M. Nedim Tepebaşı

Tarih: 10.10.2024 23:04

Gözleri Olduğu Halde Kör Olanlar

Facebook Twitter Linked-in

Çok uzun yıllardan bugüne gelen ve yarınları da içine alan derin planlarla kuşatıldığımızı ne bizden öncekiler ne de biz tam olarak görebilmiş veya anlayabilmiş değiliz, kimimizde cehalet, kimimizde çıkar, kimimizde körükörüne birilerine bağlılık  veya diğer bazı durumlar, sanki gözümüzü kör, kulaklarımızı sağır etmiş, elin adamı ise bizim bu halimizden yararlanarak bizi sürekli insanî değerlerden uzaklaştırmıştır. Belki de çoğumuz ne doğru düzgün insanî değerler bilincine, ne millî bilince, ne de İslamî bilince sahibiz. 

Olaylara bakarken ve yorumlarken, oyun kuranlar bir oyuna birçok bağlantı sapladıkları halde biz sadece, görebildiysek işin bir tarafını görmüşüz, halen de böyle devam etmekteyiz. En çok da kendi görüşümüzü beğenmiş, bizi beğenmeyenleri suçlamışız. Kendini dindar sınıfında görenler ise ayrı bir alemde yaşamaktadır, Allah ile yakınlık kurmadan yani Allah'ın bizden beklediklerini yerine getirmeden, Allah'ın bizim işlerimizi düzene koymasını, bizim yanımızda olmasını yani bize torpil yapmasını beklemişiz, halen bekliyoruz da! Tamam, inananlara yardım edeceğine dair Allah'ın vaadi vardır ama kul önce, yarım yamalıklı değil, doğru düzgün Allah'ı tanımalı ve O'na güvenmelidir. "Nasıl yani, işte inanıyoruz ya!" diyenler olacaktır, peki, inancımız Allah'ın istediği gibi midir, biz Allah'ın istediği gibi yaşıyor muyuz?
 

Davranışlarımızda şunu düşündük mü; biz ne kadar kâmil, ibadetlerine ne kadar düşkün olsa da hayatımızda kimi kişilere Allah'tan daha fazla yer ayırdığımız oldu mu ya da oluyor mu yani biraz basit bir ifadeyle Allah'ı gücendirdiğimiz oldu mu? Bir kısım lafları diline dolayıp duranlar hangi söz veya davranışların şirk olduğunu ya da olabileceğini düşündüler mi? Hele bir de kendileri başkalarını eleştirirken farklı bir şekilde aynı hatalara düşenler, düştükleri hataların farkına vardılar mı, yoksa bildikleri halde kendi üzerlerine kondurmadılar mı?
 

Bir cenahta bunlar yaşanırken başka cenahlarda ise farklı planlar için farklı kişiler arz-ı endam etmektedirler, mesela araplarla İslamı özdeşleştirmeye çalışarak milli duyguları galeyana getirip kişilerle İslam arasına mesafeler koymaya hatta kişileri İslam'dan soğutmaya ya da dini sorgulatmaya çalışmaktadırlar. Peki, bunu yapanlara; "Sen Allah'ı sorgulamaya mı çalışıyorsun?" diye sorulmaz mı? Daha Allah'ın bir ve  var olduğunu, bunun sayısız delillerinin olduğunu anlayamanların, susuz kalsalar, daha içtikleri suyu bile yoktan yaratmak bir tarafa üretemedikleri aşikarken Allah'ın, dinini nasıl tebliğ edeceğine dair aklları sıra gizliden Allah'a önerilrede bulunduklarına ne demeli? 
 

Bunları gündeme taşıyanların, bunları planlayacak durumda olmadıkları veya öyle birileri olmadıkları da ortadadır, işin en üzücü tarafı da bu değil midir?
 

Toplum, hızlı bir şekilde kendi değerlerini imha etmeye daha doğrusu imha ettirilmeye çalışılmaktadır. Vicdanı olanlar toplumun elini tutmak zorundadır, eğer ki bu gidişata seyirci kalınırsa, sadece insanlar değil, insanlık zarar görecektir.
 

Bütün bunların gerisinde bu milletin duygularını ve değerlerini itibarsızlaştırıp, lakayıtlaştırıp ülkemizi bölme ve köleleştirme planları vardır. Herkes teyakkuzda olmak zorundadır, bu oyuna düşenlere, düşebileceklere tavrımız net ve kesin olacaktır, olmalıdır.
 

Ancak, her şeye rağmen kimse umudunu yitirmesin, yeter ki Allah'a yakın olunsun, Allah'tan daha güçlü kimse yoktur, biz kendimiz olursak Allah da bizim yanımızda olacaktır.
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —