ŞERİFE AKKEÇECİ

Tarih: 13.08.2023 17:26

Nezaket

Facebook Twitter Linked-in

Sözlü, yazılı ve bedensel olarak ifade etmekten ve ifade edilmesinden memnuniyet duyduğum davranış; “nezaket”.
 

Geçmişten bugüne nezaket kuralları değişmemiş olsa da kuşaklara aktarımı hususunda ne yazık ki canlılığını yitirdiğine şahitlik ediyoruz. Her yeni kuşak, nezaket konusunda bir öncekini aratır durumda. 
 

İnsanların birbirine gösterdiği tahammül skalasının düşüş göstermesiyle birbirlerine olan saygı düzeylerinin de gün geçtikçe azaldığını görüyoruz. 

Nezaketli olmanın lütuf değil bir erdem olduğu bilinci neredeyse hiç kazanılmamış gibi. 
 

Nezaketin yaşı, nezaketin kuşağı olur muydu ki?
 

Nezaketli olmak demek ne demekti de süregiden yıllar içerisinde gerektiği şekilde toplumdaki yerini koruyamadı?
 

Neden bazı insanlar ısrarla nazik olmayı, nezaketli davranışlar sergilemeyi seçerken bazıları için nezaket TDK’nın yaptığı tanımdan öteye gitmiyor.  
 

Frederich Nietzsche “nezaket ve sevgi, insan ilişkisindeki en iyileştirici bitkiler ve ajanlardır” diyor. İçindeki çiçekleri her dem taze tutan insanlar, yüreğinde nezaket barındıran insanlardır. Üstelik bu insanların bu tavırları sadece kendi hayatlarına verdikleri değerden ötürü değil canlı cansız tüm yaşam unsurlarının da hayatlarına duydukları özenden kaynaklıdır. 
 

“Nezaket çerçevesinde” ifadesini kullanırız ya hani sıklıkla; nazik olmak, nezaket sahibi olmak için uyulması gereken kurallar var mıdır varsa nelerdir ki bu kurallar?
 

Herhangi bir yasal yaptırımı, hukuken bu kurallara uyma zorunluluğu ya da uyulmaması durumunda hukuki bir cezası olmasa da elbette nezaket kuralları vardır ve oldukça da fazladır. Hadi gelin bir kısmını birlikte sıralayalım, eminim nezaketi şiar edinmişlerimizin çoğunun hem fikir olacağı kuralladır sıralayacağımız bu kurallar. Hatta uyulmamasından rahatsızlık duyanlar da yine nezaket sahibi insanlardır. 
 

Bana göre; “saygı” nezaket kurallarının ilk maddesidir ve saygı duymak, saygılı olmak, saygılı davranmak, edep, adap bilmek, üslubunca konuşup üslubunca davranmak bir lütuf değil olmazsa olmazdır insan ilişkilerinde. Temiz ve düzenli olmak. Ses tonunu yükseltmeden konuşmak ki nezaketli insanların dilinden sözcükler bile incinmeden pamuklara sarılmış gibi dökülürler. Öfkeli, sinirli olmamak da bir nezaket kuralıdır lakin insanız, bizim tahammül sınırlarımızda elbette zorlanabilir. İşte nazik insan, öfke kontrolünü başarabilen insandır. Dinlemek! Dinlemek en büyük erdemdir ki insan dinleyerek öğrenebilir. Atalarımız da boşuna demiyor “söz gümüş ise sükût altındır” diye. Üstelik insan anatomisi de tek ağız ve çift kulakla bu mesajı bize doğrudan vermiyor mu? Sözünde durmak, hoşgörülü olmak, herkesin bizim gibi düşünmek ve yaşamak gibi bir zorunluluğunun olmadığı bilinciyle faklı bakış açılar,ı farklı dünya görüşlerine karşı toleranslı olmak, emanete sahip çıkmak, dürüst olmak, yerine göre özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilmek, uygun olmayan şakalaşmalardan imtina etmek, trafik kurallarına istisnasız uymak, dedikodu yapmamak, alaycı ifadeler kullanmamak, olumsuz eleştiriler yapmamak, yeterince samimi olunmayan kişileri geç saatlerde telefonla aramamak, toplu taşıma araçlarında rahatsız edici şekilde oturmamak, randevulara zamanında gitmemek, söz verip sözünde durmamak… Bu liste uzar gider. Fakat şu hususlara da dikkat etmek gerekir; bir kişinin nezaketini koruması demek, sınırlarını ihlal eden insanlar karşısında sessiz kalması demek değildir. Nezaketimizi korumak demek, bize iyi gelmeyen ve ruhumuza uygun olmayan bir şeye evet demek anlamına da gelmez. Birilerini nezaketen kırmamak adına odak noktalarımızdan, güvende hissettiğimiz yerlerden kopmak ve kendimizi zorlayan davranışları kendimize dayatmak zorunda değiliz. Hep savunduğum ve inandığım bir şey var; “insanlarla ilişkilerimizde nezaketimizi kaybetmeden de sınırlar çizebilir, sınırlarımızı koruyabiliriz; dostça ama net ve kararlı olarak.”
 

Peki nezaket öğrenilebilir bir şey midir? Bu öğrenmenin bir yaşı, kuşağı var mıdır ki?
 

Öğretilmiş değer ve davranışları değiştirmek, bırakmak, vazgeçmek belki zaman alabilir ama bence öğrenmenin yaşı yoktur ve kazanılmamış bir alışkanlık ya da kazanılmak istenilen herhangi bir öğreti zaman alsa da öğrenilebilir. İstek, bir miktar zorlanma ve sürekli bir çaba bu noksanlığı giderecektir. 
 

Son olarak; insanın kendisi ile arası iyiyse, kendisine saygısı var ise dış dünyadaki her unsura karşı bakışı da aynı minvalde olur. Ne diyor Hz. Mevlâna “Testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar.” 
 

Nezaket gereksiz bir efor değildir ve bunun yaşı kuşağı falan da yoktur, o yüzden nezaketli olalım ki canım dünyamız güzelleşsin.
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —