Bir şehrin ekonomisine, kalkınmasına,
sosyal yapısının gelişmesine katkıda bulunmak bir insanın toplumuna
yapabileceği güzel işlerin belki de başında gelir. Karşı tarafta bulunan suyu,
kanallar açarak çorak araziye aktarmak gibi bir iştir bu, aynı zamanda halkı ve
tabiatı, huzurlu bir hayata kavuşturmaktır.
Yıllar vardır ki; bu şehir,
gelişim göstermek bir tarafa ürettiklerini bile doğru düzgün pazarlayamamış,
endüstriye dönüştürememiş, hatta toprağından yeteri kadar yararlanamamıştır,
hâlâ da birçok alanda bu böyledir. Toprak sahibi çiftçiler, yıllarca
topraklarında mevsimlik olarak domates, patlıcan, salatalık, havuç, turp,
şalgam, üzüm gibi ürünlerin yanı sıra birkaç tür daha meyve ve sebze üreterek
hayatlarını devam ettirmişler. Ürettiklerini ise sadece şehir halkına
pazarlayabilmişler, birçok üründen ise gerekli randımanı dahi alamamışlardır.
Bunların içerisinden, değişik ürünler ekip biçenler elbette olmuştur, ancak
başarmak çok zaman almıştır. Mesela bir elin parmakları sayısınca denilecek
kadar az sayıda çiftçi pamuk ekmiş fakat kozalar çatlamamış, üretici;
endüstriyel pamuk üretimiyle çok geç tanışmıştır. Bu süre içerisinde rehberlik
eden birisi de çıkmamış, dolayısıyla kendi bildikleriyle üretmeye çalışan
çiftçi, emeğinin karşılığı alınamamıştır. İşin içine bir de işçilik masrafı
girmişse, gelir de düşmüş, bu da üreticiyi işinden soğutmuştur!
Küçük çaplardaki arazilerde
üretilen pamuk, birkaç çırçır fabrikasında işlenirken, nihayet yıllar sonra
Maraş Ovası"nda devrim niteliğinde, verimli ve elyafı Ege kalitesinde pamuk
üretilmeye başlanmıştır. Bu gelişmeyi iyi değerlendiren birkaç kişiden birisi
de İsmail Kurtul olmuştur. Bir işte öncülük etmek oldukça önemlidir ve tamamen
bir cesaret işidir. Takdir edilmelidir ki; İsmail Kurtul ve birkaç cesaretli müteşebbis,
şehri endüstriyle tanıştırmışlar ve o günün şartlarında ciddi atılımlar
yaparak, gözükara bir şekilde yatırımlarda bulunmuşlar ve kurdukları
fabrikalarla bu şehirde iplik ve dokuma üretiminin, dolayısıyla refahın yolunu
açmışlardır.
Kimse zannetmemelidir ki;
Kahramanmaraş sanayisi ot biter gibi yerden bitmemiştir. Elbette yeni nesil
bunları bilmeyecektir ama daha ilerisi ve müteşebbis insanlar yetişmesi için
bunların bilinmesi gereklidir. Hatta nesiller arasında bunların birer örnek
olarak anlatılması ve gündemde tutulmasında fayda vardır.
Kahramanmaraş"ta kurulan bunca
fabrikalar, bu ilk hamleden örnek alınarak takip edilen teşebbüslerin, belki de
kimileri için birer özentinin ürünüdür. Memleketin insanlarına iş ve aş
kapısını bu ilk müteşebbisler açmışlar, hem kendileri birer sanayici ve
işletmeci olmuşlar, hem de iş verdikleri insanların daha müreffeh bir hayat
yaşamalarına vesile olmuşlardır.
Bu bir avuç insan, önlerinde
bir rehber, bir planlayıcı olmadan, şehrimizde bir çığır açarak sanayi
hamlesini başlatmışlardır. Hangi iş kolu veya hayır kapısı olursa olsun, ilk
hamle değerlidir, bu yüzden bu kişilerden hayatta olanların kıymeti iyi
bilinmeli, vefat edenler minnet ve rahmetle anılmalıdırlar. İşleyen bir yolun
lüks asfalt yapılmasından, hiç yokken ve ilk defa ham yol olarak açılması kat
be kat daha önemlidir, yani yolun gerekliliğini görmek ve kavramak, sonrasında
da planı uygulamaya koymak, başarının temelidir, gelişim de zaten bunlardan
sonra olacaktır. Bundan dolayıdır ki; merhum İsmail Amca ve diğerleri, yani
sanayinin başını ilk çekenlerden her biri, gerçek birer kahramandırlar.
Hem yaptıkları bu başarılı
işler bakımından, hem de mütevazı yapıları bakımından İsmail Kurtul ve diğer
müteşebbislerin benim yanımda ayrı bir yerleri vardır. Sözünü ettiğim kişilerin
çoğu beni tanımazlar, benim de onlarla herhangi bir yakınlığım olmamıştır.
Onlar ayrı dünyaların, ben ve benim gibiler ayrı dünyaların insanlarıyız,
İsmail Amca da bunlardan biriydi. Ancak, İsmail Amcayı nerede gördümse hâl ve hatırını
sordum, o da çok sevecen ve samimi bir şekilde benim hâl ve hatırımı sormuştur,
beni tanımış mıdır, tanımamış mıdır bilmiyorum, daha çok tanımadığı
kanaatindeyim ama hep tanıyor gibi davranmış olduğuna şahidim, bu da
güngörmüşlüğün, insana değer vermenin bir tezahürüdür.
Bazı iş ve işlemler vardır ki;
açıktan olmasa da niyeti cihetinden isteklisini bulur, mıknatıs gibi kendisine
çeker, isteklisi de gider o işi kendisi bulur. Merhum İsmail Amcanın elbette ki
başka hayır ve hasenatları da vardır, ancak; ilimizdeki İlahiyat Fakültesinde
İsmail Kurtul adının bulunması da böyle bir şeydir, adına da layıktır, oğlu
Abdülkadir Bey"in gayretleri de takdire şayandır.
Yeni nesil pek bilmese de
İsmail Kurtul ismi duyulduğu anda Kahramanmaraşlıların aklına hep hayır ve
hasenat sahibi bir kişi gelmiştir. Bu da herkese nasip olmaz, bir şeyin nasip
olması için kişinin kendisi de nasibini araması, nasip olacak işin peşinden
koşması gerekir.
Arkadan gelenlere emsal
olmasını temenni ediyorum, bu vesileyle de İsmail Kurtul Amcaya Yüce Allah"tan
rahmet diliyorum, mekânı Cennet olur inşallah, biz iyi bir insan olduğuna
şahidiz.