Maraş’ta Sürüp Giden Belirsizlik

Maraş’ta Sürüp Giden Belirsizlik

Deprem olalı birkaç gün sonra bir yıl olacak, yanlış uygulamalar yüzünden Maraş hâlâ belirsizlik yaşıyor, insanlar darmadağın, İl dışına gidenlerden bir kısımları şehre dönemedi, çünkü sağlıklı bir çözüm üretilemedi. Şehir yapılaşması adına defalarca karar değiştirildi, halihazırda sadece yeni kurulan Azerbaycan Mahallesi’nde düzenli bir çalışma sürdürülmektedir. Peki neden?
 

Uygun olmayan adı takılan yerlerin sakinleri ile orta hasarlı diye rapor yazılan bina sakinleri, seslerini duyurmak ve sıkıntılarını anlatabilmek için her hafta meydanlara dolmaktan yoruldu. Çözüm üretilemediği gibi onları dinleyen yetkili kimse de yok. Bu insanlar haksız bir şey istemiyorlar, sadece yanlış uygulamaların düzeltilmesini istiyorlar. Peki, haksızlar mı? Asla, ifade yerindeyse yerden göğe kadar haklılar. Yönetenler, halkının sorunlarına çare bulmayacaklarsa çareyi kim bulacak, çözümü kim üretecektir? Üstelik bu insanların çoklarını mağdur edenler, devletin kurumlarında sözüm ona halkı için çalışan görevliler ile devletten beleş ev kapma sevdasıyla ilgili kuruma itirazda bulunanlar ve o itirazcılara “Senin itirazın yersiz” demeyip onlara fırsat sunanlardır. Evet, sorumsuz davranabilen görevliler yüzünden ve onların hatalarını düzeltmeyenler yüzünden halk perme perişandır. Bugüne kadar görülmemiş bir şiddette yaşanan deprem, güçlü bir şekilde binaları sallamış, buna rağmen binaları yıkılmamış, depremin bu kadar şiddetli olmasına bağlı olarak binaların duvarlarında doğal olarak çatlamalar meydana gelmiş, rapor yazan görevliler, teknik ve görsel hiçbir dayanağı olmadan “sorumluluk almamam” diyerek az hasarlı binalara orta hasarlı yazıp işin içinden sıyrılmışlar, halkı; belediyeler, çevre ve şehircilik müdürlüğü, avukat, adliye, firmalar arasında dolaştırmak suretiyle, harcadıkları paralarla ve bedenen, en kötüsü de ruhen perişan etmişlerdir. Sorumluluk alamam diyenler bu halkı perişan etmişlerdir. Halk arasında çok kişi, maalesef uyurgezer misali, kendinde olmadan, ortalıkta dolaşmaktadır. Birçokları; "Depremden sonra unutkanlık başladı" diyerek konuştuğu kişilere özür beyan etmektedir. Bu insanların bu duruma gelmelerinin sorumlusu, bu raporları yazanlar ve şikayetlere aldırmayan yönetenlerdir.
 

Birileri çıkıyor uygun olmayan alanlar diye bir tanım yapıyor, bir başkaları böyle bir durumun olmadığını söylüyor, gözle görülen ve teknik açıdan ciddi hasar olmayan binalara birileri tutuyor hasar raporu yazıyor, bir başka bilir kişi o binalarda hasar olmadığını söylüyor, avukat yanlış yönlendiriyor, vatandaş bir oraya bir buraya hesabı koşup duruyor! Bunlar yüzünden vatandaş, binasını kurtarmak için güçlendirme yaptırmaya çalışıyor, bir taraftan bunlarla uğraşırken diğer taraftan da sektörün eline düşüyor, gün geçtikçe güçlendirme işi de muammaya dönüşüyor, nerede ki her gün farklı söylemler ortaya atılıyor, velhasıl kafalar karmakarışık! 
 

Bir tarafta ekonomik zorluklarla baş etmeye çalışan insanlar, diğer taraftan dişinden, tırnağından artırıp aldığı evinin yıkılmaması için sektörün kucağına düşüyor, yahu bir söyleyin bu vatandaş ne yapsın?
 

