M. Nedim Tepebaşı

Tarih: 07.12.2024 04:04

Bu Kafayla İşler Zor

Facebook Twitter Linked-in

Öküzün altında bazen buzağı aramak gerekiyor herhalde, bunu neden söyledim durup dururken şimdi! ÇAYKUR'un organik çay olarak piyasaya sürdüğü, bana göre çok güzel bir çayı var, epeyce zamandan beri raflarda göremiyordum, bugün bir markette gördüm, paketi elime aldım, hemen tüketim tarihine baktım, deprem öncesinden beri bu çayı piyasada pek görmüyorum, üretim tarihi 2021 yılı, tavsiye edilen son tüketim tarihi 6.ay 2024 yani firmanın yazdığı son tüketim tarihinin üzerinden 5 ay geçmiş, peki, bugüne kadar neden saklanmış ya da bekletilmiş de şimdi piyasaya sürülmüş, marketin bunu bekletmesi mümkün değil, çünkü uzun zamandan beri bu çayı raflarda görmem. ÇAYKUR'un özelleştirildiğini bir ara duyduk, parası ödenmediği için tekrar devlete geçtiği konuşuldu, ülkede birçok iş muamma, doğru düzgün şu işler açıklansa, vatandaş da doğru bilgi sahibi olsa olmaz mı?

Bir ara ekmekle ilgili yönetmelik yayınlanmıştı; ekmek yapımında, un, tuz, maya ve sudan başka bir madde kullanılmayacaktı, peki, öyle mi? Basında zaman zaman birçok haber yayınlanıyor, ekmekte kullanılan, insan sağlığı için tehlikeli katkı maddeleri kullanıldığı ile ilgili. Yakın zamanda ekmek hakkında kafa karıştırıcı bir şeye şahit olduk: daha önceleri artan ekmekleri poşette muhafaza ederken şimdilerde ekmek kabında muhafaza etmeye başladık, bir de gördük ki ekmek kabının kapağının iç kısmında zannederim buharlaşmadan dolayı jelatinimsi, kahverengi bir kaplama oluşuyor, temizlenmesi de oldukça zor. Fırıncıya sordum, "biz katkı maddesi kullanmıyoruz ama unu üreten fabrika kullanıyor ve bize hazır bir şekikde satıyor" dedi.

Bir yıl kadar oldu, bir gün pazarda genç birisi pazarcı esnafına veryansın ediyordu, pazarcıların başkanı mıydı acaba, çünkü pazarcılara isimleriyle hitap ediyordu ve "Neden etiketleriniz doğru değil? Mesela muzun çürümeye yüz tutmuşlarının fiyatını yazıyorsunuz da taze olanını daha pahalıya verdiğiniz halde onun fiyatını yazmıyorsunuz, vatandaşı yanıltıyorsunuz, kazancınızı haram ediyorsunuz?" diyordu ve ikaz ediyordu.

Yine yakın zamanda yanlış bir işlem neticesinde çalıştıramadığım bulaşık makinesi için bende kayıtlı servis telefonunu aradığımda merkezi sistem bir servis karşıma çıktı, dan din, dandin ses kaydından dakikalar sonra şu numarayı tuşlayın, yok şundan sonra müşteri hizmetlerine nihayet bağlandı, bu sefer de o kişi benim istediğim servise değil de başka bir servisten randevu verdi, epeyce uğraştan sonra işimi çözdüm, hiçbir parça kullanılmayan basit bir işlemle çözülen arıza için 550 lira servis ücreti ödedim, bunları da merkez belirliyor tabii ki.

Şimdi bunları niye anlattım, daha bizzat yaşadığım birçok olay anlatabilirim de! Ülkemizde bir başıboşluk, bir denetimsizlik ve usülsüzlük var hele de Maraş'ta bu başıboşluk başını almış gidiyor hem de dur durak bilmeden, adam 15 dakikalık işe 500 lira veya daha fazlasını alıyor ,insaf,merhamet yok, soran da yok, sorun iletildiğinde işi çözen de yok, tutturulmuş bir yol; deprem yaşadık deniliyor, iyi de bu depremi sen yaşadın da işi yaptıran yaşamadı mı, o adam havadan mı düştü, bir de yetki isteyip elde ettikten sonra hukuki sorumluluğu alıp gereğini yerine getirmeyenlere ne demeli?

Şehir düzensizlik çöplüğüne döndü, isteyen istediğini yapacaksa yönetime ne gerek var veya herkesin sırtını dayadığı bir yer varsa yasaya ne gerek var?

Sadece bunlar mı? Elbette değil, firma kendi çıkarı için yolu kapatıyor, şehir trafiği allak bullak olmuş kime ne? Rezerv alan ilan ediliyor gerekçesi yok, neticesi bellisiz.

Depremden önce vuranlar iyi vurdu, deprem de iyi vurdu, bakalım bu sarsıntı ne zaman durulacak! Vuran vurana!

Bir de bazıları var ki doğrulara kendini kapatmış, bir şey yazıyorsun, biri çıkıyor "işine geliyorsa böyle" diyor, bir de öğrenmişler; "Allah var gam yok" diyorlar, sanki aksini söyleyen var, zannedersin Allah kendisine izin vermiş! Bu kafayla işler çok zor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —