SORUMLULUK

"Gözlem yapmak, halkın ahvalini görmek ve anlamak için kaldırımlarda, topluluk arasında bazen geziyorum." diye yazdım birkaç kere. Zannederim en büyük eksikliğimiz, birlikte yaşadığımız insanların ahvalinden haberdar olmamaktır!

Belirli yaşa ermiş akıllı insanların her birinin, değişik de olsa sorumlulukları vardır, ancak sorumluluğunu yerine getirmeyen veya getiremeyenlerin sebep oldukları olumsuzluklara ilgisiz kalmaları da bazıları için ayrı bir sorumluluktur diye düşünüyorum, yani bazılarının kişisel sorumluluklarından başka bir de toplumsal sorumlulukları vardır. Anne babalar her ne kadar çocuklarından birinci derecede sorumlu olsalar da gerek yetişme tarzı yönünden, gerekse geçim derdinden, oranını bilemem ama bazılarının çocuklarıyla ilgilenmedikleri bir gerçektir dolayısıyla onların çocuklarıyla ilgilenmiyor olmaları, diğer bazı kişilerin sorumluluğunu artırmaktadır. Çünkü sahip olunan ekonomik ve yönetim gücü yanında birlikte yaşıyor olmak, bazılarına belki daha fazla ve farklı sorumluluklar yüklemektedir.

İnsanlar kendi yakınlarına duyarsız kalamayacakları gibi çevrelerine de duyarsız kalmamalıdırlar. Bir toplu yaşam alanında istenmeyen bir durum, bir felaket, bir afet meydana gelse, o bölgede yaşayanlar "Beni ilgilendirmez" mi diyeceklerdir? Bunu dedikleri zaman kendisini, çevresini, en önemlisi de insanlığını tehlikeye atmış olacaktır!

Sosyal yaşam alanlarının ve sosyal hayatın insan bedeninden farkı yoktur, bir organda oluşan bir rahatsızlık insanın kendisini yani bedenin bütünü bizzat ilgilendirir. Toplum; vücut demektir, işte bugünkü toplumsal durumun da bundan farkı yoktur.

Bugünkü toplum hayatında bir başıboşluk, bir o kadar da aldırmama durumu vardır. Bazı makamlar, aile, eğitim kurumları vesaire, diyelim ki görevlerini yerine getirmiyorlarsa, toplum olarak ilgisiz mi kalmak gerekir? Ama bugün yapılanlar budur, bu davranış şekli asla doğru değildir, olumsuzluklara karşı bütün toplum duyarlı olmak zorundadır. Kimse, söz konusu insanlar için; "Ne halleri varsa görsünler!" diyemez! Diyemez diyememesine de ancak bugünkü gidiş, yolun sonunu göstermektedir!

Toplum yapısını, toplumun ahvalini en iyi toplumun içindekiler bilirler. Bu yüzden bazen fırsat buldukça gözlemci durumunda olabilenlere toplum ahvalini soruyorum, ne yazık ki sorularıma ferahlatıcı cevaplar alamıyorum.

Peki, sorumluluk duyması gerekenler ne yapıyorlar? Söz yerinde ise yorganı başlarına çekiyorlar, hiçbir şeyi duymuyorlar ve görmüyorlar. Herkesin ne yaptığı beni ilgilendirmez diyemem, çünkü ilgilendirir, orman yanarsa, sadece ağaçlar yanmaz, ormandaki canlılar da yanar, şehir oksijenini kaybeder, hava kirlenir, tabiatın dengesi bozulur, en önemlisi de şehrin güzelliği yanar, etraf çirkinleşir, şehir ve dağlar süsünü kaybeder! Toplumun bundan ne farkı vardır?

