Zaman içerisinde iniş-çıkışlar olsa da ülke yönetiminde siyasetin etken olduğu bir gerçektir. Ülkenin kalkınması ve huzuru için siyaset yaptıklarını söyleyenlerin çoğu hele de şu zamanda, genelde egemen güç olmak için siyaset yapmaktadırlar. Bundan dolayıdır ki işin merkezinde mutlak itaat edecek kişiler, taşra teşkilatlarında ise yine mutlak itaat edecek olmaları yanında az bir şeylerle yani nerede ki hiçbir yetkisi olmamakla beraber isminin bir yerde yazılı olması gibi cüzi bir paye ile mutlu olacaklar ve bunun pazarlamasını yapabilecekler tercih edilirler. Bu taksimat ve sınırlı ya da sureta paylaşım, siyasetin uzun soluklu olmasına mani oluyor.
Partinin adı ne olursa olsun aslında siyaseti birkaç kişi yürütüyor, daha çok da tek kişi yön veriyor. Bu yüzden de siyasetçi şunu sorgulamıyor veya sorgulayamıyır; siyaset, bir süre sonra neden çürüyor, zamanla neden deforme oluyor? Böyle bir şey olmadığı zannediliyorsa neden sürekli partiler kapanıyor veya kenara çekiliyor, yenileri kuruluyor? Siyasetçilerin bunun cevabını bulmaları gerekir ama bunu da yapmıyorlar veya yapamıyorlar çünkü bunu doğal kabul ediyorlar, madem bunu onlar yapmıyorlar, o zaman bunun cevabını halk veya toplumda yazanlar ve konuşanlar vermelidirler, ne var ki onlar da bunu yapmazlar ya da yapamazlar! Bunun nedeni de bellidir ama bunu da kimse söylemez, söyleyemez! Bundan dolayıdır ki belli bir süre sonra siyaset ağır aksak yürüyor ya da yürütülüyor. .
Şu tespitimizi söyleyelim ki, entrika en çok siyaset alanında işliyor ama görünmüyor dolayısıyla siyasette söz sahibi edilen kişiler, başta kendi isteklerini hakim kılmak için fedakar ve dürüst insanları ya bıktırıyorlar ya da baskı kurarak o kişilerin siyasetten uzaklaşmasını, daha doğrusu uzaklaştırılmasını organize ediyorlar, aldıkları destekle de bunu bir şekilde sağlıyorlar, bunu yaparken de çok usturuplu bir şekilde yapıyorlar yani etken güçler geri planda duruyorlar, işi organize edip birilerine havale ediyorlar, bu işi onlara yaptırıyorlar. Onlar da bunu yaparlarken, kendilerinin etken güçten sayıldığını zannederek yapıyorlar, birilerinin, kendilerinin sırtına basarak boylarını uzun gösterdiklerini bilmiyorlar.
Bizimle beraber kalkınmakta olan veya geri kalmış denilen birçok ülkenin geçmişi benim yaşımda olanların bile şahit oldukları sayısız siyasi entrika örnekleri ile doludur. Bunları da ayakta tutanlar, küçük çıkarlarla veya iltifatlarla mutlu olanlardır.
Hayatında bir kitap bile okumamış niceleri memleketin kaderi ile oynarken birileri de bu olup bitenlere kader diyerek, gizliden suçu hâşâ Allah'a yükleyerek oyunun bir parçası oluyorlar. Bu anlayışa ve bu kurgulara iltifat edenler olduğu müddetçe, bu entrikalar devam edecektir. Bir kısımları müreffeh bir hayat yaşarken, kamu imkanlarıyla ve halkın sıratından geçinerek imkanlarla atma çatma oynarken, çoğunluk, sorunlarla boğuşmaya devam edecektir.
Olumsuzlukları toplumlar kendileri oluştururlar ve kendileri yaşarlar.