Bir süredir coronavirüs hayatımızın merkezine oturdu, daha ne
kadar süreceği de belirsiz, televizyonlardan bu konudaki konuşmaları
dinlemekten içimiz kararmaya başladı, başkalarını bilmem ama takip etmeden de
duramıyorum. Umudumuz var olsa da kısa sürede bu afetten kurtulacağımıza dair
bir emare de yok, her şey karanlık, meçhulde hayat devam ediyor.
Virüsün aşısı ya da ilacı bulunsun diye büyük bir umutla bekliyor,
dualar ediyor, görünen olumsuzluklara kendi günahım gibi tevbeler ediyorum.
Görünüşe bakılırsa halkın büyük çoğunluğu yaşananlara pek de aldırmıyor,
onlardan bazıları için hayat eğlenceden, yemekten, içmekten hatta utansam da
söyleyeceğim cinsellikten ibaret. Bir kısımları böyle görmese de böyle
görenlerin sayısı kesinlikle az değildir. Televizyon dizileri bunların gizli
görünen yüzü değil mi? Kimin umurunda ahlâkmış, dürüstlükmüş kimin umurunda,
ara sıra esip gürleyenler olsa da konuşulanların çoğu lafta! Kimilerinin
dünyasında Allah yok bile, kimileri de Allah ile çevresini kandırma derdinde.
Bu, yalan değil, iftira değil!
İnanmayan inanmaz ancak bu musibeti, sadece Müslüman kesime değil
bütün insanlığa, daha çok da Müslüman kesime bir uyarı olarak gören ve kabul
edenlerdenim, çünkü inanmış olmanın diğerlerinden daha fazla bir sorumluluğu
vardır, o sorumluluğun da yerine getirilmesi gerekir. Hangi düşünce ve inançta
olursa olsun, kimse; "Ben istediğim gibi yaşarım." diyemez. İnanıp inanmamak
ayrı bir konudur, bu durum elbette kimseyi ilgilendirmez. Ancak bazı
sorumluluklar vardır ki; inanıp inanmamakla alakası yoktur, onlar müşterektir.
Bir defa genel ahlâk kurallarına, hak ve hukuk esaslarına herkes uymak
zorundadır, kimse için keyfilik yoktur, bunu hiçbir hukuk sistemi hatta kabile
yönetimi bile kabul etmez. Eğer bu alanda bir boşluk varsa ki olduğu
kanaatindeyim, bunlar yasama koyanlar için eksikliktir. Bu tür işlerin
düzelmesi için de taraf tutma aymazlığından kurtulmak gerekir. Doğru doğru,
eğri de eğridir, başkası yoktur.
Kişinin Allah"a inanmaması, Allah ile kendisi arasındadır ama
kimsenin temel kurallara itiraz etme veya karşı gelme hakkı yoktur, çünkü temel
kurallar kişinin hem kendisini hem de kendisi dışındaki her canlının ve hatta
eşyanın haklarını, itibarını ve yaratılış gayesini ilgilendirmektedir.
Anlaşılmadı mı? Söyleyeyim; silah ve kurşun birer eşyadır değil mi? Bunları
insanlara ya da diğer canlılara karşı haksız ve gereksiz yere kullanma hak ve
yetkisine kimse sahip değildir. Bu yüzden ben eşyanın bile bir hakkının
olduğuna inananlardanım. Bazıları buna gülebilir, kendi sorunudur ama inanç
sisteminde her şey şahitlidir, eşyalar bile, eşyalar, kendisinin niçin ve ne
amaçla kullandığına şahitlik edecektir, bu iş bu kadar net olacaktır, ben bu
işe de inanıyorum. Eskiden, halk arasında; "İspatlı, şahitli" diye bir söz bile
vardı. Kısacası hiçbir kimse için keyfilik de
başıboşluk da yoktur. Virüsün bilmediğimiz, belki de gerçekleri, kimin ne
olduğunu kendisine hatırlatan bir görevi vardır! Bugün anlamayanlar gelecekte
bunu anlayacaklardır!
Baştan beri virüsün üretildiğine kaniyim. Ne olursa olsun, ister
üretilmiş olsun, ister üremekte ve yayılmakta olsun, ne fark eder ki; ortada
bir musibet var, bunda da bütün insanlığın kusuru vardır. Ürettilerse,
üretenler suçludurlar, bunlar uluslararası divanda yargılanmalı ve
cezalandırılmalıdırlar. Ürediyse, yine bir yerde yanlışlık, tedbirsizlik
vardır, dengeler bozulmuştur vesairedir, burada da ihmali olanlar yargılanmalı
ve cezai müeyyide uygulanmalıdır.
Bu virüsün biyolojik savaş türü olma ihtimali bana göre çok
yüksektir, eğer böyle ise bunun ortaya çıkarılması insanî bir görevdir,
suçluları da mutlak yargılanıp cezaları ilgili mercilerce verilmelidir.
Bu virüs bir musibet de olabilir, musibet de durup dururken
gelmez, hak ve hukuktan sapanlar, doğal sistemi bozanlar için Allah meleklerin
eline sopa verip de onların kırfacanını çıkaracak değildir, virüs da Allah"ın
görünmez ordularındandır, kimilerinin kabul etmemesi işin aslını
değiştirmeyecektir.
Allah"ın adaletinde masumlara ceza yoktur, eğer onlara eziyet
edilir veya haksız yere zarar verilirse, ilahî adalet zalimlerden onların
hakkını alıp teslim edecektir. Ceza, hak edenler içindir, insanlar veremese de
Allah verecektir.