Haksızlık karşısında üzüntümüzün, tepkimizin ederi ne kadardır? Saygınlık bence buradadır yani birisi bir haksızlık yaptığında veya daha başta haksızlık yapmaya niyetlendiğinde, toplumun kendisine vereceği tepkiyi bilmeli, güçsüzler de toplumda kendilerinin ve haklarının korunacağını bilerek güvenle yaşayabilmelidirler. Eğer böyle bir şey yoksa, insanlar, toplum olma özelliğini kaybetmiş, sadece kalabalık durumuna düşmüş olurlar, kimse pazara gidip de bayatlamış ürünü seve seve almaz, yüzüne bile bakmaz değil mi?
Haksızlığa, zulme gösterilen cılız ve tabansız tepkilere razı olmam amma buna rağmen iltifat da ederim, çünkü külün içinde bir çıngı varsa ateş yakma umudu var demektir, yani bu yüzden cılız tepkilerde bile umut ararım.
Medenî insanlar, zulme uğrayanların yanında yer almaktan öte, mazlumların dinine ve milletine bakmadan, zulmün karşısında olurlar veya olmalıdırlar, bu da yetmez, asıl, zulmü durdurmaları gerekir hatta bu da yetmez, haksızlık yapmaya hiçbir kimsenin cesareti olmamalıdır, bu durumda olan toplum, medeniyette zirveye ulaşmış toplumdur. En onurlu savaş da zulmün ve zalimin karşısına dikilerek ya zulmü ya da zalimi etkisizleştirmektir ki Peygamber Efendimiz de zaten bunu tarif etmektedir.
Toplumun bütününün, bu ve benzer konularda aynı duygu va kararlılıkta olmaması, toplumun sıkıntılı olduğunu gösterir. Şu zamanda da sadece bizde değil, tüm dünyada aynı sıkıntı ve çözümsüzlük yaşanmaktadır. Yetkili yetkisiz, haksızlık yapan bütün kişiler, hep bu boşluktan cesaret almakta ve hepsi de bu kokuşmuşluktan beslenmektedirler.
Üst seviyede medenî insan yetiştirme programları halihazırda eğitim sisteminde de aile kurumundada da yoktur yani insanlar sokağın insafına bırakılmıştır. Hâlbuki ailenin de devletin kurumlarının da ilk baştaki görevi, sosyal alanda medenî insanlar yetiştirmektir. Yaşam tarzı yönünden halkı medenî olmayan toplumların, bütün teknolojik donanımlara sahip olsalar bile bir ayağı kırık, bir yanı çöküktür.
Sağlıklı toplum, güven veren ve güvende olan toplumdur, ne kadar zor bir iş olsa da toplumlar bunu başarmak zorundadır.
Bakalım kim başaracak!