"Yasaların işlemediği tek bir hırsız vardır; insanoğlunun en değerli şeyini çalan."
Bu sözü duyunca durakladım.
Duraklamam dışımdakileri de duraklattı mı?
Hayır.
Dünyanın dönüşü devam ettirildi. Çocuklar doğurtuldu. Ağaçlar, bitkiler büyütüldü. Sular akıtıldı. Rüzgâr uğuldatıldı. Yağmur şıpırdatıldı.
Şu sorular döktürüldü dudağımdan:
Etken miyiz, ettirgen miyiz, edilgen miyiz?
Geçen hafta sonu Gaziantep"te değerlerimize göre kitaplarımızı yeniden yazmalıyız, mesajını veren bir sempozyumun son oturumundaydım.
Konuşmacıları dinlerken bu üç soru eksik olmadı hafızamdan?
Etken miyim? Ettirgen miyim? Edilgen miyim?
Her şeyde gücü ve kudretini her an hissettiğim Rabbimin karşısında etken olmam mümkün değildi, değildir, olamayacak da.
Öyleyse bu "ben" duygusu nedir?
Yaşama tutunma... Ölümsüzlük duygusu. Lokman Hekim de çare bulamadı ve gitti mi, götürüldü mü, götürtüldü mü?
Azrail"in Rabbimize serzenişini unutmayalım.
Dört büyük melekten Azrail, Rabbimiz görev taksimi yaptığında, can alma görevinin kendine verilmesinden dolayı insanların şikâyet edebileceğinden söz eder. Rabbimiz, hikmet diliyle, "Ben, seninle insanlar arasına hastalıklar, musibetler, ihtiyarlık perdesini koyacağım." der.
Öyleyse Azrail de Rabbimizin tasarrufu karşısında bir perde değil mi?
Azrail de bir perdedir, haksız şikâyetlerin Rabbimize doğrudan gitmemesi için.
Rabbimizi görmeyi murat eder Hz. Musa. Hz. Musa"nın görebilmesi için dağa kendi nurundan bir damla tecelli ettirince Rabbimiz, Hz. Musa bayılır o azamet karşısında.
Rabbimizi dünya gözüyle görebilen sadece Hz Muhammed Mustafa"dır. Çünkü kâinat onun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır Rabbimizce.
Dünya nimetleri, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama, biz inanan insana dünya ile ahret arasındaki perdeyi unutturmuş, hatta batı taklitçiliği ve zihniyeti bunu bilerek yaptırmıştır.
"Kurtulur dil, tarih, ahlâk ve iman / Görürler, nasılmış, neymiş kahraman!" diyen Necip Fazıl gibi biz de ümidimizi kaybetmiyoruz.
Yeni neslin öze dönmesi sahiplenmeyi gerektirir.
Unutmayalım, sahibin izniyle sahiplenmektir perde.
Perdeleri kanun diye niteleyen insanoğlu, "Allah"ın izni olmadan kimse ölmez." (Al-i İmran, 145) sözünü de unutmamalıdır artık.
İnsan hastalandığı için ölmez, öleceği için hastalanır.
Öyleyse biz, etken değil; edilgen ve ettirgeniz.
"İzzet ve azamet ister ki esbap perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında / Tevhit ve celal ister ki esbap ellerini çeksinler tesir-i hakikiden" (Bediüzzaman Said Nursi)