, öğrenmekten geri durmamıştır. Allah"ın, Hz. Peygambere ilk emrini de zaten hepimiz biliyoruz: Oku. Bunlardan da dolayı tarihi, geçmişi doğru okuyabilmek için sağlam aktarıcılık yapacak olan kitap, şehir ve müzelere ihtiyacımız var. Orhun Abideleri tarihimize ait ilk kitabımızdır. Divan-ı Lügati"t Türk, Atabetül Hakayık, Irk Bitig, Sekiz Yükmek, divanlar, mesneviler dünün kitaplarımızdandır. Milletçe maddi ve manevi değerlerimizle bugüne geldik. Bugün, bilim çağında, sanat çağında, düşünce çağında kalıcıyı üretmek sırası bizdedir. Her okuyan bilginin üstüne bir bilgi katıyor. Her düşünen düşüncenin üstüne yeni düşünce katıyor. Her sanat üstüne yeni sanat oluşturuyor. Yani sürekli değişim içindeyiz. Kişinin ve şehrin kendini etkin hale getirmesi sırası bizde olduğu bilinci içinde görevimizi yerine getirelim.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —