TOPLUMSAL YAŞAMI OKUMAK

Bazen gözlem yaparak gezinmek, toplumsal yaşam alanımızda neler olup bittiğini anlamak bakımından oldukça iyidir, ben zaman zaman bunu yapıyorum, iyi de oluyor! Dikkate alınmasa da özellikle yönetici konumunda olanların ve onların yardımcılarının da bu gözlemleri yapmalarını âcizane tavsiye ederim.


Sosyal alandaki rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklar gibidirler. Doktorlar, önce hastalarını sözlü olarak dinlerleler, sorular sorup cevaplar alırlar, sonra da hasta olan bölgeyi dinlerleler, olmadı tahliller yaptırırlar, röntgen, MR çektirirler, buralardan gelen raporlara bakarlar, bir de kendileri incelerler, sonra da kendi kararlarını verirler. Peki, yöneticiliğin de böyle benzer yöntemleri var mıdır? Her iş ve işlemin belirli yöntemi var olmasına vardır da uyan var mıdır? Yoksa " Ben her şeyi bilirim, hiçbir destek görüş ve bilgiye, değerlendirmeye ihtiyacım yoktur." mu denilmektedir? Orasına haydi ben karışmayayım, herkes konuyu biliyor aslında, ya da biliyor görünüyorlar!

Arife günü, çarşı pazarın kalabalık olacağını bildiğim halde zorunluluktan çarşıya indim, özellikle cafe denilen yerlerle çayhane denilen yerlerin bulunduğu alanlardan geçerken gördüklerim karşısında oldukça üzüldüm. Kimsenin oruç tutmadığı beni ilgilendirmez elbette, ancak ülkem adına, milletim adına kaybettiğimiz değerler açısından üzüldüm, "Demek ki bu insanlara öğretilerde bulunulmamış, değerlerimiz anlatılmamış!" diye mevcut durumdan dolayı hayıflandım. Görüntüye bakılırsa, neredeki nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan ülkemize sanki Ramazan gelmemiş gibiydi! Sadece dışarısı değil, geçmiş yıllarda dolan camilerin nerede ki yarısı boştu; yani toplumun; bir camilerden, bir de değerlerin yok sayıldığı dışarıdaki durumlardan olmak üzere iki şekilde kayıp yaşadığını bu yıl daha fazlasıyla anladım! Başka sebep aramaya gerek yok, bunlar bizim sorumluklarımızı unuttuğumuzdan dolayı oluşmuştur!

Görünen olumsuzluklar sadece bunlar değildi elbette ki, nasıl bir algı ise Ramazan, fıtra, zekât konularını kendi hayatından çıkaranlar, bu değerler üzerinden kazanç elde etmede veya faaliyet göstermede bir beis görmüyorlardı mesela, elinde sigarası, su şişesi ile işportacılar bile bayram sevincinden, çocuklara bayram sevinci yaşatmaktan söz edebiliyorlardı.

Önceki yıllarda arife gününde, mezarlıkta hummalı bir hareketlilik olurdu, yakınlarının mezarının üzerini, etrafını temizleyenlerin, çiçekler dikenlerin, mevcut bitkileri sulayanların, Yasin okuyanların, ellerindeki dua kitabından, Kur"an-ı Kerim"den sureler okuyanların sayısı oldukça fazla olurdu. Bu yıl mezarlıkta bakım yapan, çok az sayıda kişi yanında, özellikle yaşlarının genç olmasından dolayı anne veya babasını genç yaşta kaybetmiş olduklarını tahmin ettiğim çok az sayıda gençleri gördüm. Hele yeni mezarlık alanında kimselerin olmayışı ayrı bir vahim durumdu, mezarlığa yeni düzen getirilmesinin de etkili olduğunu tahmin ettiğim bir yalnızlık ve sessizlik vardı. Bu yeni sistem mezarlıkta insanlar, yakının yanı başına bile varamıyorlar. Bir tarafta kırgın insanlar, bir tarafta değerlerinden kopan insanlar ve düzensiz uygulamalar, buralardaki uzaklaşmayı destekleyen yanlış uygulamalardır. Plansız definlerden dolayı karmaşık bir görüntüsü olan eski mezarlığın, yeni mezarlık alanından daha saygın bir görüntüye sahip olduğunu belirtmek durumundayım. Unutulmasın ki bunlar bizim değerlerimizdir.

Çok değil, daha yakın bir zamana kadar teravih namazının bölündüğü görülmemiştir. Birkaç yıldan beri cemaatle teravih namazı kılınırken, sekiz rekât kılındıktan sonra cemaati terk edenlerin sayısında bir hayli artış görülmeye başlanmıştır. Ben işin bu tarafı ile ilgilenmiyorum zaten ama bu tür hareketler daha önceden, uzun bir zamandan beri planlanan bir proje gibi gelmektedir bana. Bu işler ve uygulamalar, toplumun ibadetlere karşı duyarlılığını törpülemek ve yaşanılır olmaktan çıkmasını zamana yayarak değersizleştirmek amaçlı bir proje gibi görünmektedir. Teravih namazı yirmi rekât olarak kılınan camiye gelen, bilerek geliyorsa aykırı hareket etmemelidir.

Müslüman toplumlar üzerinde bir proje uygulaması ya da Müslüman toplumların ortaya çıkan görüntülerle değerlerinden uzaklaşmaya oldukça gönüllü gibi görüntüler vermesi bizi oldukça kaygılandırmalı ve düşündürmelidir.

Daha birçok kaygılarım olmakla beraber ben kaygılarımdan bir kısmını söyledim, bunlar üzerinde düşünmesi, kafa yorması ve çalışması gerekenler bakalım önümüzdeki zaman diliminde neler yapacaklardır?

Toplumunu okuyamayanlar, değerlerini ve değerleri ile birlikte toplumunu da kaybederler!


M. Nedim Tepebaşı

10.06.2019 08:54:54


Cüce ,” Kahramanmaraş’ın ve ilçemizin artık kaybedecek bir dakikası bile yok.”

Görgel: “Ziyaretler Salı ve Cumartesi Günleri Randevusuz Yapılacak"

Başkan Akpınar, Mahalle zi̇yaretleri yaparak vatandaşlarla hasbi̇hal etti

“Kazandığımız belediyelerinde kazanmadığımız belediyelerinde ensesinde olacağız”

Ceyhan “ Oyların mühürsüz, ağzı açık şekilde ve güvenlik güçleri olmadan adliyeye getirildi.”

STK’lardan Görgel’e destek

Dedeoğlu, “Memleketimizin Ankara’dan 100 yıllık alacağı var “

Ceyhan; “Ilıca için yeni bir sayfayı birlikte açıp yazalım”

Hava-İş Depremzedelerin yanında!

Ateş, “Fatma Şahin'den daha iyi bir belediye başkan adayımız var, Zeynep Özbaş Arıkan var”

Arıkan, “Bizim en büyük projemiz, şehrimizi bir an önce ayağa kaldırmak”

Ceyhan, “Gümbür gümbür geliyoruz”

Ateş, “Cumhuriyet Halk Partisi birçok ilçede iddialı duruma geldi”

Arıkan, “Kahramanmaraş’ın en büyük sorunu barınma”

Kahramanmaraş’ta Tefecilik Operasyonu

Arıkan, “25 bin 046 kişilik stadyum yapacağız”

Dora’dan, MHP Kurultayı öncesi açıklama