Her toplumda sıkıntılar olabilir, gelişmiş toplumlarda daha az, gelişmemiş veya gelişmekte olan toplumlarda bu daha fazladır, gelişmiş toplumlarda az olmasının sebebi, olası durumlar düşünülerek, yasalarla toplumun kontrol altında tutulmasındandır, onların düzenlemeleri elbetteki kendilerincedir. Diğer toplumlarda yani gelişmemiş, geri kalmış ya da henüz gelişmekte olan toplumlarda böyle bir uygulama yoktur, varsa da çok zayıf ve cılızdır, hatta buralardaki uygulamaları da sömürü odaklı toplumlar, elaltından, usturupluca belirledikleri şekilde yönlendirmektedir, böyle olması, söz konusu bu toplamları yönetenlerin de işine gelmektedir, sıkıştıkları yerde dışgüçlerin baskısından söz ederek kendilerini masum gösterebilmektedirler. Bizim ülkemizde bunlardan çok örnekler vardır, mesela biz Müslüman bir ülkeyiz değil mi ama nerede ki toplumun çoğunun yaşantısında İslam'a benzeyen işler yok gibidir, İslam'ın yasakladığı her şey, çağa uygunluk adında mubah görülür olmuştur, bu, işin bir tarafı!
Din hayattan çıkınca başta ahlâk bozulur, ahlâk bozulunca da her şey bozulur.
Din hayattan çıkınca, toplumu kontrol altında tutmak, doğru ve dürüst bir hayat sürdürülebilmesi için hiç değilse yasalar olmalıdır, peki bu var mı? Yok, o da yok. İnkara, karşı çıkmaya, eğip bükerek savunmaya gerek yok, yaşanan bu. Yasa yapıcılar zaten birileri tarafından yönlendirilmektedir, bütün düzenlemeler de ya iktidarı kontrol altında tutmaya ya da istenilen iktidarın ömrünü uzun tutmaya yöneliktir. Bizim toplumun istikametinin düzgün olması bu yüzden mümkün değildir.
Bizim toplum, halihazır durumuyla ne gelişmiş toplumdur ne de söylenildiği gibi gelişmekte olan bir toplumdur, açık vermemek için yerinde saydırılan bir toplum hâlini almıştır.
Gelşmiş toplum, yalanın, vurgunun, gasbın, hırsızlığın, cinayetlerin, haksızlığın, sahtekarlığın, fuhşun ve benzeri ahlaksızlıkların olmadığı, adaletin, dürüstlüğün, sağlam iş yapmanın, doğruluğun en yüksek seviyede olduğu, hakkın mutlak korunduğu toplumdur. Peki, bizim ülkemizde bunlar yapılıyor mu?
Yapılan bir takım işlerin sürekli sayılıp durulması, yapılmayanları kamufle etmek yani gizlemek, görünmez hâle getirmek içinindir. Bazı işler yapılmasa diğer yapılmayanları kamufle etmek mümkün değildir.
Ülkesi ve toplumu için duyarlı olan insanlar güçlü olmak zorundadırlar, güçlü olmak için de çok çalışmak ve doğruluktan asla taviz vermemek gerekir ki bu da imkansız değil ama şu şartlarda oldukça zordur. Ancak güzel işlere, zorlukların aşılmasıyla, doğru işlerde sebat edilmekle ulaşılabilir. Hiçbir şey imkansız değildir, kötülükler ve yanlışlıklar, doğruluğun karşısında yaşama imkânı bulamazlar, eğer buluyorsa o zaman doğru yok demektir, bu da en büyük felakettir.
Gerek düzelme gerekse kalkınma lafla olmaz, bunu da herkes bilir, düzelme ve kalkınma olur ama ne zaman olur? Başta şu alışılmışlık düzeninden kurtulmak gerekir. Bunun da yolu huysuzların hepsinin, huysuzluklarından vazgeçmeleriyle mümkündür. Bir de iyi ve dürüst, memleket sevdalısı kişilerin birlik içerisinde güç oluşturmaları gerekir. Bunu başaran dünyaya da çekidüzen verecektir.