Anadolu"nun yurt, vatan olmasında tarihi süreç içerisinde; tarikatların, tekkelerin ve zaviyelerin hizmetlerini kimse inkar edemez.AhmetYesevi Hazretlerinden, Hacı Bektaş-i Veli"den, Hacı Bayram Veli Hazretleri"inden, Emir Sultan"dan, Şeyh Edebali"den ,Tabduk Emre ve Mevlana Celaleddin-i Rumi"den alınan manevi fevz ,bu toprakları bize vatan yapmıştır.Devrişanların, abdalların, müridanın; başı kabak, yalın ayak, yalın kılıç İlay-ı Kelimetullah için Mavera"ün Nehir" den Viyana"ya kadar verdikleri mücadele alınan manevi işaretle dalga, dalga yayılmıştır.
Bu tarihi sürecin sonunda, bilemem, Cenab-ı Allah nezdinde görevleri bittiğinden midir nedir, etkinliklerini giderek kaybetmişlerdir. Giderek yozlaşmaya bozuşmaya uğramışlardır. Bunun en güzel örneğini Yakup Kadri Kraosmanoğlu"nun Nur Baba adlı romanında görüyoruz. Fevz ve irşat kaynağı olan tekkeler ve zaviyeler işsizlerin, miskinlerin, tufeylilerin mekanları olmuş.. En olumsuz filler işlenir hale gelmiş.. Esrarkeşlerin, alkoliklerin, eşcinsellerin kol gezdiği yerler haline gelmiş.
Bu mekanlardan biri de Kahramanmaraş"ta Kapalı Çarşı"ya girerken ,geçmişteSaatçılar Garajı denilen mekandaki Mevlevi Tekkesi Benim yaşım yetmişi devirdi. Oranın garaj olarak çalıştığı günleri hatırlarım. Donanım olarak tekke olma özelliği hiç taşımaz. Kapalı çarşıda köşker olan babamın dükkanına giderken yol güzergahımdaki bu yerde bir mezar kalıntısından başka bir şey yoktu. O günün insanlarından orayı önemseyen kişiye tanık olmadım. Orayla ilgili bilgileri 1967 yılında 84 yaşında vefat eden Şeyhoğlu,jandarma çavuşu dedem Benli Ökkeş çavuştan dinledim. Rahmetli dedem Hicaz"da askerliğini yapmış, Halep"te jandarma okulunda okumuş Kurtuluş Savaşı gazisi deneyimli bir zattı. Bana burayla ilgili şunları anlattı.""Burası kendine Mevlevi süsü veren;miskinlerin,esrarkeşlerin, eşcinsellerin yuvalandığı bir yerdi.Gündüzleridevriş giysileriyle çarşıya çıkar dilenirler, akşamları da mekanlarında demlenirlerdi. Bu olumsuzluklarına rağmen esnaf dini yönleri olduğu için bunlara ses çıkarmazdı.Nihayet bir kısım esnafın bu halleri canına tak edince;ilim irfan sahibi Kanadıkırık Hoca Efendiye giderek Mevlevilerin merkezi Konya"ya bir mektup yazarak durumu bildirmelerini rica ederler.Hoca Efendi gelen ricacılara;""Ahmaklık etmeyin, bunların bu kötü hallerini biliyor itibar etmiyorsunuz.Bu gider, sinsi birisi gelip de sizi peşine takıp mana mana oynatırsa daha mı iyi olur? " diyerek ricacıları geri çevirir.
İşte15 temmuzda ;hizmetti, vakıftı,cemaattı, şeyhti, müritti diyerek iş birlikçileriyle birlikte memleketimizi ne hale getirmek isteyenleri gördük. Eğer Allah bunların oyunlarını bozmasaydı kim bilir ne badirelere sürüklenecektik?Bu tür yapılaşmaların arkasında mutlaka İslam ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanları emperyal güçler yatmaktadır.Bizim kuşağın tanıma fırsatı şerefine nail olduğu Hafız Ali Efendi"yi Ulu Cami"de vaizlerini dinleyerek büyüdük. Onun seçilmiş sözlerinden toplumumuzu uyarıcı şu sözü kulaklarımızda küpe ""Bu devirde, bu zamanda ne şeyh ne de mürit olur."" Hoca Efendi 1967 de vefaat ettiğine göre, O,mübarek zat o günü ne denli dejenere olarak görmüş ki bu sözü söylemiş.Ondan bu güne dejenerasyonu düşünürsek vay bizim halimize
Özellikle paralelciFetocuların bu istismar alanını boşaltmaları, diğer faydacı,fırsatçı istismarcılara meydan vermiştir.Her platformda cemaat türü yapılaşmalar boy göstermeye başladı. Bizim bu halkımız nedense musibetlerden ders çıkarmayı bilmiyor.Tekkeinşaaedenler,vakıf adı altında yapılaşarak milleti başına toplayan uyanıklar neyin nesi?