Bakın, sorumluluk alamam derken veya bu raporların düzeltilmesi için herhangi bir işlem yapmazken, bu kadar mazlum insanların vebalini aldığınızın farkında mısınız? Yazılan raporlar yüzünden, yıkılmaması gereken binaların yıkılmasına sebep olanlar, sebep olacak olanlar, hasarsız ya da az hasarlı durumda olup da uygunluk açısından sıkıntı olmayan alanlara uygun olmayan alan diye sizin verdiğiniz raporlar yüzünden bu binalar yıkılırsa, bina sakinlerinin ahı sizi çarpar diye de mi korkuyorsunuz, işi düzeltmezseniz bu yanlışlar inanın sizi çarpacaktır.
 

Her gün farklı bir şey duymaktan bu halk yoruldu, sizin eviniz, çocuklarınız, aileniz yok mu, bu insanların yerine koyun bir kendinizi!
 

Devlet yönetimi istikrar demektir, huzur demektir, güven demektir, siz bu yıkılmaması gereken binaları yıkarsanız ya da sizin yüzünüzden bu binalar yıkılırsa, halka da devlete de zarar verirsiniz. Tamam, dayanamayacak durumdaki binaları yıkın ama sağlam binaları, güçlendirilebilecek durumda olan binaları da yıkmayın, eğer o binaların yıkılmasına sebep olursanız, göz yumarsanız, o binaların sahiplerinin gönüllerini de yıkmış olursunuz, o insanların gönlünü yıkmayın!  “İyilik etmeyecekseniz kötülük de etmeyin” diye bir söz vardır ki bu söz herkesin hayat felsefesi olmalıdır.
 

Şehri dağıtmayın, dağınık, bölük pürçük şehir olmaz, Kapıçam’a Şehir Hastanesi yapmakla Önsen’e hastane yapma mantığının farkı yoktur. Hastane, halk için yapılıyorsa halkın yararlanmasının kolay olması için halkın yakınına yapılmalıdır, diğer kurumlar ve ticaret merkezi de öyle olmalıdır. Kurumların her birini bir tarafa atarak, gereksiz yere evleri ve işyerlerini yıkıp köylerden yer göstererek şehir kurulmaz, hele büyükşehir hiç kurulmaz.
 


M. Nedim Tepebaşı

11.01.2024 14:01:00


Hemşehrimiz Işıksalan “ULUSAL TV”de

Cüce ,” Kahramanmaraş’ın ve ilçemizin artık kaybedecek bir dakikası bile yok.”

Görgel: “Ziyaretler Salı ve Cumartesi Günleri Randevusuz Yapılacak"

Başkan Akpınar, Mahalle zi̇yaretleri yaparak vatandaşlarla hasbi̇hal etti

“Kazandığımız belediyelerinde kazanmadığımız belediyelerinde ensesinde olacağız”

Ceyhan “ Oyların mühürsüz, ağzı açık şekilde ve güvenlik güçleri olmadan adliyeye getirildi.”

STK’lardan Görgel’e destek

Dedeoğlu, “Memleketimizin Ankara’dan 100 yıllık alacağı var “

Ceyhan; “Ilıca için yeni bir sayfayı birlikte açıp yazalım”

Hava-İş Depremzedelerin yanında!

Ateş, “Fatma Şahin'den daha iyi bir belediye başkan adayımız var, Zeynep Özbaş Arıkan var”

Arıkan, “Bizim en büyük projemiz, şehrimizi bir an önce ayağa kaldırmak”

Ceyhan, “Gümbür gümbür geliyoruz”

Ateş, “Cumhuriyet Halk Partisi birçok ilçede iddialı duruma geldi”

Arıkan, “Kahramanmaraş’ın en büyük sorunu barınma”

Kahramanmaraş’ta Tefecilik Operasyonu

Arıkan, “25 bin 046 kişilik stadyum yapacağız”