Toplumun ahvalinden sorduğum kişilerden aldığım cevapları merak edenler var mı? İster olsun ister olmasın, ben söyleyeyim de birazcık da olsa vicdanı olanların vicdanları sızlasın; birkaç gence gençliği sordum, "Gençlik nereye gidiyor?" dedim, gençlerden birisi anında cevap vererek; "Maddeye!" dedi. "Bu kadar mı kötü?" dedim, "Ne anladığınızı bilmiyorum ama anladığınızdan daha kötü!" dedi. Maddeden kastın uyuşturucu olduğunu ayrıca belirtmeme gerek var mı, ama yine de söylemiş olayım! Bir başkasından sessizce dinledim; toplumda livatacılığın yani homoseksüelliğin yayıldığını duyduğumda ürperdim, başım döndü! Haydi söyleyin; ne yapalım?

Bu sıkıntılı durumlara çare önerisiyle bir dizi görüşmeler yaptım, çoğunluğun bu tür işlerle yani tolumda yardımcı olacak işlerle ilgilenilmediğini gördüm, yine duyarlı olması gerekenlerden çoğunluğun sermaye artırımı peşinde koşmaktan başka dertlerinin olmadığını üzülsem de gördüm.

Bunları dinleyen, okuyan olmayacak diye yazmamazlık edemem; ekonomik ya da etkin güç sahipleri toplumla ilgilenmek zorundadırlar. Kimse; "Ben kazanıyorum!" dememeli, kazandıklarından birazını olsun kazandığı beldesi insanları için harcamalıdırlar.

Söz konusu olumsuzlukları diğerlerinden önce sözünü ettiğim kişiler görmelidirler. Zaten ortalıkta bir boş vermişlik var, yetkin kişiler çoğu yerde devre dışı, eğitim, sosyal ve dini alanlarda yetişmiş insan sayısı çok az, birçok aile reisi geçim derdinde, aile reisliği diye bir kavram bile yok olma durumunda, peki, ne olacak bu işin gidişatı?

Lütfen, herkes, işine, malına, mülküne değer verdiği, onları koruduğu kadar olmasa da çevresine yani toplumuna sahip çıkmak, onlarla ilgilenmek, gerçekten ilgilenecek yani kendisine hizmet ettirmeden değerlerine sahip çıkan kişilerle dirsek temasında bulunarak çalışmalara destek olmak durumundadırlar. Hastalık vardır, tedavisi de vardır. Eğer toplumun ahlâkı bozulursa malın, mülkün hiçbir değeri de olmayacaktır. İyi toplum oluşturulmazsa, kaybedilenler o toplumun servetini de, iradesini de kaybettirirler!

Duyarlı olmak, her insan için görevdir.  



M. Nedim Tepebaşı

5.01.2020 16:27:16


STK’lardan Görgel’e destek

Dedeoğlu, “Memleketimizin Ankara’dan 100 yıllık alacağı var “

Ceyhan; “Ilıca için yeni bir sayfayı birlikte açıp yazalım”

Hava-İş Depremzedelerin yanında!

Ateş, “Fatma Şahin'den daha iyi bir belediye başkan adayımız var, Zeynep Özbaş Arıkan var”

Arıkan, “Bizim en büyük projemiz, şehrimizi bir an önce ayağa kaldırmak”

Ceyhan, “Gümbür gümbür geliyoruz”

Ateş, “Cumhuriyet Halk Partisi birçok ilçede iddialı duruma geldi”

Arıkan, “Kahramanmaraş’ın en büyük sorunu barınma”

Kahramanmaraş’ta Tefecilik Operasyonu

Arıkan, “25 bin 046 kişilik stadyum yapacağız”

Dora’dan, MHP Kurultayı öncesi açıklama

Başkan Adayı Toptaş, Canlı Yayında Projelerini Anlattı

Sosyal Medya Anketleri Dr. Ceyhan'ı Onikişubat'ta Favori Gösteriyor

Gençler sordu, Aydoğar ve Ceyhan cevapladı

Aydoğar’dan Hizmet İş Sendikası yöneticisine sert tepki

Merdan Balıkçılık, sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye devam ediyor