SAFA GAYRET

Tarih: 14.08.2015 10:28

Aman Allah"ım konuşan domates!

Facebook Twitter Linked-in

Bir gün pazarda gezerken domates satan bir abinin böyle bağırdığını duydum. Gülümsedim önce, sonra gittim bir kilo domates aldım. Günlerce aklımdan çıkmadı bu söz, muhteşem bir reklam zekasının yanında sevdiği işi yapma örneğiydi bu söz.

Gazetemizin köşe yazarlarından Ünal Kalaycı hocam lisede dil ve anlatım dersimize giriyordu. Vecize (aforizma) gibi bir konuyu işlediğimiz bir derste, okul sonrası hedeflerimiz hakkında vecize söylememiz istenmişti söz hakkı alıp "İşini sevme, sevdiğin işi yap" demiştim. Etkili bir söz olarak o aklıma gelmişti. Birkaç arkadaşımın da aklına kazınmış bu söz. Geçtiğimiz günlerde karşılaşıp iki lafın belini kırdığımız bir arkadaşım hatırlattı.

İşini iyi yapmanın altında yatan şey, işini sevmek değil sevdiğin işi yapmak. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde iş sahası seçmek pek kolay değil, defalarca diploma alınsa bile ne bulunursa o iş yapılıyor. Ülkemizde de durum aynı. Herkes önceden planlamadığı, okulunu okumadığı işlerle hayatını idame ettiriyor. Neredeyse hiç kimse aldığı eğitimle ilgili bir iş yapmıyor. Alaylı olarak öğrendiği işleri yapıyorlar. Bu, eğitim sistemimizin yetersizliğini ve hatta dengesizliğini bir kez daha gösteriyor.

Hal böyle olunca insanlar para kazanmak adına mutlu olmadığı, mecburiyetten yaptığı işlerle uğraşıp emekli olup ölüp gidiyorlar. Sosyal adaletsizliği sadece kadın erkek eşitsizliği olarak görmemek lazım işsizlik veya üniversite mezunu gençleri ne iş bulurlarsa razı olacakları duruma düşürmek de kocaman bir sosyal adaletsizlik örneği. Herkesin iş kuracak kadar yatırım gücü veya ticari zekası yok. Son 50 yıldır gençler devlet dairelerinde çalışacak şekilde özendiriliyor. Memuriyet, adeta cennet gibi tasvir ediliyor, masa başı iş, akarı kokarı yok, yazın serin, kışın sıcak, salla başı al maaşı…

Bu hayallerle memur olmuş birinin çalışma azmiyle pazarda "Aman Allah"ım konuşan domates!" diye bağırarak domates satan birinin azmini karşılaştırabilir miyiz? Neden ülkemizi yetenekli, zeki ve yeterli insanlar yerine rahat iş düşleyen insanlara emanet ediyoruz? Ben bir vatandaş olarak, yazar olarak devletimizi idare edecek insanların en az bir Pazar esnafı kadar istekli olmasını düşlerim.

"İş sahibi olsun nasılsa zamanla sever" diye düşünmemek lazım. Bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük yapmak istemediği bir mesleği yapması yönünde zorlamaktır. Doktorluk örneğin neredeyse 40 yaşına kadar okul okuyor doktorlar. Düşünsene 40 yaşında doktor olmak istemediğini söyleme cesareti bulan bir adamı… Çocuk değil ki artık yeni hedefler seçsin, yeniden üniversite okusun… Hayat zor evet, ama ilahi bir zorluktan değil insanın insana yaptıkları yüzünden zor. İnsan insanın kurdu. Gençlerin hedefleri hakkında ön yargılı olmamak sevdikleri şeyleri yapmaları için ön ayak olmak lazım.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —