Şu sıralarda yazılı ve görsel basın, en çok da Türkiye ile ABD arasında yaşanan taktik savaşlarına sahne olmaktadır. 14 Ocak Pazar günü itibarıyla ABD; PYD maşasını kullanarak 30 000 kişilik Sınır Güvenlik Birimi" kuracağını açıkladı ve anında Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından İbrahim Kalın, "bunun kabul edilemez olduğunu" duyurdu.
ABD ile Türkiye arasında birkaç yıldır süregelen zıtlaşma had safhaya geldi ve ABD, Türkiye"nin ısrarla üzerinde durduğu güvenli bölge projesini delmeye, Türkiye"nin başına YPG belasını sarmaya niyet etti. Diğer yandan da, İsrail lobisinin hiç vaz geçmediği Büyük Ortadoğu Projesine de zemin hazırlamaya soyundu.
Türkiye, Erdoğan Hükûmetleri ile süper devlet olmaya, süper devletlerin oturdukları masada yer almaya niyet etti ve bu konuda dev adımlar attı. Askerî, ekonomik, siyasal hamlelerle dikkat çekecek şekilde büyüdü, büyürken de bir takım süper güçleri yanına aldı ama ABD, AB gibi dünyada sözü savı dinlenen ama dinsel bağnazlıktan bir türlü kurtulamayan devletleri de karşısına almış oldu. Dünyanın pastasını yemeye alışmış bu devletler, niyetini açıkça ortaya koyan Türklerin bu çıkışını hazmedemediler. Erdoğan Hükûmetleri bütün bunları yanlışlıkla yapmış değildir. Niyetleri başkaydı da iş buraya geldi de değildir. Bunlar taktik savaşlarının sonucu olarak ortaya çıkan sürtüşmelerdir. Bu sürtüşmeler 2023 yılına kadar devam edecektir.
Bilindiği gibi, 2023 yılında tamamlanacak dev projeleri var Türkiye"nin. Nükleer santrallerden tutun da Kanal İstanbul"a kadar; savaş gemilerinden sismik araştırma gemilerine kadar. Ve dahi askerî alanda yapılan ve yapılacak olan dev atılımlar var. Dünyanın en büyük ordularından biri olan Türk Ordusu hızla büyüyor, güçleniyor, çağdaş hale geliyor. İsrail de, ABD de, AB de ürküyor bu durumdan. İsrail, projelerinden vaz geçemiyor. Amerika, hem İsrail lobisinin baskısından kurtulamıyor (çünkü Amerika bağımsız bir politika sahibi değildir) hem de gurur yapıyor. AB ise, çark etmeye başladı. Bir takım AB üyesi ülkeler, Türkiye gerçeğini hazmetmeleri gerektiğini anladılar. Oralardan Türkiye"ye zeytin dalları getiriyor güvercinler.
Hele bekleyin, birkaç yıl daha geçsin, siz o zaman seyredin güvercin gagalarında ülkemize gelen zeytin dallarını.
Bu tespitlerimin sağlaması, Kudüs konusunda Türkiye"nin (Erdoğan"ın demek lâzım) peşine takılan 128 cesur ülkedir.
Türkiye çok kararlı ve kendinden emin bir şekilde yuvarlak masaya doğru ilerliyor. O masada yerini alacaktır. Bunun için de bedel ödüyoruz, ödeyeceğiz. Kendi adıma, baş göz üstüne
Türk insanı ailesi için de, yeri geldiğinde ülkesi için de (hamaset kabul edilmesin, 15 Temmuzda gördük) bedel ödemesini bilir. Başımıza yağan bunca yamyamlıklara karşın ülkemizde aykırı ses çıkmamaktadır. Türk insanının büyük bir bölümü bu taktik savaşlarının farkındadır ve devletinin yanındadır.
Şuna yürekten inanıyorum, 2023 yılından sonra, her yerde, her platformda göğsümüzü gere gere Türk olduğumuzu haykıracağız, dünyanın o yuvarlak masasında, mazlum ulusların hakkını savunma görevimize yeniden başlayacağız.
Gelecek çocuklarımızındır, torunlarımızındır. Bizden sonra onlar, huzur ve refah içerisinde, mağrur ve asil olarak tam bağımsız Türkiye"de yaşayacaklardır.
Kuşkunuz olmasın.
Yorum sizin
