Bir gün pazarda gezerken domates satan bir abinin böyle bağırdığını duydum. Gülümsedim önce, sonra gittim bir kilo domates aldım. Günlerce aklımdan çıkmadı bu söz, muhteşem bir reklam zekasının yanında sevdiği işi yapma örneğiydi bu söz.
Gazetemizin köşe yazarlarından Ünal Kalaycı hocam lisede
dil ve anlatım dersimize giriyordu. Vecize (aforizma) gibi bir konuyu
işlediğimiz bir derste, okul sonrası hedeflerimiz hakkında vecize söylememiz
istenmişti söz hakkı alıp "İşini sevme, sevdiğin işi yap" demiştim. Etkili bir
söz olarak o aklıma gelmişti. Birkaç arkadaşımın da aklına kazınmış bu söz. Geçtiğimiz
günlerde karşılaşıp iki lafın belini kırdığımız bir arkadaşım hatırlattı.
İşini iyi yapmanın altında yatan şey, işini sevmek değil
sevdiğin işi yapmak. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde iş sahası
seçmek pek kolay değil, defalarca diploma alınsa bile ne bulunursa o iş
yapılıyor. Ülkemizde de durum aynı. Herkes önceden planlamadığı, okulunu
okumadığı işlerle hayatını idame ettiriyor. Neredeyse hiç kimse aldığı eğitimle
ilgili bir iş yapmıyor. Alaylı olarak öğrendiği işleri yapıyorlar. Bu, eğitim
sistemimizin yetersizliğini ve hatta dengesizliğini bir kez daha gösteriyor.
Hal böyle olunca insanlar para kazanmak adına mutlu
olmadığı, mecburiyetten yaptığı işlerle uğraşıp emekli olup ölüp gidiyorlar.
Sosyal adaletsizliği sadece kadın erkek eşitsizliği olarak görmemek lazım
işsizlik veya üniversite mezunu gençleri ne iş bulurlarsa razı olacakları duruma
düşürmek de kocaman bir sosyal adaletsizlik örneği. Herkesin iş kuracak kadar
yatırım gücü veya ticari zekası yok. Son 50 yıldır gençler devlet dairelerinde
çalışacak şekilde özendiriliyor. Memuriyet, adeta cennet gibi tasvir ediliyor,
masa başı iş, akarı kokarı yok, yazın serin, kışın sıcak, salla başı al maaşı
Bu hayallerle memur olmuş birinin çalışma azmiyle pazarda
"Aman Allah"ım konuşan domates!" diye bağırarak domates satan birinin azmini
karşılaştırabilir miyiz? Neden ülkemizi yetenekli, zeki ve yeterli insanlar
yerine rahat iş düşleyen insanlara emanet ediyoruz? Ben bir vatandaş olarak,
yazar olarak devletimizi idare edecek insanların en az bir Pazar esnafı kadar
istekli olmasını düşlerim.
"İş sahibi olsun nasılsa zamanla sever" diye düşünmemek
lazım. Bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük yapmak istemediği bir mesleği
yapması yönünde zorlamaktır. Doktorluk örneğin neredeyse 40 yaşına kadar okul
okuyor doktorlar. Düşünsene 40 yaşında doktor olmak istemediğini söyleme
cesareti bulan bir adamı
Çocuk değil ki artık yeni hedefler seçsin, yeniden
üniversite okusun
Hayat zor evet, ama ilahi bir zorluktan değil insanın insana
yaptıkları yüzünden zor. İnsan insanın kurdu. Gençlerin hedefleri hakkında ön
yargılı olmamak sevdikleri şeyleri yapmaları için ön ayak olmak lazım.